MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kapitülasyonların gölgesinde: Amerika'nın verdiği imtiyazlar Çin'in bağımsızlık hikayesine mi dönüşüyor?

Ana SayfaTeknoloji̇Kapitülasyonların gölgesinde: Amerika'nın verdiği imtiyazlar Çin'in bağımsızlık hikayesine mi dönüşüyor?
Kapitülasyonların gölgesinde: Amerika'nın verdiği imtiyazlar Çin'in bağımsızlık hikayesine mi dönüşüyor?

Daniel Defoe'nun Robinson Crusoe romanında da benzer bir dinamik görülür: Robinson, adaya düşen Batılı karakter, Cuma'yı "medenileştirmek" için ona yiyecek, giysi, bilgi ve inanç sistemi sunar. Ancak güçlenen Cuma zamanla pasif bir yardımcı olmaktan çıkar.

24 Nisan, 2025, Perşembe 01:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen

Tarih tekerrür ediyorsa, ironik olan şu: Amerika, bir zamanlar İngiltere'ye karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini şimdi ters perspektiften, Çin'in bağımsızlaşmasına engel olmaya çalışan emperyal güç rolünde yeniden yaşıyor. Dün kolonilerde yankılanan "özgürlük" çağrısı, bugün Pasifik'in diğer yakasından geliyor. 

Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyıldaki stratejik hatası, günümüz uluslararası ilişkilerini anlamak için çarpıcı bir tarihsel pencere açar. 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman, değişen dünya düzeninde diplomatik avantaj sağlamak amacıyla Fransa'ya kapitülasyonlar tanıdı. Bu imtiyazlar, Fransız tüccarlara Osmanlı topraklarında vergi muafiyetinden yargı dokunulmazlığına kadar geniş ayrıcalıklar sundu. Kısa vadede diplomatik kazanım gibi görünen bu hamle, uzun vadede imparatorluğun ekonomik bağımsızlığını aşındırdı ve zayıflamasına zemin hazırladı.

Amerika'nın çağdaş kapitülasyonları: Yeni bir "Kolonyal" ilişki mi?

Soğuk Savaş'ın ardından ABD, tıpkı vaktiyle İngiltere'nin Amerika kolonilerine yaptığı gibi, Çin'e "ekonomik kolonizasyon" olanakları sundu. Nasıl ki İngiltere, Amerikan kolonilerinin hammaddelerini işleyip mamul mal olarak yüksek fiyatlarla geri satıyorsa, ABD de Çin'i ucuz üretim üssü olarak konumlandırdı. Ekonomik sistemini açtı, teknoloji transferine onay verdi, ucuz işgücünden faydalanarak şirketlerini zenginleştirdi.

Bu süreçte trilyon dolarlık yatırım ve bilgi akışıyla Çin, adeta ABD'nin finansal ve teknolojik "himayesi" altında gelişti. Tıpkı İngiltere'nin Amerika'ya sunduğu pazarlar ve ticaret ağları gibi, ABD de Çin'e küresel ekonomiye entegrasyon olanağı sundu.

"No Taxation Without Representation" - Modern versiyonu

Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın meşhur sloganı "Temsil yoksa vergilendirme de yok" (No taxation without representation), bugün Çin'in ekonomik stratejisinde farklı bir formda yankılanıyor. ABD, Çin'i küresel ekonomik sistemin bir parçası yaparken, bu sistemin kurallarını belirleme hakkını kendinde saklı tuttu - tıpkı İngiltere'nin kolonilere uyguladığı gibi.

Ancak Çin, ticaretten elde ettiği dolarları Amerikan hazine bonolarına yatırarak bir anlamda sistem içinde kendine özgü bir "temsil" hakkı elde etmeye başladı. Zamanla, tıpkı Amerikan kolonilerinin İngiliz yönetimine karşı sesini yükseltmesi gibi, Çin de kendi ekonomik ve politik sistemini kurma hakkını talep etmeye başladı.

Modern "Boston Çay Partisi": Teknoloji bağımsızlığı

Amerika'nın İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesinde Boston Çay Partisi nasıl bir dönüm noktasıysa, Çin'in kendi teknolojik altyapısını kurma kararı da benzer bir isyan niteliğindedir. iPhone üretirken bir yandan da Huawei gibi kendi markalarını geliştirdi. ABD'nin siparişlerini karşılarken, diğer ülkelerin de tedarikçisi haline geldi.

Nasıl ki Amerikanlar İngiliz mallarını protesto edip kendi yerel üretimlerine yöneldiyse, Çin de "yerli ve milli" teknoloji hamlesiyle kendi dijital ekosistemini kurdu: WeChat, Alibaba, Baidu, Tencent... Bu adımlar, tıpkı Amerikan kolonilerinin ekonomik bağımsızlık arayışını andırıyor.

Amerikan bağımsızlık sürecinde İngiltere'nin yaptığı hatalar - kolonilere yeterince söz hakkı tanımamak, ekonomik çıkarları dayatmak, askeri güce çok güvenmek - şimdi Amerika tarafından Çin'e karşı tekrarlanıyor gibi görünüyor. Ancak şu kritik fark var: Amerika kolonileri İngiltere'den 5.000 km uzaktaydı, Çin ise küresel ekonominin tam merkezinde. 

Bağımsızlık bildirgeleri: Teknolojik ve ekonomik

1776'da Amerika'nın İngiltere'den bağımsızlığını ilan etmesi gibi, Çin de "Made in China 2025" stratejisiyle teknolojik bağımsızlık bildirgesi yayınladı. Yapay zeka, elektrikli araçlar, kuantum bilgisayarlar ve mikroçipler - bunların tümü Çin'in modern "bağımsızlık bildirgesinin” unsurları.

Trump döneminde ABD'nin Huawei'yi kara listeye alması, Çin'e çip ihracatını kısıtlaması, adeta yeni bir "Intolerable Acts" (Dayanılmaz Yasalar) gibiydi - İngiltere'nin kolonilere uyguladığı cezalandırıcı önlemlere benzer şekilde. Bu durum, Çin'in ekonomik bağımsızlık kararlılığını daha da pekiştirdi.

Yeni müttefikler arayışı

Amerikan kolonileri bağımsızlık mücadelesinde nasıl Fransa'dan destek aldıysa, Çin de "Kuşak ve Yol" girişimiyle kendine yeni müttefikler arıyor. Afrika'dan Güney Amerika'ya, Orta Asya'dan Güneydoğu Asya'ya kadar uzanan bu ekonomik işbirliği ağı, Çin'in "bağımsızlık mücadelesi"nin küresel boyutunu oluşturuyor.

Bugün uluslararası sistemde ülkeler, bu iki ekonomik süper güç arasında saflarını belirlemeye çalışıyor. Tıpkı 18. yüzyılda Avrupa güçlerinin Amerika-İngiltere çatışmasında konum belirlemesi gibi.

Tarih yeniden yazılıyor mu?

Asıl soru şu: ABD'nin bu stratejik uyanışı, İngiltere'nin kolonilere karşı geç kalan tavizleri gibi, zamanında mı geldi? Yoksa Çin, tıpkı Amerika'nın İngiltere'den kopuşu gibi, ekonomik bağımsızlığını çoktan ilan etmiş durumda mı?

Amerikan bağımsızlık sürecinde İngiltere'nin yaptığı hatalar - kolonilere yeterince söz hakkı tanımamak, ekonomik çıkarları dayatmak, askeri güce çok güvenmek - şimdi Amerika tarafından Çin'e karşı tekrarlanıyor gibi görünüyor. Ancak şu kritik fark var: Amerika kolonileri İngiltere'den 5.000 km uzaktaydı, Çin ise küresel ekonominin tam merkezinde.

Amerika, Çin'in artan etkisini sınırlamak için geç de olsa harekete geçti. Ancak soru şu: Bu hamle, İngiltere'nin 1776'dan önce kolonilere verdiği son tavizler gibi çok geç mi?

Tarih tekerrür ediyorsa, ironik olan şu: Amerika, bir zamanlar İngiltere'ye karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini şimdi ters perspektiften, Çin'in bağımsızlaşmasına engel olmaya çalışan emperyal güç rolünde yeniden yaşıyor. Dün kolonilerde yankılanan "özgürlük" çağrısı, bugün Pasifik'in diğer yakasından geliyor.

Daniel Defoe'nun Robinson Crusoe romanında da benzer bir dinamik görülür: Robinson, adaya düşen Batılı karakter, Cuma'yı "medenileştirmek" için ona yiyecek, giysi, bilgi ve inanç sistemi sunar. Ancak güçlenen Cuma zamanla pasif bir yardımcı olmaktan çıkar. 

Büyük güçlerin yükselişi ve düşüşü, tarihin döngüsel doğasını bir kez daha gözler önüne seriyor. Dünün kolonisi, bugünün imparatorluğu; ve belki de yarının yeni bağımsızlık hikayesinin yazarı...

---- 

Dipnot: Yazarın Ekopolitik makalesinden yapay zekâ yardımıyla uyarlanmıştır. https://www.ekopolitik.org.tr/cumanin-golgesinde-cin-yukselirken-amerika-robinson-mu-kalmak-istemiyor/ 

  • AB’ye uyumda Mehter Marşı lazım: Bazen iki adım ileri, bazen bir adım geri... AB’ye uyumda Mehter Marşı lazım: Bazen iki adım ileri, bazen bir adım geri...
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Osmanlı İmparatorluğuABDÇinİngiltereKoloniTeknoloji Bağımsızlığı

Yorum Yazın

Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk CHP’nin AKP ile müzakere yapma zorunluluğu
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Aynı nehrin kuyusu: Sonsuz döngüler
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Duvarlarda Mualla, küpürde direniş
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Economist Konferansı’ndan 
    Beril Esra Atahan
    Beril Esra Atahan Bazen cennet, bazen cehennem: Bipolar biriyle ilişki yaşamak 
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yargı eliyle silkelenen CHP ve muhalefet
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olmuştur zihniyeti
    Akın Özçer
    Akın Özçer Anayasa referandumu
    Zana Gümüş
    Zana Gümüş Strazburg’da boş bırakılan koltuk
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar CHP'nin olmadığı bir Türkiye, doğal kaynakları olmayan bir Rusya'dır
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Erdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı”
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Dijital uçurum 2.0: Yeni sömürgeciliğin veri kolonileri
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Sarı öküzler çoğalmadan…
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Kalbimizi kıra kıra!
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı