MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Aile kutsal değildir! Aile, profan ve politiktik!

ANA SAYFASİYASETAile kutsal değildir! Aile, profan ve politiktik!
Aile kutsal değildir! Aile, profan ve politiktik!
20 Eylül, 2024, Cuma 07:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur
yazı içi reklam

Ailenin kutsal olduğu söylemi, aslında siyaset, toplum, devlet, din, cinsellik ve ekonomi alanlarında oluşturulan kontrolün ve yönetimin devamını sağlamak için üretilmektedir, Aile, tamamen profan olduğu gibi, tamamen de politiktir.

Bazı insani kurumlar hakkında insanüstü ve ötesi şeklinde nitelemeler, değerlendirmeler ve dayatmalar yapılmaktadır. En çok yüceltilen, tabulaştırılan ve kutsallaştırılan insani kurumların başında aile gelmektedir. Ailenin kutsal olduğu her fırsatta ifade edilerek herkesin aile içinde yaşamaya mecbur olduğu, ailenin bireylerin üstünde bir öneme ve değere sahip olduğunun herkes tarafından sorgusuz sualsiz kabul etmesi istenmektedir. Kutsal olduğu iddia edilen kültürel kurumları ve fikirleri sorgulamak imkansızlık derecesinde zordur. Kutsallık, kültürü ve kimliği katılaştırmaktadır. Başka bir ifadeyle ailenin kutsal olduğu söylemiyle herkese standart bir şekilde aileye dair kurgulanan değerlerin, işlevlerin ve ilişkilerin kabul edilmesi dayatılmaktadır. Kutsal diye yüceltilen kurumlar, kişiler ve kaynaklarla ilgili bireylerin kendilerine özgü düşüncelerinin, duygularının ve davranışlarının hiçbir önemi yoktur. Kutsal olarak nitelendiği andan itibaren aile denilen kuruma kişinin bağımlı ve biat etmesi gerekmektedir. Kutsallık söylemi, agresif bir söylemdir. Agresif bir şekilde herkesin ailenin kutsallığına iman etmesi istenmektedir. 

Aile, kutsal olarak nitelenebilecek kültür üstü evrensel bir kurum değildir. Herkesin aileyi altın değerinde görme veya görmeme hakkı vardır. Ancak hiç kimsenin aileyi kutsallaştırarak kendi değerlerini ve yaşam tarzını herkese dayatma hakkı yoktur.

AİLE KÜLTÜR ÜSTÜ BİR KURUM DEĞİLDİR

Ailenin kutsal olduğu dogmasının aksine aile, kültürel bir kurumdur. İnsanlar, içinde doğup büyüdükleri kültürün yapısına göre aile kurumunu tecrübe edebilirler. Bazı kişiler, ailenin değerlerini ve pratiklerini değerli ve önemli görmezken, bazıları içinde doğup büyüdükleri aile hayatını önemli ve gerekli görebilirler. Ailenin anlamı, değeri ve işlevi, kişiden kişiye değişmektedir. Aile, kutsal olarak nitelenebilecek kültür üstü evrensel bir kurum değildir. Herkesin aileyi altın değerinde görme veya görmeme hakkı vardır. Ancak hiç kimsenin aileyi kutsallaştırarak kendi değerlerini ve yaşam tarzını herkese dayatma hakkı yoktur.

Her birey, aile kurgusu ve kurumu hakkında yapacağı değerlendirmeleri, kendi yetiştiriliş ve tecrübe biçimine göre yapar. Aileyi değerlendirmede ölçü, bireydir. Aileyi kutsallaştıran yaklaşım, aile denilen kurguya kültürel ve sosyal bir birim olmanın ötesinde anlam, işlev, değer ve otorite atfetmektedir. Aileyi kutsallaştıran yaklaşım, bireylerin aile tecrübelerine ve değerlendirmelerine hiçbir önem ve öncelik vermemektedir. Ailenin kutsal olduğunu söylemek, aslında kutsallaştırılan kültürün ve ailenin, bireyin bütün özel ve özgün aile tecrübelerinin ve değerlendirmelerinin üstünde olduğu anlamına gelmektedir. Kültürün bireyin üstünde aile gibi kutsal yapılardan oluştuğu söylemi, kutsalı ve kültürü kullanarak aileye saygıyı ve bağımlılığı zorla bireye empoze etmektedir.

Bazı kişiler, kurumlar ve gruplar, kendi ailelerinin üstün, şerefli, seçilmiş ve güçlü olduğunu sunmayı bir görev bilirler. Karanlık ilişkileri ortaya çıkan ve sekiz yaşındaki kız çocukları organize bir şekilde öldürülen bir aile, kendilerinin bir zamanlar Diyarbakır bölgesini idare eden, bütün Türkiye’ye yayılan geniş, güçlü ve saygın bir aile olduklarını vurgulayarak Narin cinayeti üzerinden ailelerinin karalanmayacağını söylemektedir. Aile üyeleri, küçük bir kız çocuğunun vahşice öldürülmesinden ziyade, ailenin şanının, namının ve isminin korunmasını amaçlamaktadır. Tarih boyunca kendi kabilelerinin ve ailelerinin üstün, şerefli, güçlü ve seçilmiş olduğunu iddia ederek dini, siyasal, ekonomik ve toplumsal yönetim görevlerinin ve pozisyonlarının kendilerinin hakkı ve imtiyazı olduğunu iddia eden aileler ve kabileler olmuştur. Aile, kutsal değildir. Kendisini kutsallaştıran, yüceleştiren aileler vardır. Aile kutsal değildir demek önemlidir, ancak yeterli değildir. İstisnasız hiçbir aile, kutsal değildir demek daha uygundur.

Aslında hiç kimsenin ailesi diğerlerinin ailelerinden üstün, güçlü, erdemli ve seçkin değildir. Üstünlüğü, seçilmişliği, doğruluğu, iyiliği ve güzelliği kendinden menkul hiçbir aile, kabile, aşiret, klan, ırk ve millet yoktur.

KİMSENİN AİLESİ DİĞERLERİNİN AİLESİNDEN ÜSTÜN VE SEÇKİN DEĞİLDİR

Ailenin kutsal ve üst kurum olduğu söylemi, kaçınılmaz olarak herkesi   kendi ailesinin en iyi, kutsal, seçilmiş, güçlü ve seçkin olduğunu iddia etmeye götürecektir. Herkes, kendi ailesinin diğerlerinden iyi ve üstün olduğunu iddia etme hakkını kendinde bulacaktır. Aslında hiç kimsenin ailesi diğerlerinin ailelerinden üstün, güçlü, erdemli ve seçkin değildir. Üstünlüğü, seçilmişliği, doğruluğu, iyiliği ve güzelliği kendinden menkul hiçbir aile, kabile, aşiret, klan, ırk ve millet yoktur. Bütün aileler, kültüre bağlı olarak yanlışlıkları, doğruları, yalanları, menfaatleri, çıkarları, çirkinlikleri, kötülükleri kendi içlerinde barındırabilirler. Aile denilen kurum ve kurgu, zıtların birliğinden oluşan yapay bir kültürel ve sosyal yapıdır.

Aile, bir kutsallık alanı değildir. Kutsallık, insani ve doğal olmayacağı düşünülen şeylerin insandan ve doğadan soyutlanarak, insan ve doğaüstü ve ötesi hale getirilerek ayrıştırılan, özel amaçlar için kullanılan ve inanılan kurguları ifade etmektedir. Kutsal, hep insanın ve doğanın dışında olan ötekidir. Aile, hiçbir şekilde kutsal değildir. Aile, insanın tanıdığı, bildiği ve bütünleştiği bir kurgu ve kurumdur. Ailenin içinde kin, nefret, kıskançlık menfaat, sevgi, sıcaklık, hasımlık, kirlilik, karanlık, dayanışma, çatışma hep birlikte vardır. Kişiler, aile ortamlarında rahat hareket ederler, kendilerini sınırlamazlar. Kişiler, birbirlerini bildikleri için aile içinde rahat hareket ederler ve birbirlerine güvenirler. Herkesin, tecrübeleri ve ilişkileri ışığında   birbirleri hakkında  fikirleri ve kanaatleri vardır. Aile üyeleri arasındaki ilişkiler ve bağlar, hiçbir şekilde kutsal olarak nitelenemez. Ailedeki ilişkiler, kutsal ilişkiler değildir. Ailede olan biten hiçbir şey, birbirinden ayrıştırılamaz, insanın ve doğanın üstünde ve ötesinde bir yere konamaz. Aile denilen şey, tamamen, insana dair şeylerden oluşan profan bira durumdur.

Ailenin kutsal olduğunu savunan söylem, teolojik değildir. Ailenin kutsal olduğu söylemi, aslında siyaset, toplum, devlet, din, cinsellik ve ekonomi alanlarında oluşturulan kontrolün ve yönetimin devamını sağlamak için üretilmektedir, Aile, tamamen profan olduğu gibi, tamamen de politiktir.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı