MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Bir dijital siyasal gerçeklik olarak post-truth

ANA SAYFAGENELBir dijital siyasal gerçeklik olarak post-truth
Bir dijital siyasal gerçeklik olarak post-truth
31 Temmuz, 2024, Çarşamba 19:27
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk
yazı içi reklam

Hakikat ve aklın bilincin zorunlu bir unsuru olmaktan çıkması bakımından post-modernizm post-truth için başlangıç durumu gibi işlevi görür. Ancak post-truth tipi bir düşünce iklimi sadece göreciliğe ve belirsizliğe indirgenemez. Sosyal medya determinizmi ve popülizm de en az post-modernizm kadar önemlidir.

Post-truth hakikatin önemsizleştiren tüm epistemolojik ve politik koşulları ortak bir çerçevede yeniden üreten bir kavramdır. Post-truthla post-modernizm arasında neden-sonuç ilişkisi olduğu yaygın bir şekilde kabul edilir. Her şeyin göreceli hale gelmesi ve yorumun bilginin yerine geçmesi post-truthla sonuçlanan gelişmelerin başlangıcı sayılır. Ayrıca yorumlarda nesnel değerlendirme olanakları zayıflamış, çok olasılıklı bir simülasyon evreninde herkesin söylediğinin kendince doğru ve haklı olduğu bir algı dünyası olguların yerine geçmiştir. Kısaca “düşünüyorum öyleyse varım” ilkesi “inanıyorum, o halde gerçektir” anlayışı lehine güç kaybetmiştir. Hakikat ve aklın bilincin zorunlu bir unsuru olmaktan çıkması bakımından post-modernizm post-truth için başlangıç durumu gibi işlevi görür. Ancak post-truth tipi bir düşünce iklimi sadece göreciliğe ve belirsizliğe indirgenemez. Sosyal medya determinizmi ve popülizm de en az post-modernizm kadar önemlidir.   

Medya ve sosyal medya meselesi bir epistemoloji tartışması olarak da okunabilir. Sosyal medya yanıltıcı malzeme, yalan haber ve çarpıtılmış içeriği hızla yaymaktadır. Çok sayıda kaynağı belirsiz veriye muhatap kalan bireyler ya yankı odalarına çekilmekte ya da demagogların abartılı tepkilerine maruz kalarak uyuşmaktadır. Medya teknolojisinin yankı odası yaratma konusundaki kabiliyeti insanların hoşuna gitmeyecek fikirleri savunan kesimlerden kendilerini soyutlamalarını kolaylaştırmıştır. Bu durumun iletişim çağı ve bilgi toplumuna dair tüm iyimser beklentileri çökerttiği ise açıktır. Sosyal medyanın öznelerarası süreci güçlendirerek evrensel bir kamusal alan inşa edeceği düşünülüyordu. Gelinen yer ise kimsenin kimseyi dinlemediği, linç ve trol kültürünün müzakerenin yerini aldığı yeni bir ortaçağ gerçekliği oldu. Gücünü sosyal medyadan alan post-truth, inkarcılık, safsata ve komplo teorilerin popülerleştiği bir düşünsel iklime yol açtı. 

Post-truth çağından önce de yalan siyasetin asli bir unsuruydu. Hannah Arendt gibi pek çok düşünüre göre hakikat siyaset kurumunun önem listesinde son sıralarda yer almaktaydı. Dürüstlük işe yaramadığından genelde yalan söyleyip rakiplerini ve halkı kandırıyordu siyasetçiler. Makyavalizm gibi etik politik çıkarımlar ise siyasete uzun vadeli bir yalan perspektifi sunmaktaydı. Kötülük iyi bir amaç için gerekli olabilirdi. Post-truth çağı ise yalan-siyaset ilişkisine dair bu zemini yeniden kurdu. 

POST-TRUTH ÖNCESİ VE SONRASI

Post-truthun üçüncü ayağı ise popülizmdir. Post-truth çağından önce de yalan siyasetin asli bir unsuruydu. Hannah Arendt gibi pek çok düşünüre göre hakikat siyaset kurumunun önem listesinde son sıralarda yer almaktaydı. Dürüstlük işe yaramadığından genelde yalan söyleyip rakiplerini ve halkı kandırıyordu siyasetçiler. Makyavalizm gibi etik politik çıkarımlar ise siyasete uzun vadeli bir yalan perspektifi sunmaktaydı. Kötülük iyi bir amaç için gerekli olabilirdi. Ortak iyiyi koruma adına yalan söylemek, gerçeği saklamak, şiddete başvurmak gibi seçenekler makul görülebilirdi. Post-truth çağı ise yalan-siyaset ilişkisine dair bu zemini yeniden kurdu. İyi bir amaç için yalan söyleme gibi etik politik yükler tümüyle ortadan kalktı. İnsanlar inandıkları şeyleri doğru kabul ettikleri, kendi inanç ve yargılarını tartışmaya açmadıkları ve kendileri gibi düşünmeyen insanlara karşı her hangi bir sorumluluk hissetmedikleri için yalan bayağılaşarak genelleşti. Popülistler çok kolay bir şekilde yalan söylemekte; söyledikleri yalanları ortaya çıkaran, ahlak veya hukuk dışı eylemleri ifşa eden karşı çıkışları ise halkın sesini kısmaya dönük elitist girişimler olarak değerlendirmekteler. Post-truthla içinde debelendiğimiz karanlığın iyilik, özgürlük, eşitlik, adalet ve hoşgörü gibi pek çok üstün değere zarar verdiği ise çok açık. Kendi kuyruğunu yiyen bir yılana döndü düşünce hayatı. Her eylemi onu akıldan biraz daha uzaklaştırıp nihilizme yaklaştırıyor.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Su krizi, belediyeler ve otonom çözüm
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı FED kararları ve resesyon beklentisi
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Ekonomi kötü, geçinemiyorum diyor Cumhur İttifakı’na oy veriyor…
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Kadın, yaşam, özgürlük: Mahsa’nın yankısı
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Ergenlikte mantık nereye gider?  
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı