MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

AB’nin yakın gelecekte güvenilir bir uluslararası güvenlik aktörü olması mümkün mü? 

Ana SayfaYorumAB’nin yakın gelecekte güvenilir bir uluslararası güvenlik aktörü olması mümkün mü? 
AB’nin yakın gelecekte güvenilir bir uluslararası güvenlik aktörü olması mümkün mü? 

AB’nin yakın gelecekte güvenilir bir uluslararası güvenlik aktörü olması mümkün mü? 

27 Nisan, 2024, Cumartesi 21:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Ortadoğu’da AB üye devletlerinin birbirlerinden farklı politikalarının yanı sıra Ursulavon der Leyen ile Josep Borell’in kimi zaman birbirine ters düşen açıklamaları AB’nin tek bir pozisyona sahip olamadığını, güvenilir ve jeopolitik bir Avrupa’dan uzak olduğumuzu bir kez daha bizlere gösterdi.2019 yılında, o zamanın çiçeği burnunda Komisyonu jeopolitik bir Avrupa vaad ederek göreve başladı ve o günden bugüne kadar jeopolitik olmasa da güvenilir bir uluslararası aktör olarak AB’ye duyulan ihtiyacın arttığı, bir zamanlar Avrupa’nın dostları ile çevrili ilişkiler - "ring of friends" - yaratma çabalarının olduğu komşu bölgelerinin çatışmalarla, trajedilerle, savaşlarla anıldığı bir dönem yaşamaktayız. Ukrayna’daki savaş, 2022 yılından beri sadece bölgede istikrarsızlık ve güvenlik tehdidi yaratmıyor, dünyada 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş müesses nizamı tehdit ediyor. Avrupa’nın bu savaş karşısındaki hızlı cevabı jeopolitik bir aktör olarak varlık gösterme potansiyeli konusunda bir süre heyecan yarattı. Ta ki 7 Ekim’e kadar. Ortadoğu’da AB üye devletlerinin birbirlerinden farklı politikalarının yanı sıra Ursula von der Leyen ile Josep Borell’in kimi zaman birbirine ters düşen açıklamaları AB’nin tek bir pozisyona sahip olamadığını, güvenilir ve jeopolitik bir Avrupa’dan uzak olduğumuzu bir kez daha bizlere gösterdi. 7 Ekim’den itibaren AB’yi dış dünyada temsil eden bu iki önemli aktörün demeçleri bakış açılarındaki farkları çok açıkça göz önüne sermektedir. Ursula vonder Leyen’in -aşırı- İsrail yanlısı demeçleri, Komisyon tarafından Filistin’e yapılan yardımların durdurulacağı yönündeki açıklamaları, daha sonra durdurulmayacağı ama teröristlerin desteklenmesinde kullanılıp kullanılmadığının kontrol edileceğinin söylenmesi gibi birbiriyle çelişkili ifadeler, ateşkes çağrısının tek bir ağızdan yapılamaması, bazı AB üye ülkelerinin Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) yaptıkları yardımları durdurması, bazı üyelerin durdurmaması AB içinde bir fikir birliğinin olmadığının açık göstergesidir. Bu kadar karışık mesajların verilmesi ise AB’nin güvenilir bir aktör olarak algılanmasına doğal olarak engel olmaktadır. AB’nin sağlam temeller üzerine inşa edilmiş politikalara sahip bir aktör olmadığı fikri güçlenirken, üye devletler ile ikili ilişkilerin temel alındığı ve ana aktör olarak batıda ABD’nin muhatap olarak alındığı bir dünya düzeninin devam ettiğini izlemekteyiz. AB’nin uluslararası bir aktör olması tartışması Avrupa’nın geleceği konferansında da kendine yer bulmuş, AB vatandaşlarına bu konuda görüşleri sorulmuştu. Dünyada AB başlığı altında, AB vatandaşlarının AB’yi barışın, kurallara bağlı bir uluslararası sistemin koruyucusu, diyaloğu artırıcı politikalar üreten bir yer olarak görmek istedikleri ve çok taraflılık ilkesi temelinde 3. ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesinden yana oldukları ortaya çıkmıştı. Fakat bu kadar çok önem verilen, üzerinde konuşulan bu konuda AB’nin geleceği maalesef çok parlak görünmüyor. 
Uluslararası alanda güçlü bir aktör olabilmek için isteğin varlığı, AB’nin liderliğini yürütenlerin bu çerçevede bir vizyon ortaya koyma çabaları ve bu yönde bazı adımlar atması, AB’nin başarılı olması için yeterli olmamaktadır.

İSTEĞİN VARLIĞI AB’NİN BAŞARILI OLMASI İÇİN YETERLİ OLMAMAKTA

Uluslararası alanda güçlü bir aktör olabilmek için isteğin varlığı, AB’nin liderliğini yürütenlerin bu çerçevede bir vizyon ortaya koyma çabaları ve bu yönde bazı adımlar atması, AB’nin başarılı olması için yeterli olmamaktadır. Evet, bir yandan siyasi, sosyal ve iktisadi birçok küresel ve bölgesel kriz AB’yi bir aktör olma konusunda zorlasa da AB içinde artış gösteren popülist söylemler, AB’nin üye ülkelerinin daha korumacı politikalara yönelmeleri AB’nin uluslararası alanda en güçlü yanı olan -veya olması gereken- demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı gibi değerlerden uzaklaştığı algısını da güçlendirmektedir. Ortadoğu ve göçmenler özelinde AB’nin politika ve söylemlerinin değerler Avrupası ile uyumlu olmaması AB’nin inandırıcılığı ve güvenilirliğine yıllar içinde büyük zararlar verdi. Çatışmaların arttığı, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası sistemde ön planda tutulmaya çalışılan değerlerin yerle bir edildiği, güvensizlik hissinin giderek daha hakim olduğu bir dünyada insanı önceleyen, değerlerin önemine inanan ve vurgu yapan aktörlere ihtiyacımız varken AB’nin de bu değerlerden uzaklaşması, AB’nin güvenilir bir aktör olarak görülmesini engelliyor. Ama işin kötüsü, sadece bununla da kalmıyor, Avrupa entegrasyon sürecinin, "sui generis", nevi şahsına münhasır, karakteri en güçlü özelliği olabilecekken AB’yi herhangi bir uluslararası kurum konumuna sokuyor.
AB’nin kendi içindeki siyasi, ekonomik ve kurumsal dinamikleri, AB üye devletlerinin kendi gündemlerini AB’nin gündemi haline getirmeleri ve bunun önüne geçemeyen AB’nin uluslararası aktör kimliği sorgulanmaya muhtaç hale gelmektedir.

AB’NİN ULUSLARARASI AKTÖR KİMLİĞİ SORGULANMAYA MUHTAÇ

AB’nin kendi içindeki siyasi, ekonomik ve kurumsal dinamikleri, AB üye devletlerinin kendi gündemlerini AB’nin gündemi haline getirmeleri ve bunun önüne geçemeyen AB’nin uluslararası aktör kimliği sorgulanmaya muhtaç hale gelmektedir. 17-18 Nisan 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Özel Zirvesi sonuçlarında bir yandan Türkiye ile işbirliği yapmanın AB’nin stratejik çıkarları açısından önemli olduğunun söylenmesi fakat her şeyin Kıbrıs ile ilişkilendirilmesi bu durumun en yakın zamanlı örneği olarak karşımızda durmaktadır. Jeopolitik aktör olma iddiasında bulunan AB’nin Türkiye ile ilişkilerini tek bir konuya indirgemesi ve hatta yaratıcı hiçbir yöntem önerilememesi, Türkiye’de uzun yıllardır Avrupa üzerine çalışmalar yürüten akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin önerilerini önemsememesi veya duymazlıktan gelmesi, bu iddiasında çok da gerçekçi olmadığını gösteriyor. 
Türkiye’nin AB’ye üyeliğinden bağımsız, Avrupa’nın geleceğinde rol oynayacak önemli bir aktör olduğunun göz ardı edilmesi AB’nin güvenilir bir uluslararası aktörden beklenen düşünce yapısını ve vizyonu henüz oturtamadığının kanıtıdır. 

TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ BİR AKTÖR OLDUĞU GÖZ ARDI EDİLİYOR

Türkiye’nin AB’ye üyeliğinden bağımsız, Avrupa’nın geleceğinde rol oynayacak önemli bir aktör olduğunun göz ardı edilmesi AB’nin güvenilir bir uluslararası aktörden beklenen düşünce yapısını ve vizyonu henüz oturtamadığının kanıtıdır. Haziran ayında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden çıkacak sonuçlardan daha çok kampanya sürecinde duyacağımız söylemler AB’nin güvenilir bir uluslararası aktör olma iddiası hakkında bize yol gösterici olacaktır. Seçim sonuçları ile ilgili birçok projeksiyon yapılmakta ve bu projeksiyon çalışmalarından biri olan Politico’nun çalışmalarında Kimlik ve Demokrasi grubunun sandalye sayısı Mayıs 2023 başında 66 olarak tahmin edilirken, 20 Nisan itibari ile 86 olarak tahmin edilmektedir. Avrupa şüphecisi, göçmen karşıtı, aşırı sağ görüşleri temsil eden bu grubun sandalye sayısındaki artış, Parlamentonun en büyük iki grubunun (Sosyal Demokratlar ve Avrupa Halk Partisi) sandalye sayılarına yetişemeyecek olsa da burada dikkat çeken temel meselelerden birinin de popülist aşırı sağ partilerin söylemlerinin merkez sağ ve sol partiler tarafından benimsenmesi ve bu söylemlerin normalleşmesi olduğunun da altının çizilmesi gerekmektedir. Maalesef, bu söylemlerin siyasi dile nüfuz etmesi ve kabul görmesi, yukarıda önemine dikkat çekilen değerlere bağlı, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygılı bir Avrupa’dan uzaklaşılması riskini de beraberinde getirmektedir. 
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar - 1
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Erdoğan’ın uğradığı en büyük hezimet
    Adnan Ekinci
    Adnan Ekinci Anayasa Günlüğü - İlk Gün
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Ey CHP: Titre ve Kendine Dön
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Düşünmeyen nesiller projesi
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beyaz Saray’da aşk başkadır!
    Osman Erden
    Osman Erden “Führer’e İtaat”
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı