MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Tanpınar’a Huzur yok 3. Bölüm: Koleksiyonumun bir parçasıyım ben

ANA SAYFAEDEBİYATTanpınar’a Huzur yok 3. Bölüm: Koleksiyonumun bir parçasıyım ben
Tanpınar’a Huzur yok 3. Bölüm: Koleksiyonumun bir parçasıyım ben
27 Ocak, 2024, Cumartesi 22:01
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Menteş
Murat Menteş
yazı içi reklam

Profesör Tanpınar ortama hemen hep en son katılır, mekandan ilk o ayrılır. Prensip meselesi. Dikey çizgili takım-elbisesine yağmurun damlası değmemiş. Ceketinin üst düğmesi ilikli. Kravatı muntazam. Gür saçının her bir teli, tam olması gereken yerde. Fotojenik vesselam. 

“Bu dostluk, yol haritası evvelden hazırlanmış bir seyahate benziyordu.”

Huzur

Adalet [Cimcoz] Hanım ve Mehmet Ali Bey’in evinde parti vakti.

Dışarıda soğuk bir yağmur İstiklal Caddesi trafiğini yavaşlatmış. Semavat [gökler] arızalanmışçasına ardarda çakan şimşekler, insanları bir anda hortlağa, hayalete çeviriyor…

Profesör Tanpınar elinde katlanmış şemsiyeyle kapıdan girdiğinde içerisi kalabalıktı. Herkes çoktan gelmiş… Ortama hemen hep en son katılır, mekandan ilk o ayrılır. Prensip meselesi. Hem taksiye binmiş hem de yanına şemsiye almış. Tedbirli, tedarikli bir beyefendi. Dikey çizgili takım-elbisesine yağmurun damlası değmemiş. Ceketinin üst düğmesi ilikli. Kravatı muntazam. Gür saçının her bir teli, tam olması gereken yerde. Fotojenik vesselam.

Adalet Cimcoz, Yeşilçam sesiyle haykırıyor: “Hamdi!” Şarap kadehini kaldırmış, kolları açık, hızlı adımlarla yanına vardığı bu mümtaz [seçkin] dostu gülücüklerle, öpücüklerle karşılayıp buyur ediyor: “Hoş geldin kuzum, şeref verdin!”

Ahmet Hamdi Bey adeta hastalığa mola vermiş. Kaşları kalkıyor, bütün çehresiyle gülerek sarılıyor evin sahibesine: “Hoşbulduk, Adalet. Harikulade görünüyorsun.”

Evin içi başka bir âlem: Yumuşak ışıklar yayan aplikler, abajurlar, avizeler… Meyve likörü neşesi sarmış misafirleri. Kendine tarihte bir yer aramayan, yalnızca hayata tutunmakla yetinen ikame burjuvalar, sigara dumanından çemberler içinde kafa kafaya vermiş konuşuyorlar. Sanat ve filozofi sohbetleri ile fiskos birarada.

Adalet Hanım adeta dillenmiş bir serçe: “Şekerim, bir kayboluyorsun, bulana aşk olsun. Yüzünü gören cennetlik.”

“Adaletciğim, takdir buyurursun ki hastayım. Doktor Ziya Bey ‘dinlen’ diyor, ‘perhiz’ diyor…”

“Doktorun reçetesi seni hayattan büsbütün men etmesin Hamdi. Hem gayet zindesin maşallah. Filinta gibisin. Gözlerin pırıl pırıl.”

Kendine tarihte bir yer aramayan, yalnızca hayata tutunmakla yetinen ikame burjuvalar, sigara dumanından çemberler içinde kafa kafaya vermiş konuşuyorlar. Sanat ve filozofi sohbetleri ile fiskos birarada.

“Mübalağa etme Adalet. Sen kendi ruhundaki neşeyi bende görüyorsun.”

“Rica ederim hastalığın, elemin müdafaasını bırak dostum.” Adalet Hanım, Tanpınar’ın koluna girdi. Beraberce salonun ortasına doğru yürüyorlardı: “Bak ne diyeceğim, Bahtiyar Kont sana hususi selam söyledi.”

“Bahtiyar Kont mu?.. Enteresan bir ismi varmış. Oscar Wilde’ın Happy Prince’ini andırıyor.”

“Siz tanışmıyor musunuz?”

“Hayır. Kimmiş?”

“Yahu adam sana hayran. Huzur’u on kere hatmetmiş. Beş Şehir’i Avrupa’da şehir şehir gezdirmiş. Senin roman tefrikalarını ciltletiyor, bazı bölümleri çerçeveletip duvara asıyor. Şiirlerinin tümü ezberinde!”

“Şakayı bırak hemşire [kızkardeş]. Böylesi bir alakanın haberi bana ulaşırdı herhalde.”

“Bahtiyar Bey Londra’dan kışın döndü. 3-4 ay evvel. Esrarengiz bir centilmen. Arnavutköy’deki yalısından dışarı nadiren adım atıyor.”

“Sen nereden tanıyorsun?”

“Maya* zamanı benden tablolar alırdı. Meşherdeki [galeri] Çallı’nın, Tollu’nun, Balaban’ın, Bedri’nin resimlerini gözü kapalı sipariş ederdi. Londra’dan telefonla arıyordu beni. Muazzam bir koleksiyonu var. Tek başına müze kursa yeri!”

“Sen koleksiyonerlerden istihzayla bahsedersin. Şaşırdım doğrusu.”

“Bahtiyar Kont başka. Yüksek tahsilini Cambridge’de tamamlamış. Hakiki bir estet ve feylesof. Bir keresinde bana öyle bir şey söyledi ki, onun fevkaladeliğine behemehal [kesinlikle] kani olum.”

“Ne dedi?”

“Koleksiyonumun bir parçasıyım ben.”

Yalnızlık işte böyle kimsenin farkına varmadığı zalim bir şaka misali, büyüye benzeyen tecellilerle [belirme] mayalanıyor.

***

O günün akşamı ve gecesinde, Ahmet Hamdi Bey, handiyse konuştuğu herkesten Bahtiyar Kont adını işitti.

Sabahattin [Eyüboğlu] Bey “Azizim, Bahtiyar Bey sizi yere göğe koyamıyor” diyordu.

Azra [Erhat] Hanım’ın, o daimî tebessümü, konuşurken titreşiyor: “Mister Kont sizinle yaşıyor adeta. Adamı büyülemişsiniz.”

Hasan Âli Bey’in oğlu Şair Can [Yücel] Marmaris’te turist rehberliğini bırakıp dönmüş nihayet: “Bahtiyar Kont, adınız her anıldığında salavat getiriyor.”

Aliye Berger, Füreya’nın [Koral] Amerika’ya gittiğini haber verdikten sonra ekliyor: “Bu arada, Bahtiyar size hürmetlerini iletti.”

Agop Arad: “Bahtiyar Bey Orhan Veli portremi koleksiyonuna kattı. Benden sizin de bir portrenizi sipariş etti.”

Ne garip, muhitindeki entelektüeller, sanatçılar, ‘dostum’ dediği insanlar, Tanpınar’a bir yabancının arkadaşlığını müjdeliyorlar. Yalnızlık işte böyle kimsenin farkına varmadığı zalim bir şaka misali, büyüye benzeyen tecellilerle [belirme] mayalanıyor.

 

Tefrikanın tüm bölümlerini okumak için yukarıdaki görsele tıkla ☝️

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorumlar

yorum avatar

Muhteşem yazı olmuş. Murat beyin yüreğine sağlık. Romanları gibi yazıları da çok farkl üslupta

Mir Kamil

06-03-2025 12:38

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Menteş
Murat Menteş

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
Fahri Bakırcı
Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
Tunay Şendal
Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı