MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

CHP yeni bir vizyon koyarak toplumsal desteği sürdürebilir

ANA SAYFASİYASETCHP yeni bir vizyon koyarak toplumsal desteği sürdürebilir
CHP yeni bir vizyon koyarak toplumsal desteği sürdürebilir

19 Mart ise Türkiye normalleri içinde dahi o derece anormal bir gelişme olarak hissedildi ki (nitekim borsanın tepkisi bunun ilk somut sinyaliydi), en apatetik seçmen grupları bile konuya çekildi.

23 Nisan, 2025, Çarşamba 03:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Seda Demiralp
Seda Demiralp
yazı içi reklam

Muhalefet artan seçmen ilgisine, yavaş yavaş yalnız 19 Mart üzerinden değil, bir süredir üzerinde çalıştığı değişim vizyonu üzerinden de yanıt vermeye başlarsa, yani yalnız haksızlığa uğrayan bir parti değil, ülkeyi daha iyi yöneteceği açık seçik bir parti olduğu sinyalini de verirse, geçişken seçmenlerin CHP’ye ilgisi ve neticede iktidar değişimi olasılığı artacaktır. 

---
CHP’nin yol haritası ne olmalı? dosyasındaki tüm yazı ve söyleşileri okumak için buraya tıklayınız.
---


19 Mart süreci çekirdek CHP seçmenini provoke etmenin yanı sıra siyasetle daha ilgisiz yahut daha geçişken seçmen gruplarının da tepkisini çekti ve CHP’ye ilgiyi artırdı. Ben bunu “apatetik dengenin bozulması” olarak görüyorum.

Siyaseti pek de takip etmeyen, siyasi eylemlerden uzak kalan, diğer yandan, seçimden seçime oyunu veren, böyle bir denge tutturmuş olan kalabalık bir seçmen kitlesi vardı. Bu apati hali, kısmen iktidarın seçim dışı siyasi katılım yollarını tıkaması ile, kısmen de dünyanın içinden geçtiği bir takım süreçlerle, bilhassa  da, siyasette içeriktense performatif boyuta ilginin artması, bireylerin dikkat aralığının düşmüş olması gibi sebeplerle ilgiliydi.

Fakat 19 Mart süreci iki sebeple bu apatetik dengeyi bozdu. Birincisi, “tek meşru katılım kanalı seçimdir” denirken, yahut hiç değilse seçimlerle bir katılım sağlamak mümkün gibi düşünülürken, seçimle koltuğa oturanların da koltuktan zorla kaldırılması, seçmen sandığı da yitirme ve sesini tümden kaybetme olasılığı ile yüzleşti.  

İkincisi, 19 Mart süreci duygulanımı çok yüksek bir siyasi atmosfer yarattı. Öfke, hüzün, isyan, korku gibi duygular çok yüksek dozda yaşandı. Vatandaşın sokağa dökülmesi de bununla ilgiliydi, konuyla ilgili TV programlarının daha çok izlenmesi ve sosyal medyanın bu süreçte daha aktif kullanılması da öyle. Dolayısıyla son yirmi yılda duygulanımı yüksek siyasi konularla diğerlerine oranla çok daha fazla angaje olduğumuz, yani siyasette duyguların eskiye oranla çok daha belirleyici olduğu bir dönemde gerçekleşen 19 Mart süreci, seçmeni hızla siyasete angaje etti. 

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki daralan dikkat aralığımızdan içeriye ancak en dramatik, en yüksek duygulanımlı olgular sızıp girebiliyor. 19 Mart ise Türkiye normalleri içinde dahi o derece anormal bir gelişme olarak hissedildi ki (nitekim borsanın tepkisi bunun ilk somut sinyaliydi), en apatetik seçmen grupları bile konuya çekildi.

Bu ilgi sürdürülebilir mi?

Yoksa ilk haftalarda yükselen tepkiyi ve ilgiyi daha sonra daha büyük bir apatetik dalga mı takip eder? Enerjisi tükenen seçmen bir noktada kendini yeniden apati duvarı altında korumaya almayı mı tercih eder? Bu sorunun cevabı şüphesiz muhalefet ve iktidar aktörlerinin  bu süreci yönetmek konusunda atacakları adımlara bağlı. İktidar sertliği artırabilir, çok daha katı ve toplumsal tepkiyi tümüyle bastıran bir otoriter forma geçebilir.

Eğer artan baskı, ekonomik bir iyileşme ve yeniden artan popülist transferler ile gelirse bu yeni bir apatetik dengenin kurulmasını sağlayabilir. Seçmen iyileşen ekonomik şartları karşılığında siyasetten daha da fazla uzaklaşmayı seçebilir. Fakat ekonominin siyasi şoklardan bağımsız ilerlemediği ve hali hazırda mevcut siyasi ortamdan da oldukça olumsuz etkilendiği düşünülürse bu pek kolay görünmüyor.  Ekonomik transferlerle beslenmeyen bir otoriterleşme ise iktidarın ömrünü muhtelemen daha da kısaltacaktır.

Muhalefet artan seçmen ilgisine, yavaş yavaş yalnız 19 Mart üzerinden değil, bir süredir üzerinde çalıştığı değişim vizyonu üzerinden de yanıt vermeye başlarsa, yani yalnız haksızlığa uğrayan bir parti değil, ülkeyi daha iyi yöneteceği açık seçik bir parti olduğu sinyalini de verirse, geçişken seçmenlerin CHP’ye ilgisi ve neticede iktidar değişimi olasılığı artacaktır. Biliyoruz ki adaletsizliğe dönük öfke reaktif ve kısa akisli olabilir. Fakat değişim umudur daha derin, inşa odaklı ve dolayısıyla daha kalıcı bir etki yapabilecektir.

19 Mart’tan sonra Türkiye’de sadece siyaset değil toplum da başka bir evreye geçti. CHP sokağa inmedi ama sokakla, toplumla siyaset yapmayı öğrenmeye başladı. Peki bundan sonra ne olacak, CHP ne yapmalı? Toplumun farklı kesimlerinden akademisyen ve yazarlara birbirine benzer sorular sorduk. Bazıları doğrudan sorulara cevap verdi bazıları konu bağlamında müstakil yazılar yazdılar. Yazıları ve söyleşileri okumak için yukarıdaki görsele ya da buraya tıklayınız.
 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Seda Demiralp
    Seda Demiralp

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Bir zamanlar Foto-romanlar vardı...
    Herkül Millas
    Herkül Millas Doğu’da kültürel miras
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Kitlesel afyon olarak kin ve nefret
    Evrim Rızvanoğlu
    Evrim Rızvanoğlu AKP'nin siyasi sinizm tuzağı
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Vahşi kapitalizm ve demokrasinin reklam çekimleri
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Süreç neden ağırdan ilerliyor?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Güce duyulan saygı mı, onun karşısında ezilip ona öykünme mi?
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak OAKA bir çılgınlıktır
    Alican Uludağ
    Alican Uludağ Son bir yılda yaşananlar: Saray rejimini tahkim etmek
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye'nin önünde duran ekonomik fırsatlar
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Çocuklardan çok mu şey istiyoruz?
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Taşkent: Tarihle modernitenin avlusu
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı