MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Güzelden anlar mıyız gerçekten?

Ana SayfaPsi̇koloji̇Güzelden anlar mıyız gerçekten?
Güzelden anlar mıyız gerçekten?

Düşününce gerçekten hangi masalı dinlesek veya okusak genelde hep korkunç cadıların çirkin olduğuna şahit olmadık mı?

26 Temmuz, 2025, Cumartesi 00:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran

Çekici olarak tabir ettiğimiz insanların çirkin şeyler yapamayacağına çekici gelmeyen insanların ise çirkin şeyler yapacağına inanıyoruz. Buna Halo etkisi de deniyor. Halo etkisi, insanların dış görünüşlerinden etkilenip onlara gerçekte var olmayan olumlu özellikler yükleme durumuna deniyor. Belgeselde de aynı durum yaşanmıyor mu? Buna önyargı da desek yanlış bir tabir olmaz.

Gökyüzüne baktığımızda hepimiz aynı şeyleri görürüz. Bulutlar, yıldızlar, Güneş, Ay gibi. Mesela Güneş’in kocaman ve yuvarlak bir şey olduğunu görebiliyoruz. Güneşin renginin sarı, gökyüzünün de mavi olduğuyla ilgili hepimiz aynı kanaatteyiz. Peki, güzellik veya çirkinlik konusunda ne kadar hemfikiriz? 

Bu konuda hepimiz aynı düşüncelere sahip olmasak da güzelliğin bir tanımı var: Bir canlının somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyeti. Kimine göre de güzellik, iki göz arasındaki uzaklığın iki kulak arasındaki mesafenin yarısı kadar olması. Diğer bir ölçüt ise üst dudak ile gözler arasındaki mesafenin, saçların çıkış noktası ile çene arasındaki uzaklığın üçte biri kadar olması. Bilim insanları buna “altın oran” diyor. Güzellik ve çirkinlik hakkında herkesin farklı ölçütleri var. Bize güzel gelen başkasına çirkin gelebiliyor. Biraz klasik ama her ne kadar önemli olan iç güzelliktir desek de hepimiz dış görünüşe çok önem veriyoruz.

Şuraya Kötü Kalpli Ama Güzel Bir Cadı Bırakalım

Güzel bulduğumuz birinin yanında partneri olarak çirkin bulduğumuz birini görünce büyük ihtimalle “Bu kadının bu adamla/kadınla ne işi var!” diye düşünürüz. Çünkü bize çirkin gelen bir insanın yanında yine bize güzel gelen bir insan görünce garipseriz. Nasıl olur diye düşünürüz. Çünkü güzele iyi şeyler yakıştırırız çirkine ise kötü şeyler…

Brigitte Labbe, “Güzellik ve Çirkinlik” adlı eserinde diyor ki; “Masallardaki kötü kalpli cadılar asla güzel değildir. Ve ne zaman kötü birini çizmek istesek çirkin birini çizeriz. Oysa güzelliğin iyilikle, çirkinliğin de kötülükle hiçbir ilişkisi olmadığını biliriz. Peki, neden biri nazik bir şey yaptığında onun güzel bir hareket yaptığını söyleriz de biri kötü bir şey yaptığında çirkin bir hareket yaptığını, hatta o kişinin çirkin olduğunu söyleriz.” 

Düşününce gerçekten hangi masalı dinlesek veya okusak genelde hep korkunç cadıların çirkin olduğuna şahit olmadık mı? Çevremizi gözlemlediğimizde gerçekten de Labbe’ye hak verebilmek mümkün. 

Gerçekten Güzelden Anlar Mıyız?

2020 yapımı olan “One Hundred Humans” adlı belgeselde işte tam olarak güzellik ve çirkinlik algısının hayata ve kararlarımıza etkisinin ne kadar büyük olduğunu görebiliyoruz. 

Belgeselde hayatın farklı alanlarından bir araya getirilmiş 100 insan var. Bu yüzden belgeselin adı “One Hundred Humans”. Bu insanlar rastgele 50’şer kişilik A ve B grubu olarak ikiye ayrılıyor. İki gruba da aynı sabıkaları olan farklı suçlular gösteriliyor. Suçluların tek farkı ise çekici veya az çekici olmaları. Belgeselde çekicilik konusu üzerinde durulmuş ama biz bu farklılığa güzellik veya çirkinlik, bakımlı veya bakımsız olma da diyebiliriz aslında.  Bu gruplardaki insanlardan bir süreliğine hâkim olmaları ve suç için verilecek hapis süresini belirlemeleri isteniyor.

A grubuna gösterilen suçlular daha az çekici, güzel sayılmayan sıradan insanlardan seçilmiş. B grubuna gösterilen suçlular ise gayet çekici, güzel, bakımlı insanlardan seçilmiş. İki gruba da ilgili fotoğraflar gösteriliyor. Suçlar: Evinde silah bulundurmak, uyuşturucu satmak, soygun yapmak ve son olarak ise ihmali yüzünden çocuğunun ölümüne sebep olan bir anne olmak. İki gruba da aynı suçlar anlatılıyor fakat gruplar farklı fotoğraflar görüyor. 

A grubundaki insanlar az çekici olan insanın uyuşturucu ve silah bulundurma suçuna yatkın olduğunu düşünüyor. Bu yüzden ortalama 13 yıl veriyorlar. B grubundaki insanlar ise aynı suçu işleyen çekici insanın yaptığının tehlikeli bir iş olduğunu, silahı da kendisini korumak için bulundurduğunu öne sürüyorlar. Ve ortalama 8 yıl veriyorlar. 

Çekici gelen soyguncuya iyi niyetli yaklaşılıyor ve ortalama 3 yıl veriliyor, az çekiciye ise ortalama 6 yıl. 

Ne yazık ki insanlar ihmal yüzünden ölen çocuğun yeteri kadar çekici gözükmeyen annesine de acımasız davranıyorlar. Ortalama 33 yıl hapis cezası veriyorlar. Çekici buldukları anneye ise ortalama 17 yıl veriyorlar. Ve ayrıca bu annenin zaten hayat boyu pişmanlık duyacağına inanıyorlar.

İyi, Kötü, Çirkin!

Aslında gruplar, çekici insanların suçları bilinçli yaptıklarına pek inanmıyorlar. Az çekici insanların ise aynı suçları işleme potansiyelini oldukça yüksek görüyorlar. Tam da Brigitte Labbe’nin de dediği gibi biz insanlar güzelliğin iyilikle çirkinliğin ise kötülükle hiçbir ilgisi olmadığını unutuyoruz aslında.

Ve çekici olarak tabir ettiğimiz insanların çirkin şeyler yapamayacağına çekici gelmeyen insanların ise çirkin şeyler yapacağına inanıyoruz. Buna Halo etkisi de deniyor. Halo etkisi, insanların dış görünüşlerinden etkilenip onlara gerçekte var olmayan olumlu özellikler yükleme durumuna deniyor. Belgeselde de aynı durum yaşanmıyor mu? Buna önyargı da desek yanlış bir tabir olmaz.

Bu bir belgesel ama o kadar hayatın içinden ki. Adına önyargı da desek halo etkisi de desek bu yanlış düşünce ahlak anlayışımıza, yaşam şartlarımıza, dünyaya bakış açımıza ne kadar çok etki ediyor. Çoğu zaman insanları çevresi, ahlak anlayışı, dış görünüşü hatta abartmıyorum mahallesi veya memleketi ile değerlendirip yargılayabiliyoruz. Belgeseldeki insanlar başkası değil aslında biziz. İnsanları değerlendirmek için doğru bir yöntem olmasa da maalesef bu duruma hem maruz kalıyoruz hem maruz bırakıyoruz. Böylece çoğu zaman da hata yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz gibi gözüküyor. Çünkü Albert Einstein’ın da dediği gibi; “İnsanların önyargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur”.  

Sence?

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Çağdaş birarada yaşama üzerine
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Vergi Reformu: Türkiye’nin rampadaki gerçekliği
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen İkinci Soğuk Savaş mı, Rönesans mı? Korku mu, bilinç mi egemen olacak?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel BOP ve Türkiye Milleti: Yeni Türkiye
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Türkiye-İsrail ilişkilerinde ulusaşırı kimlik tehditi
    Deniz Nas
    Deniz Nas İş hayatında gelir eşitsizliğine iki farklı yaklaşım: Adalet, hakkaniyet teorisi ve Liberteryen haklar teorisi
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Karşımızdaki şehir manzarası bize neyi gösteriyor?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Anadolu Hisarı: Betona inat, tarihe saygı
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Terörsüz Türkiye'nin yolu demokratikleşmeden geçer
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Güzelden anlar mıyız gerçekten?
    M. Cem Özmen
    M. Cem Özmen Kimlik mi, kişilik mi?
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy Zamanı Ölçmek - Takvimin Doğuşu (2): Takvimin Bugünkü Hali
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Her türlü dışlamaya son veren bir rejim mümkün mü?
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Konuşma becerilerinin eğitime entegrasyonu: Oracy yaklaşımı ve Türkiye’deki durum
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Kendine dönen yol: Cüzzamlı bir dünyada sağlam bir ruh arayışı
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Yapay zeka ve kurumsal din
    Burcu Saltık
    Burcu Saltık Hukuk gözlüğünden Coldplay Kiss Cam
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar 102 Yıl Sonra İnönü’nün Lozan Günlükleri
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı