MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Ortak paydaları inşa-1

Ana SayfaYorumOrtak paydaları inşa-1
Ortak paydaları inşa-1

Ortak paydaları inşa-1

14 Şubat, 2024, Çarşamba 21:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
"Bir toplum fanatikleştirilmiş, faşistleştirilmiş ve menfaatçiliği (grupsal, partisel, ailesel, kişisel vs) bir yaşam tarzı olarak benimsemişse; O toplumun dış güçler aramasına, komplo teorileri üretmesine, yel değirmenlerine saldırmasına vs gerek yoktur; Çoktan kendi eliyle kendi sonunu hazırlamaya başlamıştır."

"Hani herkes arkadaş,

Hani oyunlar sürerken…

Kimse bize ihanet etmemiş,

Biz kimseyi aldatmamışken…

Hani biz kimseye küsmemiş,

Hani hiç kimse ölmemişken;

Eskidendi, eskidendi, çok eskiden..."

Murathan Mungan

Kirpiler için anlatılan anlamlı bir hikaye vardır;Hava soğuk olduğunda kirpiler bir birlerine iyice yaklaşır ve yan yana olmanın avantajıyla hep birlikte ısınır ve böylece soğuktan birlikte korunurlarmış. Fakat enteresandır; Bir birlerine iyice sokuldukları için bu defa da dikenleri birbirine batmaya başlar ve bir süre sonra yine gruptan uzaklaşmaya başlarlarmış. Bu devran böyle sürüp gidermiş.Bu kısa hikaye aslında bizi yani insanlığın hikayesini anlatıyor. Bizler de farklı görüş, kimlik ve mizaçta olsak da zaman zaman bir araya gelmeyi başarıyor ve beraberlik dönemlerinde muhteşem işler başarabiliyoruz. Fakat bir süre sonra yine kendi ellerimizle ürettiğimiz diken ve oklarımızla bir birimizi yaralayabiliyor ve ortak yaşama kültüründen uzaklaşabiliyoruz.Uzun yılardır siyasilerin ve bazı erklerin bir kısmının bilinçli, halkın bir kısmının da bilinçsiz söylem ve eylemleri sonucunda insanların birbirinden hızla koparılıp uzaklaştırıldıklarına şahit oluyoruz.Siyasilerin bir kısmı, nefret dilini, ayrıştırıcı, üstenci ve kategorize eden dili; oy uğruna, seçmenleri konsolide etmek için çok rahatlıkla kullanabiliyorlar. Böylece arzu ettikleri saltanatın devamını diliyor ve ne kadar akıldan uzak olsa da bunun kalıcı olmasını hedefliyorlar.Siyasiler, liderler, hükümetler gelip geçicidir. Halk, millet ise kalıcıdır. Peki, halk neden ve hangi saiklerle beraber olamaz ve ortak paydalarda bir araya gelemez?  Bu konuyu biraz irdeleyelim:Toplumsal yapı içerisinde insanların kendilerine fikirsel ve kültürel açıdan yakın gördükleri aidiyetler içerisinde olmaları gayet normal, doğal ve anlaşılabilir konudur. Fakat anormal olan konu bu aidiyetler içerisindeki insanların bir kısmının zamanla; Fanatik, faşist ve menfaatçi bir zihniyete evrilmesidir.
Bir toplum fanatikleştirilmiş, faşistleştirilmiş ve menfaatçiliği (grupsal, partisel, ailesel, kişisel vs) bir yaşam tarzı olarak benimsemişse; o toplumun dış güçler aramasına, komplo teorileri üretmesine, yel değirmenlerine saldırmasına vs gerek yoktur. Çoktan kendi eliyle kendi sonunu hazırlamaya başlamıştır.

BİZİ KAMPLAŞTIRAN VE KUTUPLAŞTIRAN ZAAF VE HASTALIKLARIMIZ

Bahse konu bu üç önemli virüse yer yer temas edeceğiz fakat esas olarak bunlar ayrı bir yazının konuları. Bu yazımda ise daha çok bireysel zaaf ve hastalıklarımıza değineceğim. Toplumu temelden sarsan, bizi kamplaştıran ve kutuplaştıran bu zaaf ve hastalıklarımızdan:

BİRİNCİSİ; "BİLİNÇLİ SEVGİ" YOKSUNLUĞU

Hemen; Nasıl olur, biz şanlı bir geçmişin torunlarıyız, en son Çanakkale'de bunu ispatladık, birbirimizi çok seviyoruz vs demeyin. İsterseniz size birkaç örnek vereyim; Mesela herhangi bir sırada beklerken türlü bahanelerle öne geçmeye çalışanlar yok mu içimizde? Bir meslek, ihale veya bir makam için torpil yaptıran yok mu? Trafikte öne geçmek uğruna kavga edenler yok mu? Farklı hayat tarzında olanlar bir araya geldiğinde ilk olarak ortak paydalardan bahsetmek yerine ihtilaflı konulardan başlayarak, birbirinin açığını arayarak, diğerinin değerlerini küçümseyerek sohbet edenler yok mu? Vs.Bu örnekleri çoğaltabiliriz. O zaman sevgi kavramını biraz daha deşelim; bir toplumda insanların birbirini sevebilmesi için öncelikle hak ve özgürlükler anlamında birbirini eşit görmesi gerekir. Kendini üstün, bir diğerini aşağıda gören hiçbir yerde sevgi olmaz. Çünkü kendini veya aidiyetini üstün görmek; herhangi bir şeye haksız bir şekilde sahiplik iddia etmeyi ve dayatmayı da beraberinde getirir.Dini, ideolojik, ırksal, hayat tarzı, cinsiyetler arası vs. iletişim ve ilişkilerimize bir de bu açılardan bakmanızı öneririm. Hatta kestirmeden şunu da ifade edebiliriz. Biz,  birbirini dışlamaktan, ötekileştirmekten ve birbiriyle kavga etmekten sevmeye vakit bulamayan toplumuz.Çıkarcılık da birini bilinçli sevmenin önündeki engellerden birisidir. Birbirini sevdiğini iddia eden insanlar arasında menfaatçilikten kaynaklı adaletsizlikler doğar. Bir tarafın sürekli fedakarlığı, diğer tarafın ise duyarsızlığı veya sömürüsü sevgi değildir. Sevginin olduğu yerde eşitlik, eşitliğin olması için de değer vermek gerekir. Bunlar yoksa sevgi de yoktur. Dolayısıyla bizim bugün sevgi dediğimiz duygu aslında çoktan "bilinçsiz sevgi"ye dönüşmüş durumdadır.Evet, bizler "bilinçli sevgi yoksunu" insanlarız. Ve böyle toplumlarda insanlar yan yana yaşar ama kolektif şuur oluşamaz.
Zanların kesinleştirildiği, duyguların keskinleştirildiği, esnekliklerin katılaştırıldığı, farazilerin duvarlaştırıldığı yerlerde sıcak ilişkiler ve "biz olmak" yoktur; onların yerine soğuk buz kalıpları vardır. Ve buz kapılarının olduğu yerlerde insanlar önce birbirlerinden soğuyup uzaklaşmaya, sonra yabancılaşmaya ve en son da düşmanlaşmaya başlarlar.

İKİNCİSİ: ÖNYARGILARIMIZ!

Dünyaca ünlü Fransız ressam Claude Monet başından geçen önyargıyla dolu bir olayı bize şöyle anlatıyor: “Bizi Bay Chocquet’le Hotel Drouot’un önünde tanıştırdılar.  Tablolarımdan birisini 100 franga almıştı. Sohbet esnasında gözleri dolarak: 'Bir yılıma yazık oldu' dedi. 'Tablolarınızı bir yıl önce görebilirdim. Bir yıl önce açtığımız sergi sırasında içeri girmek isteyince ona; 'sakın ha! Oraya girme!' demişler. Ve devam etti; 'bu zevkten nasıl da yoksun bıraktılar beni. Çünkü o zamanlar acımadan yargı giydiriyorlardı bize. Anlamıyorum! demiyorlardı: Ahmakça! İğrenç! diyorlardı.' Bu ise beni sizden uzaklaştırıyordu…”Evet, bizde de “anlamak”tan daha önce; “ahmakça! İğrenç!” diyen insanlar var. Bir kere önyargı neticesinde yanlış bakış açıları türemiş ve düşmanlıklar başlamışsa artık bunun önünü almak çok zorlaşır. İstenmeyen çok büyük olaylar veya ayrışmalar meydana gelebilir.Büyük çoğunluk, okumak, öğrenmek, tanımaya ve anlamaya çalışmak gibi vakit ayırılması gereken zahmetli işlere katlanmaktansa; duyduklarına inanmak, kendilerine gösterileni kabul etmek, elindeki birkaç parça bilgiyle bütünü tanımlayabilmek gibi kolay yolları daha çok tercih eder. Bu durum ise onlarda kırılamayan kalıp yargılar doğurur.Zanların kesinleştirildiği, duyguların keskinleştirildiği, esnekliklerin katılaştırıldığı, farazilerin duvarlaştırıldığı yerlerde sıcak ilişkiler ve "biz olmak" yoktur; onların yerine soğuk buz kalıpları vardır. Ve buz kapılarının olduğu yerlerde insanlar önce birbirlerinden soğuyup uzaklaşmaya, sonra yabancılaşmaya ve en son da düşmanlaşmaya başlarlar. Evet, Hayko Cepkin'in "Keşke uzaylılar dünyaya  saldırsa da biz de birlik olsak" sözündeki bir espri de; bir kargaşa, bir çöküş, bir kaos yaşanmadan; ortak paydalar ve ortak akılda birleşme yollarını birlikte inşa etme zaruretidir!Bunun için öncelikle; bir araya gelmeye engel olan kangren unsurların neler olduğu belirlenmeli, sonra hangi ortak paydalarda bir araya gelinmeli ve bu bir araya gelen insanlar ellerini birbirinin yakasından çekip nelere karşı topyekun mücadele etmeliler?Bu sorulara cevaplar aramalıyız. Ve bu soruların cevaplarını bir sonraki yazılarımızda aramaya devam edeceğiz... 
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı