Emevi geleceğine bağlı”keskin” Sünni ilahiyatçıların Anadolu Aleviliğinin inanç yorumunu ve yolunu “rafizilik”,sapkınlık ya da “heterodoksluk” sıfatlarıyla dışlayıp karaladıkları bilinmektedir.
Rafizilik ,”terk edenler, ayrılanlar, sapanlar” anlamına gelir.Bu bakış açısına göre ana yol, doğru inanç( Batı dillerinde ortodoks) Sünniliktir.Şia ise sapmıştır ve bazı yorumlara göre iyice sapkınlıktır(heteredoks). Günümüzde bu düşüncede olan Sünnilere eskilere nazaran daha az rastlansa da İslam tarihi, bu önyargıya dayalı katliam, savaş ve sürtüşmelere sahne olmuştur.
Siyasal gücü ele geçirenler kendi din yorumlarını “doğru yol/doğru inanç “(ortodoksluk) olarak empoze ederken, diğerlerini “sapma/sapkınlık” olarak nitelemiş ve baskılar yaratmıştır.Bu durum da reaksiyon, başkaldırı ve savaşların çıkmasına sebebiyet vermiştir. Oysa İslam dininin ana ilkelerinden biri “dinde zorlamanın olamayacağıdır” (Bakara Suresi, 2/256).
Anlaşıldığı üzere “doğru inanç” tanımında başat etmen siyasal gücü ele geçiren iktidarın tercih ettiği “yoldur”.Anadolu coğrafyasını ele aldığımızda önce Sünni Selçuklular, arkasından Osmanlı Anadolu Aleviliğini “rafizilik” olarak görmüş ve buna karşı mücadele başlatmıştır.
Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, yüzyıllardır değişik inanç, değer, kült ve kültürü sürdüren toplulukların, benimsedikleri yeni inançla tam türdeşlik sergilemesini beklemek olanaksızdır. Hem Orta Asya’dan gelenler hem de Anadolu’nun kadim halkı zaten ebruli din alaşımlarını yaşamıştır.
1071 tarihindeki Malazgirt Zaferi’yle birlikte Türk boyları dalga dalga Anadolu’ya giriş yapmaya başlar. Gelenlerin ve Anadolu’daki nüfus oran analizine ilerideki yazılarımızda değineceğiz). Daha Bizans ordusunda paralı asker olarak savaşan Orta Asyalıların olduğu bilinmektedir ancak sayılarıyla ilgili bilgi olmadığı gibi aile, boy, aşiret konumunda bir hicretten söz edilmemektedir. Gagavuzlar gibi Ortodoks Hristiyanlaşan kavimler Anadolu’ya değil Karadenizin kuzey-doğusuna yerleşmiştir. Türklerin geldiği bu dönemlerde Anadolu’nun batısında Grek Ortodoksluk, doğuda ise Ermeni Ortodoksluk (Gregoryen) yaygındı.Doğuda ayrıca Mazdeizm(Zerdüşt Dini) ve bu dini Hristiyanlıkla senkretize eden Maniheizmden (Mani Dini) dininden söz edebiliriz. Kürtler ise VII-VIII. Yüzyılda Müslümanlaşmıştı. Tüm bu inançların her birinde, eski dinlerinin kült ve kültürünü sürdüre “heretiklerin miktarı küçümsenmeyecek boyuttaydı. Tarih boyunca yeni dinin tüm “Heretikleri” Ortodoks baskıdan uzak kalmak için Divriği, Dersim. vs..gibi dağlık bölgelerde yaşamayı yeğlemişlerdir.
Peki, Türkler Müslüman olmadan önce hangi din ya da hangi dinlerin mensubuydu? Bu soru, Anadolu Aleviliğinin kökenlerini anlamak için kilit bir noktadadır. Bundan sonraki yazılarımızda Şaman, Mazdeist, Maniheizm, Antik Anadolu inançları, Budizm ve Hristiyanlık diye adlandırabileceğimiz etkileri kısaca incelemeye çalışacağız.
Bir sonraki yazımızın başlığı Anadolu Aleviliğinde “Şaman-İslam Senkretizmi Tezi”.


























Yorum Yazın