MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Tanpınar’a Huzur Yok 23. Bölüm: Stresin yarattığı gerginlik beni genç gösteriyor

Ana SayfaEdebi̇yatTanpınar’a Huzur Yok 23. Bölüm: Stresin yarattığı gerginlik beni genç gösteriyor
Tanpınar’a Huzur Yok 23. Bölüm: Stresin yarattığı gerginlik beni genç gösteriyor

Tanpınar’a Huzur Yok | 23. Bölüm | Stresin yarattığı gerginlik beni genç gösteriyor

16 Haziran, 2024, Pazar 04:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Menteş
Murat Menteş

“Evin de pek ferah kuzum. Buraya her gelişte içim açılıyor. Zevkiselim sahibisin. Sen, her şeye estetik merceğiyle bakan ender kişilerdensin Hamdi. Lüksün esası sadeliktir. Ve bittabi ‘unique’ eşya. Nasıl da biriciklik peşindesin hep. İnsanlar sana hayranlık ve şükran duymasın da ne yapsınlar dostum?”

Yanımdaki hayalete dil döküyorum: “Affınıza sığınıyorum Bahtiyar Beyciğim. Kıymetli pederinize vurmakla büyük hata ettim. Böyle bir çılgınlığı kendimden ummazdım. Mike Hammer mıyım ben? İnsan kendini şaşırıyor ve şaşırtıyor demek ki. Galiba bir buhran bulutunda sıkışıp kaldım. Bir paşaya darbe indirmeyi düşünmemiştim hiç. Böyle şeyler düşünerek yapılamaz gerçi. Bir an kendimi kaybettim. Korkusuz bir aptal gibi davrandım. Adamı öylece bırakıp kaçmak da hoş olmadı. Yaşıyor mu acaba? Köpeğe ne demeli? O da düşüncesiz davrandı. Hedefini şaşırdı hayvancağız_”

Otomobille sahil yolundan gerisingeri dönüyorduk. Sıkıntıdan yüreğim şişmişti. Dünyaya ölü gözlerle bakıyorum. Harikulade manzaraya katran dökülmüştü sanki.

“Sevgili Üstat...”

“Efendim?”

“Asıl ben sizden af dilemeliyim.”

“Ne münasebet azizim, müthiş bir felakete sebep oldum. General’in abus tavrı, hakaretamiz sözleri ve bozuk üslubu benim hislerime kapılmamı gerektirmezdi.”

“Babama o yumruğu siz atmadınız.”

“Ne?!”

“Size hakaret etmesine dayanamadım. Ve pek muteber babamı yumrukladım.”

Hayretler içindeydim: “Lakin sizin müşahhas bir vücudunuz yok ki?..”

“Muhtemelen, heyecan anında uzviyetim cisimleşiyor, bilemiyorum. Belki de cin çarpması gibi, bir sadmeydi [vuruş]. Maalesef kabahatim sizin üstünüze kaldı… Nicedir başınıza durmadan bela sarıyorum.”

“Anlamadığım bir husus var: Babanızla aranızdaki mesele nedir; handiyse husumetle bahsediyordu sizden?”

“O savaş meydanlarının haşin kumandanıdır, bense salon beyefendisiyim. Harbiye’de okumamı istedi, reddettim. Beni bir generalin kızıyla evlendirmeye kalktı, kaçtım. Onun nazarında bedeninden attığı fakat cesamet kazanıp geri dönmüş bir ifrazattan ibaretim. Homoseksüel olduğumu öğrendiğinde büsbütün çıldırdı. Beni kaderindeki arıza gibi görüyor. Birbirimize hep uzak ve soğuktuk. Üzgünüm… Sizi de ailevi bataklığımıza çektim istemeden. Müsaadenizle” dedi ve arabanın penceresinden çıkıp uçtu! Kuzguncuk’tan Kadıköy istikametine şeffaf bir uçurtma misali süzülüyordu.

Paşa’nın gazabına uğrayacağım aşikar. Vaziyet vahim… Ondan da vahimi, Bahtiyar Bey’in, bir evladın babasına böyle şiddetle vurması. Bu galeyanın müsebbibi ben miyim?.. Yoksa?!.. Bahtiyar’ın kâtili babası Payidar Kont mu?..

***

Beyazıt Kütüphanesi’ndeki gazete ve dergileri tarayarak, Payidar Kont hakkında bilgi topladım. 1886’da Edirne’de doğmuş. Köstence’den göçmüş bir ailenin büyük oğlu. Edirne Lisesi’nde, ardından Harp Okulu’nda okumuş. Topçu birliklerinde batarya komutanlığı ve yaverlik vazifeleri üstlenmiş. I. Cihan Harbi sırasında Kafkas Cephesi’ndeymiş. Fotoğraflarda ziyadesiyle ciddi görünüyor. Hayatın her cephesini, tüm cihetlerini birer muharebe saymış besbelli. Zaferden zafere koşmuş. Mağrur. Nisan 1921’de Anadolu’ya geçerek İstiklal Harbi’ne katılmış. Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası’yla taltif edilmiş. Helal olsun. 1926 ila 1945 arasında muhtelif karargah ve birliklerde görev aldığı gibi, Roma, Londra, Tokyo askerî ataşeliklerinde bulunmuş. 1948’de tuğgeneral, 1952’de tümgeneral rütbesine yükselmiş. Genelkurmay Eğitim Daire Başkanlığı, tümen komutanlığı, Millî Savunma Bakanlığı’nda tetkik üyeliği… Nefes kesici! Her anlamda. 1956’da emekliye sevkedilmiş. Pekala daha da yükselebilirdi. Korgeneral, orgeneral, derken genelkurmay başkanı… Paşa’nın gazabına uğrayacağım aşikar. Vaziyet vahim… Ondan da vahimi, Bahtiyar Bey’in, bir evladın babasına böyle şiddetle vurması. Bu galeyanın müsebbibi ben miyim?.. Yoksa?!.. Bahtiyar’ın kâtili babası Payidar Kont mu?..

Derin bir nefes aldım. Adalete o meşum günde olup bitenleri teferruatıyla anlattım. Suçun üstüme yıkıldığını ve caniyi bulmaya çalıştığımı söyledim. “İşte, Sevgili Adalet, vaziyet bundan ibaret.”

***

“Şekerim nerelerdesin sen? Sesini duyan hacı, yüzünü gören cennetlik valla! Bahtiyar Kont’un cenazesinde de konuşamadık. Birden kayıplara karıştın.” Adalet çat kapı gelivermişti.

“Hoş geldin, Adalet. Malum, romanla cebelleşiyorum…”

Adalet içeriye geçti, Haydut’a uzaktan öpücük verdi, çantasını sehpaya bırakıp üçlü koltuğa yerleşti. “Evin de pek ferah kuzum. Buraya her gelişte içim açılıyor. Zevkiselim sahibisin. Sen, her şeye estetik merceğiyle bakan ender kişilerdensin Hamdi. Lüksün esası sadeliktir. Ve bittabi ‘unique’ eşya. Nasıl da biriciklik peşindesin hep. İnsanlar sana hayranlık ve şükran duymasın da ne yapsınlar dostum?”

“Sana kahve pişireyim, ne dersin?”

“Zahmet buyurma rica ederim. Sen bir nebze stresli misin acaba?” Stres mi? Adalet, yeni kelimeleri, taze meyveler misali sever, ağzından düşürmez. Şakaya vurdum: “Stresin yarattığı gerginlik beni genç gösteriyor.”

Güldü. Gülüşü dinince, temkinli bir ciddiyetle konuştu: “Hamdiciğim, izninle sana mühim bir sual soracağım.”

Herdaim neşeli, candan ve mültefit Adalet’in karşısında ilk kez tedirginlik duyuyordum: “Elbette, sor, ne demek?”

“Bahtiyar Kont’u sen mi öldürdün?”

“Bunu da nereden çıkardın?”

“Seni tanıyorum. Sana kötülüğü dokunanların dahi iyiliğini istersin. Kaldı ki Bahtiyar Bey hem senin takdirini kazanacak seviyede bir centilmendi, hem de sana adeta tapıyordu. Fakat…”

“Fakat ne?”

“Fatin Fantom ‘Bu cinayeti Tanpınar işledi. Deliller kat’i’ demiş.”

“Kime?”

“Ah dostum, sözlerime soruyla mukabele edip duruyorsun. Hakiki mücrimler gibisin ayol!”

Derin bir nefes aldım. Adalete o meşum günde olup bitenleri teferruatıyla anlattım. Suçun üstüme yıkıldığını ve caniyi bulmaya çalıştığımı söyledim. “İşte, Sevgili Adalet, vaziyet bundan ibaret.”

“Tövbe estağfurullah! İşler iyice Arap saçına dönmüş desene! Allah büyüktür, bir kapı açar elbet Hamdi, kalbini ferah tut. Sen ki binlerce sayfa romanlar yazmış adamsın, bu düğümleri de çözersin alimallah.” Ayağa kalktı. “Şimdi gidiyorum. İş güç. Bir isteğin olursa ilkin beni ara, tamam mı?”

“Tamam.”

Kapıya yürüyordu: “Malum, benden laf çıkmaz, endişelenmeyesin, çok konuşurum lakin ağzım sıkıdır. Arkandan atıp tutana da göz açtırmam.”

“Adalet?”

Döndü: “Benim zanlı olduğumu kimden duydun?”

“Şarkıcı bir kızdan. Sovyetler Birliği’nden gelmiş. Fatin Fantom’la oynaşıyor galiba. Adı da çok ilginç.”

“Nedir?”

“Nastasya Flippovna.”

Tefrikanın tüm bölümlerini okumak için yukarıdaki görsele tıkla ☝️

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Murat Menteş
Murat Menteş

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Hâluk Sunat
Hâluk Sunat Biraz da demokrasi cephesini tahkim etsek
Tunay Şendal
Tunay Şendal İç cephenin tahkiminde muhalefetin önemi
Ersin Kalaycıoğlu
Ersin Kalaycıoğlu Bir muhafazakâr fantezi: Devleti şirket gibi yönetmek
Murat Aksoy
Murat Aksoy Hayali bir tehdit üzerinden dokunulmazlık arayışı mı?
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İran-İsrail Savaşı gölgesinde Şii ekseni ve yeni Sünni ittifak arayışları
Ayça Tekin-Koru
Ayça Tekin-Koru Doğal zeka mı, yapay zeka mı?
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Batı ve onun değerleri
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Kırık ayna
Herkül Millas
Herkül Millas Bölgesel temelde Doğu-Batı ilişkileri
Bilal Sambur
Bilal Sambur Savaş teolojisinden barış felsefesine
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen İnovasyonun paradoksu: Tekel mi, rekabet mi?
Rabia Karakaya Polat
Rabia Karakaya Polat Belgrad Gözlemleri: Milliyetçilik, hafıza, göç ve çok katmanlı Osmanlı Mirası
M. Cem Özmen
M. Cem Özmen Nasıl mutlu olacağımızı biliyor muyuz?
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy Beşiktaş'ta Yarım Asır: Süleyman Seba
Burcu Saltık
Burcu Saltık A Milli Kadın Voleybol Takımının yaz macerası 
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz İsrail'in saldırıları karşısında CHP'siz iç cepheyi güçlendirmek
Ali Arslan
Ali Arslan Akademisyen gettolarından kurtulmak için acilen öğretim üyesi dolaşım sistemin kurulmalıdır
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Gökten üç elma düştü, ‘Adalet’ yere çakıldı
Ali Kılıç
Ali Kılıç İran’da çöken devlet, dağılan toplum ve gelmekte olan fırtına
Mehmet Şafak Sarı
Mehmet Şafak Sarı Çıkış Yolu Diyalogda
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Yayımlanmayacak bir gazetede yazar olmak
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı