MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Ahlaksızlık olarak korku ve korkutma 

ANA SAYFASİYASETAhlaksızlık olarak korku ve korkutma 
Ahlaksızlık olarak korku ve korkutma 

İnsan ve doğa üstü ve ötesi güçler adına insanın korkutulması, insanı ahlaklı yapmamakta ve maneviyatını güçlendirmemektedir. Korku ve korkutma yoluyla insana empoze edilen  inançların, kuralların, ritüellerin ve uygulamaların, insanın kalbinde ve ruhunda hiçbir karşılığı ve yeri bulunmamaktadır.

08 Nisan, 2025, Salı 06:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur
yazı içi reklam

Bizden her şeyimizi alan korku, insanı silikleştirmekte, atalete ve gaflete düşürmekte,  kırılgan, savrulan ve savurgan konuma yerleştirmekte, insanlıktan ve doğadan uzaklaştırmaktadır. Bize kendimizi bulmamızı sağlayan, bizi  aktif bir şekilde ortaya çıkaran,  atalete ve cehalete karşı uyaran ve uyandıran, tehlikelere ve tehditlere karşı bizi dayanıklı kılan, insanlığa ve doğaya yakın kılan tek  şey, sevgi ve sevgi kültürüdür.

Korku, insanın çok  doğal bir duygusu ve eğilimidir. İnsan, yılandan, ateşten, bombalardan, silahlardan korkabilir. Bireyin doğal ve yapay tehlikelerden korkması, doğaldır, gereklidir ve yararlıdır. Ateşli silahlardan, yabani hayvanlardan, ateşten ve diğer tehlikelerden korkma sayesinde, insan kendini koruyacak   gerekli tedbirleri alabilir. Asıl tehlikeli olan, bireyin insan ve tabiat üstü ve ötesi güçler adına  korkutulmasıdır. İnsan ve  tabiat üstü ve ötesi güçler adına korkutmanın amacı, korkuyu, insanın kalbine ve ruhuna derinliğine sindirmektir. Korkunun derinliğine sindirildiği ruhlar, hayat coşkularını kaybederler, itaat  ve biat eden  köleleştirilmiş ruhlar haline gelirler.

İnsan ve doğa üstü ve ötesi güçler adına  insanın korkutulması, insanı ahlaklı yapmamakta ve maneviyatını güçlendirmemektedir. Korku ve korkutma yoluyla insana empoze edilen  inançların, kuralların, ritüellerin ve uygulamaların, insanın kalbinde ve ruhunda hiçbir karşılığı ve yeri bulunmamaktadır. Korku ve korkutmanın  eğitim, din ve ahlak adına dayatıldığı  kültürlerde, korku ve korkutma, kalblerde ve ruhlarda  kökleşmekte, kalıcılaşmakta ve  kurumsallaşmaktadır. Eğitimin, dinin ve ahlakın korku ve korkutma yoluyla dayatıldığı toplumlarda ve kültürlerde, cehalet, ahlaksızlık ve  ruhsuzluk gelişmekte,  genişlemekte ve yaygınlaşmaktadır. 

İnsan ve doğa üstü ve ötesi güçler ve otoriteler adına emirler ve yasaklar koyan, insanlara ne yapıp  yapmayacaklarını  buyuran  kişiler, kaynaklar ve  kurumlar, aslında,  kendi güçlerini insanlara dayatmakta ve insanları kendilerine bağımlı yapmayı amaçlamaktadırlar. Tanrı korkusu, cehennem korkusu, cezalandırılma korkusu gibi söylemlerle, insanın ahlaklı olması, huzura kavuşması ve mutlu olması mümkün değildir. İnsanın iç dünyasında  duygularını, düşüncelerini ve düşlerini, akılla, bilimle, sanatla, edebiyatla, felsefeyle geliştirmesi, güçlendirmesi ve genişletmesi suretiyle ahlak ve maneviyat sahibi incelikli, düşünceli ve duyarlı bir varlığa dönüşmesi mümkündür. Bütün ahlaksızlıkların ve  çürümüşlüklerin temelinde korku ve korkutma kültürü vardır.Bireyin kendisini, doğayı ve dünyayı korkulu bakışlarla ve perspektiflerle  görmesi,  kişinin kendisiyle, insanlarla ve doğayla sağlıklı, verimli ve olgun ilişkiler kurmamasına neden olmaktadır.

Ahlaklı, akıllı ve adil  bir hayatı  sürebilmek için insanların,  inançlarını, doğmalarını, yaşam tarzlarını değiştirme ve yenileme  kapasitesine ve donanımına sahip olmaları lazımdır.  Zihin dünyalarında,  inanç ve kimliklerinde, ilgi ve ilişkilerinde değişim yapma cesareti  ve olgunluğu göstermeyenlerin, ahlaki, felsefi, bilimsel, manevi, sanatsal ve  insani bir gelişim ve olgunlaşma göstermeleri mümkün değildir. Ahlakın kaynağı,  değişmez güçler, kaynaklar ve kalıblar değildir.  Ahlakın kaynağı, insan aklı  ve hayattır. İnsan, canlı ve dinamik  bir dünyada aklını kullanarak  daha iyi, yapıcı, yaratıcı ve üretken bir insan  olmanın yollarını bulabilir ve kendini varoluşsal olarak geliştirebilir. Doğmalar ve kimlikler adına yapılan  korkutmalar, insanı varoluşsal çürütmektedir. Ahlaklı ve akıllı bireyler olmak için, doğmaların ve kimliklerin  oluşturduğu  karanlık mağaralardan çıkılmalıdır.

Eğitimin, ahlakın ve bilimin amacı, insanın kendisini kendi içinde ve doğada bulmasıdır ve geliştirmesidir. Hayatın amacı, insanın varoluşunu gerçekleştirmesidir. İnsanın kendi içinde veya üstünde daha üst hakikatler veya güçler bulacağı şeklindeki anlayışın hiçbir gerçekliği ve gerekliliği bulunmaktadır. İnsan, kendini kendi içinde ve doğada gerçekleştirmenin girişimcisi olmalıdır.

Eğitimin, maneviyatın ve kültürün merkezinde korku değil, sevgi yer almalıdır. Sevgi yerine korkuyu yerleştiren ve dayatan bir kültür,  felsefe, edebiyat, bilim, akıl, siyaset, ekonomi alanlarında gelişemez. Akılın yolu, sevgidir. Felsefe, bilgiye ve bilgeliğe duyulan sevgidir. Sanat, güzelliğe duyulan sevgidir. İnsanı korkutarak onu hayali güçlere köle yapan kültürler, doğmatizmler ve kimlikler,  insanları utanmaz, onursuz, kaba, kirli ve karanlık hale getirmektedir.  Bizden her şeyimizi alan korku, insanı silikleştirmekte, atalete ve gaflete düşürmekte,  kırılgan, savrulan ve savurgan konuma  yerleştirmekte, insanlıktan ve doğadan uzaklaştırmaktadır.Bize kendimizi bulmamızı sağlayan, bizi  aktif bir şekilde ortaya çıkaran, atalete ve cehalete karşı uyaran ve uyandıran, tehlikelere ve tehditlere karşı bizi dayanıklı kılan, insanlığa ve doğaya yakın  kılan tek  şey, sevgi ve sevgi kültürüdür.

  • Faşizmin dayanılmaz çekiciliği Faşizmin dayanılmaz çekiciliği
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
KorkuAhlaksızlık

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı