MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Tanpınar’a Huzur Yok 28. Bölüm: Öpücükten ağzı yanan âşık

ANA SAYFAEDEBİYATTanpınar’a Huzur Yok 28. Bölüm: Öpücükten ağzı yanan âşık
Tanpınar’a Huzur Yok 28. Bölüm: Öpücükten ağzı yanan âşık

Tanpınar’a Huzur Yok | 28. Bölüm | Öpücükten ağzı yanan âşık

21 Temmuz, 2024, Pazar 04:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Menteş
Murat Menteş
yazı içi reklam

Talihim, bana borçlarını bir kalemde ödemekle kalmıyor, ilaveten aşk mükafatı, şehvet faizi, saadet hediyesi sunuyor. Şu anda yeni bir dünya savaşı patlasa, kazanan ben olurum.  

Kelimeler hiçbir zaman öpücüğün ve yumruğun yerini tutamaz.

[MOLLA VÂLÂ, 1749-1801, Istıraplar Panayırı]

Nastasya Filippovna’yı öperken dünyanın tüm nimetlerini öpüyormuş gibi, bir cennet tarlasındaki gün ışığı, rüzgar, sağanak harmanında savruluyor gibi hissediyorum... Onun ağzında esen mentollü meltem benim ağzıma doluyor. Saydamlaşan gövdemde gökkuşağı dalgalanıyor.

Rus dilber, melodik buselerle bana Fransız diline dair bilmediğim birşeyler öğretiyor adeta…

Mekandaki tüm ışığı emen dudaklarını ağzıma noktalama işaretleri gibi anlamlı dokunuşlarla kondururken, bu öpücüklerin hangisi virgül, hangisi soru işareti, hangisi ünlem, kestiremiyorum… Bilmediğim bir imla.

***

Komandoların hakkından geldikten sonra, “Müsaadenizi istemek mecburiyetindeyim” demişti. Onu yolcularken eşikte durdu. Gümüşay Apartmanı’nın duvarlarına, merdivenlerine gül reçeli gibi dalga dalga dökülen ışığın berisinde, mıknatıslı bakışlarla gözlerimi yokluyordu. Rikkatli bir çarpıntıyla, aramızdaki psikolojik bulutu dağıtmadan, nazikçe aşarak birbirimize sokulduk. Benim cılız tereddüdümü, onun kararı giderdi ve kainat güzeli, safir hareli gözlerini usulca yumarak dudaklarını uzattı.

Bu bir şans öpücüğü mü? Hayır, uzadıkça uzuyor… Hem akıl var mantık var Nastasya’yı öpmekten daha büyük şans mı olur?

Bu kız pityalin yerine karamel salgılıyor. Dilinde dondurma serinliği… Çamur güreşinden çıkıp köpüklü havuz partisine katılmış gibiyim.

Talihim, bana borçlarını bir kalemde ödemekle kalmıyor, ilaveten aşk mükafatı, şehvet faizi, saadet hediyesi sunuyor.

Şu anda yeni bir dünya savaşı patlasa, kazanan ben olurum.

Nastasya Filippovna beni ‘Dostoyevski’nin eniştesi’ makamına taşıyor, bütün Rusya’yla ittifak halindeyim, Bolşevizmin kaymağını yiyorum!

İhanet ile sadakatin sınırında öpüşüyorduk; birbirimize mazinin zehrini izale eden panzehiri zerkediyorduk.

Nastasya’nın ferahlatan harareti bu. Yekpare, geniş bir anın parçalanmaz akışındayım.

Ben artık ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında…

Kırık kalbimin parçaları, bu öpüşlerin tutkalıyla yapışıyor.

Buzun içindeki köpük kadar mesudum.

Dudaklarındaki elektrik tüm bedenime yayılıyor.

Ağzının her kıpırdayışında kıvılcımlar uçuşuyor, yanardöner baloncuklar yükseliyor.

Nastasya’nın ferahlatan harareti bu.

Yekpare, geniş bir anın parçalanmaz akışındayım.

An dediğim, salise. Benim işim saliselerle gayrı… Nastasya şimdi şu saniyenin bu salisesinde n’apıyor, nefes aldı mı, ciğerlerine oksijen gitti mi, kalbi pıt pıt atıyor mu, tırnağının ucu mu çizilmiş, kirpikleri nemli mi, yüzüne aşk meleğinin septiği ‘süzme kum’ çiller titreşiyor mu?..

Gözlerimi açıyorum usulca. Hakikatle rabıtam kesilmiş olabilir.

Buse sefinesi haz buharında gıdıklayan, ürperten, kabartan bir akışla süzülürken ağzımın içinde melodiler yankılanıyor.

Nastasya’nın gözkapaklarında hep yalazlanan, akışkan nakışlar var. Kirpikleri saçaklı sarmaşıklar gibi titreşip salınıyor. Kirpiklerimiz birbirine sarmaşıp karışıyor…

Öpüşmenin kanunu şudur: Her defasında ilk ve son öpüş gibi öpmelisin. Peki bu bir veda busesi mi? Teselli armağanı? Romantik bahşiş?.. Bu hususta Nastasya ne düşünüyor acaba?

Suallerimin cevabını ıslak dudaklarında çalkalanan pürüzsüz tebessümünde buluyorum.

Sizden başka ne düşüneceğim bu saliseden sonra, hiç bilmiyorum Nastasya Filippovna.

Gelgelelim göz yumduğumuz ılımlı müstehcenlik içinde, masumiyet ipinin ucu elden kaçtı kaçacak…

Varsın olsun, kime ne? Mucizeler anormaldir, akıl sır ermez. Nastasya sonsuz bir kız, öpmekle bitmez.

Öpüşmenin kanunu şudur: Her defasında ilk ve son öpüş gibi öpmelisin. 

***

Dudaklarımız ayrıldığında birbirimize yarım sualler, müspet heyecanlar ve cebir hesaplarıyla dolu karmakarışık gözlerle baktık.

Lakin olanca muğlaklığa rağmen bir hakikat baskın geliyordu: Onun her nefesi, nefesimi kesiyordu.

“Allahaısmarladık” diyerek aniden döndü ve düşselleşmiş apartmanın rüya merdivenlerinden hayalet adımlarıyla inerken bir an durup yukarıya bakarak gözlerimi yakaladıktan sonra yoluna devam etti.

İçeriye geçtiğimde Bahtiyar Kont’un keyfi yerindeydi: “Herifleri o biçim benzettiniz üstat!” Gülerek havayı yumrukluyordu. Benden cevap alamayınca başını kaldırdı. “Ah, ağzınıza darbe almışsınız. Hay Allah, ben hiç farketmemiştim” dedi kaşlarını çatarak.

“Öyle mi?” Banyoya geçtim. Aynaya baktım. Kavgayla alakası yoktu. Dudaklarımı, Nastasya’nın öpüşü yakıp kanatmıştı. Rus tarzı, kıpkızıl gülümsedim.

Tefrikanın tüm bölümlerini okumak için yukarıdaki görsele tıkla ☝️

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Menteş
Murat Menteş

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
Fahri Bakırcı
Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
Tunay Şendal
Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı