Trump’ın masasındaki kare, Avrupa’nın edilgenliğini, Ukrayna’nın kırılganlığını, Rusya’nın sabrını ortaya koydu. Ancak asıl eksik, barışı mümkün kılacak tarafsız zemindir.
Trump’ın Masası – Avrupa’nın İflası, İstanbul’un Kaçırılan Şansı
Washington’da bu hafta sergilenen sahne, bir zirveden çok bir güç tablosuydu. Masada tek adam vardı: Donald Trump. Karşısında ise dizilmiş Avrupalı liderler… Tespih taneleri gibi, sessiz, vizyonsuz ve çaresiz. Henüz Alaska’daki Trump–Putin görüşmesinin gölgesi dağılmamışken, Avrupa’nın önde gelen başkentleri yeniden Washington’a yöneldi.
Avrupa, “birlik mesajı” vermek isterken aslında kendi stratejik iflasını ilan etmiş oldu. Macron’un havada kalan özerklik nutukları, Berlin’in kuru mali hesapları, Brüksel’in hantallığı… Hepsi Trump’ın gölgesinde buhar olup gitti. Bugün Avrupa Birliği’nin geldiği nokta şudur:
– Kendi güvenliğini kuramayan bir kıta,
– Kendi geleceğini tayin edemeyen bir yapı,
– Kendi başkentlerinde değil, Washington’un masasında hizaya giren bir topluluk.
Avrupa’nın Sessizliği ve Moskova’nın Sabrı
Avrupa’nın Ukrayna krizindeki edilgenliğini üç kısıt belirliyor: enerji bağımlılığı, ekonomik durgunluk, iç siyasette yükselen aşırı sağ. Bu tablo, kıtanın reflekslerini felce uğrattı. Washington’a çıkarma, Avrupa’nın kendi vizyonunu kurmak yerine ABD’nin gölgesine sığınmayı tercih ettiğini teyit etti.
Kremlin ise gelişmeleri satranç tahtasına bakar gibi izliyor. Putin’in stratejik sabrı, Washington’daki zirveye de yansıdı. Rusya için kırmızı çizgi bellidir: NATO’nun Ukrayna sahasına doğrudan yerleşmesi. Bu ihtimale karşı Moskova hem söylemini sertleştiriyor hem de askeri hazırlığını artırıyor.
Zayıf Devletlerin Acı Gerçeği
Uluslararası düzenin çıplak gerçeği bir kez daha ortaya çıktı: Zayıf devletler kendi kaderini tayin edemez; büyük güçlerin piyonuna dönüşür. Karar verici merci her zaman “abiler” ve “ablalar”dır.
Bugün Washington’da olan da budur. Bir ülkenin toprakları masaya yatırılıyor:
– Bir kısmı Rusya’ya bırakılıyor,
– Kalanı Beyaz Saray’da toplanan süper güçler arasında sessizce pay ediliyor.
Ukrayna örneği, yalnızca bir savaşın değil, uluslararası sistemin çarpıcı gerçeğini gözler önüne seriyor: Bu düzen, güçsüzlerin değil, güçlülerin hukukunu koruyor.
Üçlü Zirvenin Adresi Neresi Olmalı?
Şimdi gündeme gelen “Trump–Putin–Zelensky” üçlü zirvesinin nerede yapılacağı hala belirlenmemiş.
Bu buluşmanın gerçek adresi İstanbul olmalıdır.
Çünkü:
– İstanbul, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan Medeniyetler şehirdir.
– Savaşın ilk gününden beri Ankara dengeli ve kararlı bir politika izleyerek tahıl koridoru ve ateşkes süreçlerinde kritik rol üstlenmiştir.
– Daha önce Rusya ve Ukrayna heyetlerini aynı masada buluşturan şehir, barış diplomasisinin doğal platformu olduğunu kanıtlamıştır.
Trump’ın masasındaki kare, Avrupa’nın edilgenliğini, Ukrayna’nın kırılganlığını, Rusya’nın sabrını ortaya koydu. Ancak asıl eksik, barışı mümkün kılacak tarafsız zemindir.
Eğer dünyaya gerçek bir barış mesajı verilecekse, bunun adresi bellidir:
Medeniyetlerin başkenti İstanbul.

Yorum Yazın