Türkiye ekonomisinin 2025 yılı ikinci çeyrek (Nisan–Haziran) büyüme rakamları açıklandı. Türkiye ekonomisi 2025'in ikinci çeyreğinde yıllık bazda %4,8, çeyreklik bazda ise %1,6 büyüdüğü açıklandı. Bu oranlar, piyasadaki ortalama beklentilerin oldukça üzerinde geldi; öngörülen ortalama büyüme %3,9–4,1 aralığıydı.
TÜİK verilerine göre sanayi %6,1, hizmetler (inşaat dahil) %5,2 büyüme kaydederken, tarım sektörü %3,5 oranında daraldığı anlaşılmaktadır.
Sabit sermaye yatırımları %8,8 artarken; hanehalkı tüketimi %5,1 yükseldi. Kamu tüketimi ise %5,2 azaldığı görülmektedir.
Ticari düzeyde ihracat sadece %1,7 artarken, ithalat %8,8 oranında hızla arttı. Net ihracatın büyümeye etkisi -1,4 puan olduğu anlaşılmaktadır.
Büyüme Verileri Analitik Değerlendirmesi
1. Beklentilerin Üzerinde Gelen Büyüme
İkinci çeyrek büyümesi, tahminleri aşarak olumlu bir sürpriz oldu. Bu durum, piyasalara merkez bankasının faiz indirimlerinde daha temkinli adımlar atabilmesi konusunda alan açabilir.
2. İç Talep Desteği Öne Çıktı
Yatırım ve tüketimdeki güçlü artış, büyümenin ana motoru olarak öne çıkıyor. Özellikle inşaat ve bilgi-iletişim sektörlerindeki performans dikkat çekicidir.
3. Sektörel Farklılaşmalar
Tarım sektöründe görülen daralma, ekonominin sektörel dayanıklılığında zayıf halkayı gösterirken; sanayi ve inşaat güçlü büyüme sağlayarak toparlanmanın yapısını şekillendirmektedir.
4. İhracat ve Cari Dengede Sıkıntı
İhracat büyümesinin sınırlı kalması ve ithalattaki hızlı artış, cari dengede kırılganlığa neden olmaktadır. Net ihracatın büyümeye negatif etkisi finansman dengesine dair riskleri öne çıkarmaktadır.
5.Uzun Vadeli Trendler ve Karşılaştırmalar
Bu çeyrek, ekonomik büyüme serisini 20 çeyrektir aralıksız sürdürmektedir. 2024 ikinci çeyrekte kayıtlı büyüme %2,3 ile oldukça düşükken, 2025’teki %4,8 ile ciddi bir canlanma yaşandığı görüldü. OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar da yıl genelinde %3,1 civarı bir büyüme öngörüyor; bu çeyreklik performans, yıl sonu tahminlerini yukarı çekebilir.
Sonuç
Türkiye ekonomisi 2025’in ikinci çeyreğinde dinamik ve beklentilerin üzerinde bir büyüme kaydetti. Ancak bu büyüme iç talep odaklı olduğu için, uzun vadede dış ticaret açığı ve cari denge en kritik risk alanı olmaya devam etmektedir.
Türkiye’nin 2025 Q2 büyümesi literatürde en çok: İç talep odaklı büyüme, Tüketime dayalı büyüme Ve kısmen dengesiz büyüme olarak adlandırılabilir.
Bu tür bir ekonomik büyüme sürdürülebilirliği zorlayan bazı riskler içermektedir;
İthalata bağımlılık; İthalat %8,8 artarken, ihracat yalnızca %1,7 artmıştır. Bu durum cari açığı ve döviz ihtiyacını artırmaktadır.
Tüketime dayalı büyüme, Hanehalkı harcamaları artışı büyümeyi taşıyan en önemli kalem olmaktadır. Ancak yüksek faiz, enflasyon ve gelir dağılımı sorunları bu modeli uzun vadede sınırlamaktadır.
Tarımda daralma (-%3,5), Gıda arz güvenliği ve fiyat istikrarı açısından risklidir.
Kamu harcamalarında azalma (-%5,2), Büyümeyi destekleyecek maliye politikasının sınırlı kalabileceğini göstermektedir.
Makro dengeler, Enflasyon hâlâ yüksek, faizler kademeli indirilmektedir. İç talep patlamasıyla birlikte “aşırı ısınma” (overheating) riski vardır.
Özetle, bu büyüme kısa vadede güçlü ama kırılgan ve Sürdürülebilir olması için: İhracatın ve üretim yapısının güçlenmesi, Cari açığın kontrol altına alınması, Yatırımların teknoloji ve katma değerli alanlara kayması gerekmektedir. Aksi halde literatürdeki adıyla bu, “tüketime dayalı ve ithalat bağımlı büyüme” olur ki uzun vadede sürdürülebilir değildir.

Yorum Yazın