MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Gazeteci değil ‘memur’ gazeteci istiyorlar

Ana SayfaSi̇yasetGazeteci değil ‘memur’ gazeteci istiyorlar
Gazeteci değil ‘memur’ gazeteci istiyorlar

Kapalı devre yayın sistemi içinde kurulan bu söz hegemonyasının, toplumun belli kesimlerini hala etkilediği de başka bir gerçek. Bu anlatılanlara ikna olanlar; ideolojik olarak muhafazakâr olanların yanısıra, iktidar değişiminden korkan siyaseten muhafazakâr kesimlerden oluşmaktadır.

30 Ocak, 2025, Perşembe 09:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Aksoy
Murat Aksoy

İktidar blokuna siyasi yakınlıktan ziyade, ontolojik bağlılık kuran ve sayısı 20-30’u bulan “yazar, akademisyen ve kanaat önderi” belli bir sistematik içinde, iktidarın denetiminde  bulunan görsel medyadaki programlara konuk olup, dönüşümlü olarak aynı şeyleri anlatıyorlar. Bunlara gazetecilik faaliyeti demek zor. Bunlara memur gazetecilik diyebiliriz en fazla.

Gazetecilik bir kez daha siyasetin kurbanı oldu.

Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı. Hem de hızlandırılmış bir “bilirkişi” soruşturması ile.

Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanması, kurumsal olarak HalkTV’nin hedef alınmasıdır.

Program Müdürü Kürşat Oğuz ve programcı Barış Pehlivan ise adli kontrolle serbest bırakıldı.

Her şey pazartesi sabahı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı basın toplantısı ile başladı. İmamoğlu o toplantıda, kendisi ile ilgili davalarda sürekli aynı bilirkişinin olmasının hayatın doğal akışına aykırı olduğunu söyledi ve bu bilirkişiyi ilgili sorularla kendisine kurulan kumpası açıkladı.

Bu basın toplantıyı takip eden saatlerde Barış Pehlivan, bu bilirkişiyi irtibata geçti ve telefonda İmamoğlu’nun yaptığı suçlamalarla ilgili sorular sorduğu bir söyleşi gerçekleştirdi. Bu söyleşi o sırada yayında olan Seda Selek’ın sunucusu olduğu programda yayınlandı.

Bu söyleşi, iktidara yakın TV’lerde de yayınlandı.

Bütün bunlar Pazartesi oldu.

Aynı gün iktidara yakın bir gazete bu bilirkişi ile yaptığı söyleşi gazetenin salı günü nüshasında yayınlandı.

Ancak salı günü iktidara yakın gazetede yayınlanan söyleşi konusunda herhangi bir hukuki işlem yapılmazken, Halk TV’de yayınlanan söyleşi için işlem başlatıldı ve söyleşiyi yapan Barış Pehlivan, Sorumlu Müdür Serhan Asker ve söyleşinin yayınlandığı programın sunucusu Seda Selek gözaltına alındı.

Bu isimler salı akşamı emniyette ifade verdiler ve geceyi orada geçirdiler.

Çarşamba sabahı, HalkTV bir basın açıklaması yayınlayarak, söyleşinin nasıl bir süreçte yayınlanmasına karar verdiğini açıkladılar. Bu açıklama ile Genel Yönetmeni Suat Toktaş ve Programlar Müdürü Kürşat Oğuz da söyleşinin yayınlanmasında sorumluluk aldılar, aynı soruşturmanın öznesi olmayı seçtiler. Gözaltına alındılar ve ifade verdiler.

Çarşamba akşamı Seda Selek ve Serhan Asker, denetimli serbestlik ile tahliye edilirken Toktaş, Oğuz ve Pehlivan tutuklanma istemiyle sulh hakimliğine sevk edildiler ve tutuklandılar.

Evet her şey salı öğleden sonra başladı ve Çarşamba gecesi neredeyse 36 saatte oldu.

Burada temel soru şudur.

Aynı bilirkişi ile yapılan söyleşinin yazılı nüshası için hiçbir hukuki işlem yapılmazken, ekranda yayınlanan hali için neden hızlandırılmış bir hukuki süreç işletildi?

Toplumun büyük kesimin yaşadığı gerçekleri dar imkanlarla kamuoyuna sunan ve etkisi, iktidar kontrolünde olan yüzde 95 kadar olan alternatif medya bir biçimde susturulmak isteniyor. Ve bunun için de hukuk bir cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.

Bunun temel nedeni, iktidarın devlet imkanlarıyla kurduğu “kapalı devre yayın sisteminin” topluma anlattıklarının gerçekliğinin sayısı az ama etkisi çok olan görsel ve yazılı medya tarafından sorgulanmasıdır.

Ve dahası iktidara yakın medyanın sunduğunun gerçekler değil  hayaller olduğunun, toplumun büyük kısmının anlatılanlarla gerçekler arasındaki farkı sadece hissedilmesi değil yaşamasıyla da ilgilidir.

İktidar, ister kendine bağlı ister kendine muhalif olsun görsel medyanın farkında. O yüzden kâğıt baskı ya da internetteki yazılı medyaya değil daha çok görsel medyaya önem veriyor.

İktidar blokuna siyasi yakınlıktan ziyade, ontolojik bağlılık kuran ve sayısı 20-30’u bulan “yazar, akademisyen ve kanaat önderi” belli bir sistematik içinde, iktidarın denetiminde  bulunan görsel medyadaki programlara konuk olup, dönüşümlü olarak aynı şeyleri anlatıyorlar. Bir anlamda iktidar tarafından bir “propaganda makinası” olarak kullanıyor. Anlattıklarının özeti ise; “Türkiye’de her şey yolunda” ve “dünya bizi kıskanıyor”. 

Bunlara gazetecilik faaliyeti demek zor. Bunlara memur gazetecilik diyebiliriz en fazla.

Kapalı devre yayın sistemi içinde kurulan bu söz hegemonyasının, toplumun belli kesimlerini hala etkilediği de başka bir gerçek. Bu anlatılanlara ikna olanlar; ideolojik olarak muhafazakâr olanların yanısıra, iktidar değişiminden korkan siyaseten muhafazakâr kesimlerden oluşmaktadır.

Ancak ülkenin yaşadığı gerçekler iktidara yakın medyada anlatılanlar değil.

Ülkede bir anlamda ekonomik buhran yaşanıyor. Asgari ücretliler, emekliler, öğretmenler, doktorlar, çiftçiler ve farklı kesimden mağdurlar var.

Eğitimde kalite her yıl düşüyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün alanı daralıyor.

İşte toplumun büyük kesimin yaşadığı gerçekleri dar imkanlarla kamuoyuna sunan ve etkisi, iktidar kontrolünde olan yüzde 95’lik medyadan çok daha fazla. O yüzden bu alternatif medya bir biçimde susturulmak isteniyor.

Ve bunun için de hukuk bir cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.

Sadece gazeteciler değil, iktidara bir biçimde eleştirel bakan herkesin başında hukuk, demokrasi kılıcı olarak sallandırılıyor. 

Ancak bütün bunlar, yaşanan gerçekleri toplumdan gizlemeye yetmeyecek. Yasaklar, gözaltılar, tutuklamalar bu gerçekleri ortadan kaldırmaya yetmeyecektir. Çünkü toplum, medya olmasa da, bu sorunları yaşıyor.

Engellemeler, gerçekleri gizleyemez. Fısıltı gazetesi  büyütür ve bunun etkisi hissedilen gerçeklerden daha ağır olur.

Bütün bu süreç bize siyasetin, tek tek bizlerin siyasete katılmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Halk TVBarış PehlivanSerhan AskerSeda SelekKürşat OğuzSuat Toktaş

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Murat Aksoy
Murat Aksoy

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı