Dünkü yazımda Can Selçuki yönetimindeki İstanbul Ekonomi Araştırma’nın hazırladığı araştırmaya değinmiştim.
Bugün de GÜNDEMAR’ın Türkiye Gündemi Araştırması’nı analiz etmeye çalışacağım. GÜNDEMAR araştırması, İEA’nınkinden farklı olarak esas olarak gündeme özellikle de “terörsüz Türkiye” ve diğer tartışılan sorunlara odaklanmış.
Araştırma 20-26 Ağustos tarihlerinde 60 ilde 2225 kişi ile gerçekleştirilen anket çalışmasına dayanıyor.
Raporun en baştaki tespiti her alanda güvensizliğin artıyor oluşu. Araştırmaya katılanların yüzde 74’ü Türkiye’nin genel olarak “kötüye gittiğini” ifade ediyor. Hükümete yönelik güvensizlikleri artarken muhalefete güven ise artmıyor. Hatta “Sizce muhalefet partileri, görevlerini yerine getirme konusunda genel olarak başarılı mı, yoksa başarısız mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 63’ü “muhalefeti başarısız” bulduğu yönünde.
Şimdi diğer sonuçlara bakalım.
TOPLUM SÜRECE TEMKİNLİ
Araştırmada “Terörsüz Türkiye” açılımının, “Türkiye’de terörü sona erdirir mi, erdirmez mi?” sorusuna toplumun yarıya yakını, bu süreçle terörün sona ermeyeceği görüşünde. Katılımcıların yüzde 40’ı ise sürecin terörü sona erdirebileceğini düşünüyor. Fikrim yok diyen katılımcıların oranı yüzde 13.
Bu sonuçlar, toplumun sürece, bir yandan umutlu bununla birlikte temkinli ve çoğunlukla kuşkucu bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir.
Bu soruya parti seçmenlerinin verdiği cevaplara baktığımızda ise; AKP seçmeninin yüzde 50’si sürecin sonuç vereceğini düşünürken, yüzde 39’u sonuç vermeyeceğini düşünmektedir. MHP seçmeninde ise olumlu sonuç vereceğini düşünenler yüzde 55, vermeyeceğini düşünenlerin yüzde 23. Görüldüğü gibi MHP seçmeni süreç konusunda AKP’ye göre daha umutlu.
CHP seçmenlerinde sürecin başarıyla sonuçlanacağını düşünenlerin oranı yüzde 20, başarıya ulaşamayacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 66’dır. İYİ Parti seçmeninde sürecin başarılı olacağını düşünenlerin oranı yüzde 15, başarısız olacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 69’dur. Bu karşı DEM Parti seçmenleri tepkileri tam ters yönde. Katılımcıların yüzde 77’si sürecin başarılı olabileceğini düşünürken, yalnızca yüzde 18’i bu sürecin başarısız olacağını düşünüyor.
Bu sonuçlar bize; “Terörsüz Türkiye” sürecinin toplumda yeterince güven tesis edemediğini göstermektedir. Bu güven ise ancak iktidar blokunun atacağı samimi güven verici adımları artabilir.
Sürece olan güvensizlik ve eleştirel bakışı farklı sorularda da görebiliyoruz. Ancak bu farklı sorularda iktidar partileri ile muhalefet ve hepsinden farklı olarak DEM Parti seçmenlerinin ayrıştığı da görülmektedir. Bu da bu süreç konusunda en başta siyasi partiler arasında bir ortaklaşma olmadığının sonucu olarak okumak mümkündür.
Mesela; Abdullah Öcalan’ın “Terörsüz Türkiye” sürecinde bir aktör olarak rol üstlenmesine katılımcılar yüksek oranda olumsuz bakıyor. Toplumun farklı kesimlerinde ideolojik eğilimlere göre ciddi ayrışmalar gözlemlenmektedir. Özellikle muhalefet ve iktidar seçmeninin büyük bölümü bu rolü reddederken, sadece DEM Parti seçmeni arasında ezici bir destek söz konusudur.
Yine “PKK üyeliğinden hüküm giymiş kişilere yönelik genel bir af çıkarılmasını destekler misiniz, yoksa desteklemez misiniz?” sorusuna Türkiye genelinde yüzde 73’ü “Hayır, desteklemem” derken, yüzde 17’si “Evet, desteklerim”, yüzde 10’u da “Fikrim yok” diyor. Bu tablo bize, genel af önerisinin kamuoyunda meşruiyetinin çok düşük olduğunu ve toplumun çok büyük bir bölümünün bu tür bir adımı kesin biçimde reddettiğini ortaya koymaktadır.
Benzer bir sonuç, Öcalan’a yönelik “Umut Hakkı” tanınmasında görülmektedir. “Abdullah Öcalan’a umut hakkı tanınmasını’ destekler misiniz, yoksa desteklemez misiniz?” sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 75’i “Hayır, desteklemem”, yüzde 14’ü “Evet, desteklerim”, yüzde 11’i de “Fikrim yok” demektedir.
Bu tartışma bağlamında sanırım en olumlu –ki yüzde 51 hayır denmiş- okunabilecek sonuç, “‘Kürt vatandaşlara kendi ana dillerinde eğitim hakkı tanınması yönündeki girişimleri’ destekler misiniz, yoksa desteklemez misiniz?” sorusu katılımcıların yalnızca yüzde 33’ü bu adımı desteklerken, yüzde 51’i karşı çıktığını, yüzde 16’sı ise fikir belirtmediği görülmüştür.
Son olarak “silah bırakan kişilerin topluma yeniden kazandırılması için yasal düzenlemeler yapılmasını destekler misiniz, yoksa desteklemez misiniz?” sorusuna katılımcıların yüzde 38’i bunu desteklediğini, yüzde 48’i ise karşı çıktığını belirtmiştir. Yüzde 14’lük bir kesim ise fikir belirtmemiş. Bu soruya DEM Parti seçmeninin yüzde 89 oranında olumlu cevap verdiğini not düşelim.
Bu sonuçlar bize toplumun “terörsüz Türkiye” sürecine ve süreçteki komisyonun olası önerilerine hayli mesafeli. Bu da sürecin toplumsallaşmasında ciddi sıkıntıların olduğunu gösteriyor.
BELEDİYE BAŞKANI TRANSFERLERİ AKP SEÇMENİNİ BÖLMÜŞ
Araştırmada “Son zamanlarda bazı muhalefet partili (CHP ve İYİ Parti’den) belediye başkanlarının AK Parti’ye geçişlerinin başlıca nedeni sizce nedir?” diye sorulduğunda Türkiye genelinde her iki kişiden biri geçişleri “kişisel çıkar” cevabını vermiş.
Toplumun yüzde 46’sı geçişleri, “kişisel çıkarlar ve iktidara yakın durma isteği” ile, yüzde 15’i, “belediyelere yönelik baskılar ve yönetim zorluğu” nedeniyle, yüzde 21’i “parti içi sorunlar ve örgütsel anlaşmazlıklar” nedeniyle, yüzde 7’si de “ideolojik veya siyasi fikir değişimi” nedeniyle olduğu yönünde cevap vermiş.
İlginç olan ise bu soruya AK Parti seçmeninin yüzde 40’nın da, geçişleri “kişisel çıkar ve baskı temelli” görmesi. Buna karşı yüzde 44’ü de geçişleri “parti içi sorunlar ve fikir değişimlerine” bağlıyor. MHP seçmeninin yüzde 56’sı geçişleri “kişisel çıkar ve baskı temelli” görürken, yüzde 38’i de geçişlerin nedenlerini “parti içi sorunlar ve fikir değişimleri” olarak görmektedir.
Bu konuyla bağlantılı olarak; “Belediye başkanlarının seçimle geldikleri partiden istifa edip başka bir partiye geçmesini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise yüzde 63’lük büyük çoğunluk, bu tür geçişleri yanlış bulduğunu ve halkın iradesine aykırı olduğunu belirtirken, Yüzde 25’i geçişleri doğru bulduğunu ifade etmiş, Yüzde 12’lik bir kesim de bu konuda fikir belirtmemiştir.
İlginç olan ise AKP seçmeninin yüzde 42’si bu geçişleri doğru bulurken, yüzde 41’i ise yanlış bulduğunu ifade ediyor. Bir kez daha bu konuda AKP seçmeninin ikiye bölündüğü açıktır.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE YARGI SORUNLU
Araştırmada sorulan “Türkiye’de ifade özgürlüğü ve demokratik hakların gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? İyiye mi gidiyor, kötüye mi?” sorusuna, Türkiye genelinde katılımcıların yüzde 71’i, ifade özgürlüğü ve demokratik hakların kötüye gittiğini belirtirken, toplumun yalnızca yüzde 20’si gidişatın iyiye doğru olduğunu belirtmektedir. Bu tablo toplumun büyük çoğunluğunun, ifade özgürlüğü ve temel haklara dair karamsar bir algıya sahip olduğunu göstermektedir.
Katılımcılara, “Türkiye’de yargı ve adalet sisteminin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu katılımcıların yüzde 76’sı, yargı ve adalet sisteminin kötüye gittiğini düşünürken, yalnızca yüzde 16’sı “iyiye gidiyor” demiştir. Yüzde 8’i ise fikir belirtmemiştir.
AKP seçmeninin yüzde 56’sı yargı sisteminin kötüye gittiğini belirtirken, sadece yüzde 30’u iyiye gittiğini ifade etmiştir. MHP seçmeninin ise yüzde 63’ü kötüye gittiğini, yüzde 34’ü iyiye gittiğini belirtmiştir. Bu oranlar, yargı sisteminin iktidar seçmeni nezdinde dahi ciddi bir meşruiyet krizi içinde olduğunu göstermektedir.
TOPLUM KANIKSADIKÇA DUYARSIZLAŞIYOR
Araştırmada katılımcılara, “Sahte diploma, yargı borsası iddiaları ve partiler arası geçişler” gibi gelişmeler sizde ne hissettiriyor?” sorusu yöneltildiğinde 10 kişiden 6’sının bu gelişmelerden çok rahatsız olduğu görülmüştür.
Buna göre;
- Yüzde 34’ü bu olaylara karşı adaletsizlik ve rahatsızlık hissettiğini,
- Yüzde 13’ü üzgün ve umutsuz hissettiğini,
- Yüzde 15’i öfke veya tepki duyduğunu,
- Yüzde 31’i artık şaşırmadığını,
- Yüzde 3’ü bu olayların kendisini pek etkilemediğini belirtmiştir.
Bu sonuçlar bize kamuoyunun adalet duygusunda derin bir sarsılma yaşadığını, ancak bunun önemli bir bölümünde artık alışma, kabullenme veya tepkisizlik halinin yerleştiğini göstermektedir.
Araştırmaya katılanlara sorulan, “Türkiye’nin genel gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? İyiye mi gidiyor, kötüye mi?” sorusuna, yüzde 74’ü, Türkiye’nin genel gidişatının “kötüye gittiğini” ifade ederken, yüzde 18’lik bir kesim “gidişatın iyiye doğru olduğunu” belirtmiş, Yüzde 8’i de bu konuda fikir belirtmemiştir.
Bu soruya AKP seçmeninin yüzde 55’i Türkiye’nin genel gidişatının kötüye gittiğini söylerken, yalnızca yüzde 29’u iyiye gittiğini belirtmiştir. MHP seçmeninin ise yüzde 52’si iyiye gidiyor derken yüzde 45’i ise kötüye gittiğini düşünüyor.
Araştırmanın bütününe baktığımızda, Türkiye toplumunda ekonomi, adalet, siyaset ve yönetim kalitesi gibi başlıklar üzerinden birikmiş memnuniyetsizliğin artık genel gidişat algısına tamamen yansıdığını göstermektedir. Muhalefet seçmeninde bu karamsarlık olağanlaşmış. Ama ilginç olan ise iktidar seçmeninde de, pozitif algının çözülmeye başlaması ve AKP dahi kötüye gidiş algısının güçlendiğinin ortaya çıkmasıdır.
Bunu destekleyen veri araştırmada yer alan; “Türkiye’de ekonominin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? İyiye mi gidiyor, kötüye mi?” sorusuna katılımcıların yüzde 80’i ekonomik gidişatı kötü bulurken yalnızca yüzde 15’i ekonominin iyiye gittiğini yönünde görüş ifade etmiş. Yani ekonomideki kötü gidiş toplumun büyük çoğunluğun tarafından hissediliyor.
İlginç olan, AKP seçmeninin yüzde 66’sının ekonominin kötüye gittiğini belirtmesi. Buna karşı sadece yüzde 26’sı ekonominin iyiye gittiğini söylemiş. MHP seçmeninde de benzer bir tablo vardır: Yüzde 63 kötüye, yüzde 34 iyiye gidiyor diyen seçmen oranı kaydedilmiştir.
HÜKÜMET BAŞARISIZ AMA MUHALEFETTE DE GÜVEN VERMİYOR
Katılımcılara, “Sizce mevcut hükümet, görevini yerine getirmede genel olarak başarılı mı, yoksa başarısız mı?” sorusu yöneltilmiş ve katılımcıların yüzde 61’i başarısız, yüzde 25’i başarılı bulmuştur.
AKP seçmeninin yüzde 47’si hükümeti başarılı bulurken, yüzde 33’ü başarısız, yüzde 20’si ise fikrim yok demektedir. MHP seçmeninde destek biraz daha güçlü: Yüzde 55 başarılı, yüzde 33 başarısız, yüzde 12 fikrim yok.
Sonuçlar, Erdoğan liderliğindeki yürütmeye olan desteğin hâlâ güçlü olduğunu gösterse de, AKP tabanında dahi önemli ölçüde sorgulama ve çözülme eğilimi olduğunu göstermektedir.
Araştırma bulguları, hükümetin genel yürütme performansına ilişkin değerlendirmelerde ciddi bir toplumsal güven kaybı yaşandığını göstermektedir. AK Parti seçmeni içinde dahi yüzde 33’lük başarısızlık algısı dikkat çekerken, muhalefet seçmeni açısından bu algı neredeyse mutlak bir ret düzeyindedir.
Özellikle bu son bölümdeki veriler üzerine anamuhalefet partisi CHP olmak üzere tüm muhalefet partilerinin düşünmesi gerekmektedir.
Neden mi?
Çünkü araştırmaya göre hükümet başarısız ama muhalefet de topluma güven vermiyor.
Katılımcılara “Sizce muhalefet partileri, görevlerini yerine getirme konusunda genel olarak başarılı mı, yoksa başarısız mı?” sorusu da yöneltilmiştir. Katılımcıların yüzde 63’ü muhalefeti başarısız, yalnızca yüzde 22’si başarılı, yüzde 15’i ise bu konuda fikri olmadığını belirtmiştir.
Bu tablo, sadece iktidara değil, muhalefete yönelik de ciddi bir güvensizlik olduğu göstermektedir.
AK Parti seçmeninin yüzde 57’si, MHP seçmeninin yüzde 48’i muhalefeti başarısız bulmaktadır. Ancak dikkat çekici biçimde, AK Parti seçmeninin yüzde 26’sı muhalefeti başarılı bulduğunu belirtmektedir. MHP seçmeninde bu oran daha da yüksektir: yüzde 38 başarılı diyen vardır.
Araştırmanın alt kırılımları da, muhalefet seçmenlerinin yalnızca iktidara değil, kendi partilerine karşı da yüksek eleştirel farkındalığa sahip olduğunu ve “muhalefet yapamama” sorununu net biçimde ifade ettiğini göstermektedir.
BAŞKA ŞEYLER DE YAPMALI
Son olarak, “Bu Pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevaplara göre kararsızlar, fikri yoklar ve protesto oylar dağıtıldıktan sonra CHP Yüzde 35,42 ile birinci, AKP yüzde 30,18 ile ikinci ve DEM Parti yüzde 8,26 ile üçüncü.
2023 seçimlerinde AKP’nin yüzde 35,32 iken Ağustos 2025’te yüzde 30,18’e gerilediği tespiti var.
Buna karşı araştırmaya göre CHP’de yükseliş var. CHP, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde yüzde 25,41 oy almış. Araştırmaya göre CHP Haziran 2025’te yüzde 34,13, Temmuz’da yüzde 37,24 oy almasına karşın oyu Ağustos’ta ise hafif bir gerileme ile oy oranı yüzde 35,42 gerilemiş.
Dünkü yazıda da ifade ettiğim gibi bu tür araştırmalarda, “Bu Pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevapların farklı nedenlerle de olsa yanıltıcı olabileceğini ifade etmiştim.
Nitekim İstanbul Ekonomi Araştırma’nın aynı soruya cevabında AKP, CHP’den yüzde 1.8 daha fazla oya sahiptir.
Tekrar dünkü yazıya dönerek muhalefetin kendisine sorması gerekene soruyu hatırlatmak isterim; Ülkede yaşanan tüm sorunlara, bu sorunların verilere yansımasına, AKP ve MHP seçmenlerinin kendi partilerine olan duymaya başladıkları güvensizliklerine rağmen nasıl oluyor da AKP hala bu araştırmalarda yüzde 30 civarında oy alabiliyor?
CHP ve muhalefet yaptıkların yapmaya devam etmenin dışında başka şeyler de yapması gerektiğini ne zaman fark edecek?

Yorum Yazın