MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

CHP yeniden yola çıkarken…

ANA SAYFASİYASETCHP yeniden yola çıkarken…
CHP yeniden yola çıkarken…

Daha iddialı bir şey söylemek gerekirse iktidarın kamunun olanaklarını kendi yandaşları için kullanmasını matah bir şeymiş görenlerin sessizliği de sorgulanmalıdır. Hem CHP’yi halkın gözünde sorgulatma hem de sandığa attığımız irademizi gaspetme noktasına gelmesi görmezden gelinemez.

22 Eylül, 2025, Pazartesi 00:15
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yüksel Işık
Yüksel Işık
yazı içi reklam

Nisan’da yaptığı olağanüstü kurultay öncesindeki uyarıları dikkate almadı CHP. O zaman da sözlü ve yazılı uyarılarla İstanbul delegesinin katılmadığı ve delegelerin yapacağı bir çağrıyla yapılacak olağanüstü kurultay, iktidarın CHP’ye dönük operasyonlarını boşa çıkartacağını yazmıştık.

CHP, kervanı yolda düzelten bir yöntemi benimsedi ve görünen o ki iktidarın hamlelerinin önemli bölümünü boşa çıkarmış oldu.

CHP’ye yönelik operasyonlar ve CHP’nin tutumunu değerlendirmeden önce bir fıkra anlatalım.

Bir sohbetin konusu avmış. Herkes bildiğini anlatırken içlerinden biri, “ben avcıyım, avlanacak hayvanın kokusunu bir kilometreden alırım” diyerek, çıtayı yükseğe koymuş.

Olurdu, olmazdı derken, önlerinde bizimki, arkalarında diğerleri kalkıp gitmişler ava.

Küçük bir delik görmüşler, “yatın ve sessiz olun” demiş bizimki; “tavşan deliği bu”.

Hakikaten birazdan tavşan çıkmış; avlamış ve ilerlemişler.

Biraz sonra daha büyük bir in görmüşler; “ayı ini bu” demiş ve sessizce beklemelerini istemiş.

Biraz sonra ayı ininden çıkmış ve bunlar ayıyı da vurmuşlar.

Bizimkinin havasına diyecek yok; arkadaşları da artık onun avcıların şahı olacağına inanacaklarmış ki karşılarına devasa bir delik çıkmış.

“Ne bu?” diye sormuşlar; bizimkinin bir öngörüsü yokmuş ama taviz vermek de istememiş:

“Ben avcıyım, üstesinden gelemeyeceğim hiçbir zorluk yoktur. Allah’ın izniyle bu canavarı da avlarız, yatıp bekleyelim”demiş.

Ertesi gün, gazetelerin üçüncü sayfasında tek sütuna şöyle bir haber varmış:

“Demiryolu raylarına yatan üç kişi, trenin altında kalıp can verdi.”

 Fıkra bu kadar ama size de mevcut iktidarın serencamını anlatmıyor mu?

İKTİDAR, İNANDIRICILIĞINI YİTİRMİŞ AMA…

“Tavşan deliği, ayı ini” diyerek, iktidarının ilk yıllarında, ardına takılanları inandıran iktidar, geldiği nokta itibariyle karşılaştığı devasa “delik”in anlamını çözemediği gibi sorunlar ile de baş edemiyor. Pahalılık almış başını gitmiş; açlık ve sefalet kol gezer hale gelmiş ama iktidarın ürettiği bir çözüm görünmüyor ama o hala bir yolunu bulup başka güçleri suçlamanın ve sessiz yığınları bu suçlamalara inandırmanın peşine düşmüş görünüyor.

Bugüne dek alternatifsiz görünüyordu; fakat 2019’de Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyükşehirler CHP’nin eline geçince ve bu belediyelerin ürettiği projeler, halkın gündelik hayatını kolaylaştırınca bütün ülkenin dikkatini çekti.

2024’de, milliyetçi-muhafazakarlığın kol gezdiği Kastamonu, Kırıkkale, Kütahya, Afyonkarahisar ve Uşak dahil pek çok kent, tercihini CHP’den yana yaptı.

Artık yol açılmıştı; yerelde gelen başarı, merkezi iktidar için alternatifi de işaret eder hale gelmişti.

Bizim gördüğümüzü iktidar da görür olmuş; CHP’nin iktidara doğru muhtemel yürüyüşünü engellemek amacıyla gözünü karartmıştı.

CHP’nin iktidar yürüyüşünü engellemek ve aslında CHP’nin de kendilerinden farklı olmadığını kanıtlamak için iki önemli dayanak noktası bulmuştu.

Bunlardan biri ihalelerdi. İhalelerin yandaşa verilmesi konusunda ustalaşmış bir iktidar var karşımızda ve öyle anlaşılıyor ki CHP’li belediyeler, tümüyle iktidarın ustalaştığı bu yöntemi kullanmakta bir beis görmemişler. Önemli bir zaaf bu… Açık, şeffaf ve katılımcı bütçe ve bu yöntemlere uygun kamusal harcamalar mümkünken, iktidarla içli dışlı ve kamunun olanaklarıyla irileşmiş “aziz”ler ile iş tutmak hangi aklın kârı?

İktidarın yöntemlerini kullanmak; iktidara malzeme vermekten başka bir işe yaramadığı gibi kamunun vicdanına da ters düşer. Aynı kişinin iktidar ile de iş yapıyor olması, bu süreçleri normalleştirmez; tam tersine soru işaretlerini artırır.

İktidarın CHP’ye yönelik çok yönlü planının da bu noktada devreye girdiğini görüyoruz. Bu yöntemlerde sakınca görmemek, sessiz yığınlarda, “bal tutan parmağını yalar” kanaatini güçlendirmekten ve dolayısıyla mevcut iktidarı tahkim etmekten başka bir işe yaramaz.

Dün yapılan Olağanüstü Kurultayın, CHP’yi kurucu ayarlarına ve özellikle ‘70’li yılların halkçı-devrimci çizgisine döndürmesi; kim olursa olsun yolsuzluğa bulaşana, parti içinde yaşama olanağı vermeyecek bir iradeye sahip olması umuduyla…

CHP’NİN GELECEĞİ, TARİHSEL KİMLİĞİNİN IŞIĞINDA ŞEKİLLENEBİLİR

İktidar da buradan hareketle CHP’nin kurumsal kimliğine yöneldi. Esas hedefi CHP’nin kurumsal kimliğiyken, belediyelere yönelik operasyonları da bu kimliği itibarsızlaştırmak maksadıyla gerçekleştirdi.

CHP’nin kurumsal kimliğinin, hem iktidarın hem de uluslararası planlar yapan küresel güçlerin ilgi alanına girdiğini kim inkar edebilir?

Hepimiz biliyoruz ki dünya tarihsel süreçte CHP’den daha eski bir parti neredeyse bulunmuyor. Yüzyılı aşkındır siyasetin içinde ve zor zamanların kurucu partisi konumunda olması, bölgedeki yeni yapılanmanın önündeki en büyük engel görülmesine de vesile oluyor.

Cumhuriyeti kurmuş; kurucu kolonları sağlamlaştırdığına inandıktan sonra konjonktürün de etkisiyle çok partili yaşama geçme iradesini göstermiş ve ikinci genel başkanı İnönü’nün, “benim en büyük zaferim” diyerek, savaş başarılarının önüne koyduğu adımı atmış bir partidir söz konusu olan ve CHP’nin kurumsal kimliği de, hem Türkiye’nin geleceği hem de tarihsel bağları açısından bu geleneğe bağlı kalarak, geleceğe adım atabilir.

Ortadoğu’da yeni bir plan yapıyor küresel güçler ve onlara göre planın oturabilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi’nin devre dışı olması gerekiyor.

Genel olarak solun, özel olarak da uzun süredir sol kültürün etki alanına giren CHP’nin en belirgin özelliğiyse örgütsel iradesidir. Bu iradenin 38. Kurultayda sakatlandığına ilişkin iddialar ve bu konuyla ilgili “itiraflar” olmakla birlikte asıl operasyonun uluslararası güçlerin gözetiminde iktidar tarafından çekildiği açıkça görülüyor.

Öte yandan iktidarın göz kamaştırıcılığından etkilenen, 12 Eylül ile birlikte hegemon hale dönüştürülen “gemisini kurtaran kaptandır” ideolojisine gözünü ve gönlünü kaptıran bir kesimin de CHP içinde siyaset yaptığı ve zoru gördüklerinde kulvar değiştirdiklerini görüyoruz. Aydın’dan Seydişehir’e, Söke’den Beykoz’a bu belediye başkanlarının gönlünü ranta kaptırdıklarından kimsenin kuşkusu yok.

Daha iddialı bir şey söylemek gerekirse iktidarın kamunun olanaklarını kendi yandaşları için kullanmasını matah bir şeymiş görenlerin sessizliği de sorgulanmalıdır. Hem CHP’yi halkın gözünde sorgulatma hem de sandığa attığımız irademizi gaspetme noktasına gelmesi görmezden gelinemez.

Dün yapılan Olağanüstü Kurultayın, CHP’yi kurucu ayarlarına ve özellikle ‘70’li yılların halkçı-devrimci çizgisine döndürmesi; kim olursa olsun yolsuzluğa bulaşana, parti içinde yaşama olanağı vermeyecek bir iradeye sahip olması umuduyla…

Çünkü Nazım’ın ifadesiyle “akar su gibi umutlu ve buğday tanesi gibi cesur” olunmadan, demokrasi mücadelesi başarıya ulaşamaz.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yüksel Işık
    Yüksel Işık

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm süreci: Sessiz bir başlangıç, belirsiz bir gelecek
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Komisyona bir öneri
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar CHP’nin kayyum çıkmazı
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Osmanlı–İngiltere İlişkileri (2): Prens Edward’ın Birinci İstanbul Gezisi (1862)
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP siyaseti hızlanan zamana yetişebilecek mi?
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Bayrampaşa ve maskeli balo
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Yeter ki ekonomi konuşmayalım!
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık CHP yeniden yola çıkarken…
    Ahmet Öztopkara
    Ahmet Öztopkara Evet, Göztepe Satılık… Daha Güçlü Olmak İçin…
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal CHP’nin 22. Olağanüstü Kurultayı
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel "Hayat kısa kuşlar uçuyor"
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Mesele midir?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Bolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 18. İstanbul Bienali başladı: “Üç Ayaklı Kedi” metaforu başka nasıl okunabilir?
    Deniz Nas
    Deniz Nas Almanya’da neler oluyor: North Rhine-Westphalia 2025 Yerel Seçimleri değerlendirmesi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı