MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

CHP’nin güçlü kalmasının yolu İstanbul’dan geçiyor

Ana SayfaGenelCHP’nin güçlü kalmasının yolu İstanbul’dan geçiyor
CHP’nin güçlü kalmasının yolu İstanbul’dan geçiyor
23 Ağustos, 2024, Cuma 07:55
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Emrah Aslan
Emrah Aslan

Özgür Özel ve genel merkezin diğer önde gelen aktörleri, partiyi parti içi çatışma ve bölünme görüntüsünden uzak tutabildiği ölçüde, CHP’nin 31 Mart’ta kazandığı ivme daha da güçlenir. İmamoğlu gibi birleştirici ve epey karşılık sahibi bir CHP’li aktör varken, bunu sağlamak esasen hiç zor değil. Temel mesele, İmamoğlu’na sahip çıkabilmekten, kıymetliyi daha da kıymetlendirmekten geçiyor.

22 yıla yakındır devam eden AKP iktidarının toplumda yarattığı zihinsel yıkımın boyutları gün geçtikçe artıyor. İnsanların öfkesi arttığı kadar, geleceğe dönük beklentileri de bu çoklu yıkıma paralel şekilde artıyor. AKP güç kaybettikçe ve siyasal muhalefet güçlendikçe, toplumun muhalefete dönük beklentileri de günden güne artıyor. Tam da bu noktada ortaya kritik bir soru çıkıyor: Son yerel seçimden tarihi bir zaferle çıkan CHP, toplumda derinleşerek tezahür eden geleceğe dönük siyasal beklentileri karşılayabilecek bir politik enerjiye sahip mi?

CHP’nin "İktidara adayı" demesi, esasen post-AKP döneminde kurucu ve restore edici parti olmaya, ayrıca güçlü ve etkili bir ekonomik programa sahip olduğu iddiasına denk düşmekte. Böylesine iddialı, kapsamlı ve altından kalkması kolay olmayan bir sürece aday olmak, her anlamda yüksek enerji ve politik süreklilik isteyen bir derinliğe ihtiyaç duyar. O halde kestirmeden ve parti politikalarının detaylarına inmeksizin soralım: Peki CHP’de böyle bir enerji ve derinlik var mı?

MESELENİN BOYUTUNU ANLAMAK

AKP’nin çeyrek asra yaklaşan bir süredir iktidarda olmasının yarattığı yük ve buna ek olarak özellikle son yıllarda derinleşen ekonomik kriz, Türkiye’nin eşiğinde olduğu siyasi değişimi sıradan bir iktidar değişimi olmaktan epey farklı kılıyor. Siyasal İslamcılığa dayanan ajandasıyla devleti ve toplumu tepeden tırnağa dönüştürmeye çabalayan AKP iktidarı, 2002’de devraldığı rejimi önemli ölçüde tahrip ederken, bunun yerine yeni bir şeyler inşa etmeye çalıştı, çalışıyor. Bu yönüyle AKP, daha önce iktidara gelmiş tüm sağ partilerden farklı olarak yeni bir rejim inşa etme dürtüsüyle yoluna devam etmiş bir siyasi aktör.

Bu nedenle AKP’den sonra iktidara gelecek olan siyasi güç, son 22 yılda tahrip edilen veya ortadan kaldırılan ne varsa yeniden ve daha köklü şekilde bunları yeniden inşa etmek zorunda. Bu anlamıyla post-AKP döneminde ülkeyi yönetecek iktidar adayı, bir tür kurucu ve restore edici güç olarak göreve başlayacak, önceki iktidarlardan ister istemez farklılaşacak. Öte yandan 2001 ekonomik krizini aratacak düzeyde derin bir krizle boğuşan Türkiye’de halk, hızlı ve sokakta hissedilen bir ekonomik toparlanma beklentisi içerisinde. AKP sonrası dönemde ülkeyi yönetecek siyasal gücün önündeki en zor işlerden bir tanesi, şüphesiz buolacak. Salt siyasal restorasyon değil, ayni zamanda hızlı ve etkin ekonomik toparlanma. 

Bu bağlamdan bakıldığında CHP’nin “İktidara adayız” demesi, esasen post-AKP döneminde kurucu ve restore edici parti olmaya, ayrıca güçlü ve etkili bir ekonomik programa sahip olduğu iddiasına denk düşmekte. Böylesine iddialı, kapsamlı ve altından kalkması kolay olmayan bir sürece aday olmak, her anlamda yüksek enerji ve politik süreklilik isteyen bir derinliğe ihtiyaç duyar. O halde kestirmeden ve parti politikalarının detaylarına inmeksizinsoralım: Peki CHP’de böyle bir enerji ve derinlik var mı? Bu enerjiyi ve derinliği gördüğümüz 31 Mart enerjisi, sürdürülebilir ve derinleştirilebilir görülüyor mu? 

CHP, yerel seçimde ortaya koyduğu ivmeyi ve rüzgarı, daha da güçlendirerek geleceğe taşıyabildiği ölçüde AKP sonrası dönem için bir alternatif olabilecek. 31 Mart, bu bağlamıyla önemli de olsa bir başlangıcı temsil ediyor.

31 MART İVMESİNİ YİTİRMEMEK

Yerel seçimlerde tarihi bir başarı yakalayan ve kelimenin tam anlamıyla yerel iktidarı büyük ölçüde elde eden CHP, seçimin üzerinden geçen 5 aylık süreçte yerel yönetim bağlamında başarılı bir dönem geçirdi. Ancak buradaki mesele, belediye hizmetlerinden epey öte bir anlam taşıyor. Nitekim CHP, yerel seçimde ortaya koyduğu ivmeyi ve rüzgarı, daha da güçlendirerek geleceğe taşıyabildiği ölçüde AKP sonrası dönem için bir alternatif olabilecek.31 Mart, bu bağlamıyla önemli de olsa bir başlangıcı temsil ediyor. 

CHP’nin bu noktadaki en önemli handikapı ise, şüphesiz Türkiye’de başkanlık rejiminin hayata geçmesi nedeniyle siyasal denklemin kişi odaklı şekilde tartışılması. Parlamenter rejimden farklı olarak partisel değil, aday olabilecek siyasal figür üzerinden şekillenen siyasal denklem, CHP’nin partisel başarısını ve ivmesini kısıtlayıcı bir siyasal yorgunluk yaratabilir. Bu noktada CHP’yi rahatlatacak ve partiyi aday tartışması döngüsünden kurtaracak hamle, partinin tabanda ve toplumda karşılık bulan en güçlü figürüne sahip çıktığını, onun arkasında durduğunu göstermekten çekinmemesi olacaktır. Daha açık ifadesiyle CHP genel merkezi, siyasal gücünü ve toplumsal karşılığını fazlasıyla kanıtlamış bir aktör olan Ekrem İmamoğlu’nun arkasında ne kadar sağlam ve tutarlı şekilde durursa, bu durum partiyi de o kadar güçlü kılar, oluşması muhtemel siyasal yorgunluğu engeller. 

Öte yandan Özgür Özel ve genel merkezin diğer önde gelen aktörleri, partiyi parti içi çatışma ve bölünme görüntüsünden uzak tutabildiği ölçüde, CHP’nin 31 Mart’ta kazandığı ivme daha da güçlenir. İmamoğlu gibi birleştirici ve epey karşılık sahibi bir CHP’li aktör varken, bunu sağlamak esasen hiç zor değil. Temel mesele, İmamoğlu’na sahip çıkabilmekten, kıymetliyi daha da kıymetlendirmekten geçiyor. CHP genel merkezi, 40-50 yılda bir gelen ve böylesine güçlü nitelikleri olan, toplumun hemen her kesiminde büyük heyecan dalgası yaratan özgün bir siyasal aktörü gündelik siyasi ve parti içi hesaplara kurban etme hatasına düşmediği ölçüde CHP’nin güçlü ve avantajlı pozisyonunu güçlendirebilecektir. 

Önümüzdeki üç yıl oldukça kritik. Umalım ki zaman iyimserleri haklı çıkarsın ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olduğu, CHP’nin de Meclis’te çok daha güçlü bir pozisyon elde ettiği bir tabloyu görelim.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Emrah Aslan
    Emrah Aslan

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı