İktidar/devlet blokunun CHP’yi devletin yasaklı çocuğu haline getirip marjinalleştirmek istediği bu siyasi iklimde, CHP’nin, diğer muhalefet partileri asgari demokrasi, özgürlük ve adalet temelinde kuracağı bir koalisyon çok değerli olacaktır. Ve bu koalisyonun ilk durağı CHP parti içinde kurulmalıdır.
Önceki gün meslek büyüğüm ve dostum Ruşen Çakır’ın daveti üzerine Medyascope TV'de, CHP’nin Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanmasından sonraki 100 günlük performansı üzerine konuştuk. Programda benden önce Prof. Dr. Mesut Yeğen vardı.
Medyascope TV sitesinde benimle ilgili bölümün başlığı; “CHP, uzun yıllar sonra ilk defa toplumla beraber siyasete yön veriyor” şeklinde olmuş.
Gerçekten de, CHP ve lideri Özgür Özel, 19 değil ama 20 Mart’tan bu yana sokakta, meydanda halkla birlikte siyaset yapıyor. Toplumsal talepleri ilk elden siyasete taşıyor. Sorunları gündemleştiriyor, talepleri dillendiriyor. Bu süreç, CHP’nin uzunca bir süreden sonra ilk defa devlete siyaseten mesafe alarak toplumla, toplumdan meşruiyet arayarak siyaset yapması yani CHP’nin gerçekten sahici siyaset yapması demek.
Belki bu siyasallaşmanın merkezinde mitingler ve o mitinglerin merkezinde de Silivri’de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu görünüyor olsa da; Özel’in ifade ettiği gibi bunlar, sadece İmamoğlu’nun özgürlüğü için değil aynı zamanda daha demokratik, adil ve özgür bir toplum hedefiyle yapılıyor. Sonuçta İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanması, hukukun daha özgürlükçü yorumlanması bu da ülkenin, kısmen daha adil ve özgür olmasının yolunu açacaktır.
Nitekim, mitinglere katılanlardan, atılan sloganlardan bunu görüyoruz. Ve insanlar, İmamoğlu ve CHP için değil gelecekleri için bu mitinglere katılıyorlar.
Yapılan mitinglere sadece İstanbul’un ilçelerinde yapılanlar üzerinden bakılmamalı. Yozgat’tan Konya’ya, Bayburt’tan Van’a kadar farklı illerde yapılan il mitingleri, bu mitinglere katılım ve coşku, sadece İmamoğlu ve CHP’yi sahiplenme değil, iktidar blokunun sorumlusu olduğu toplumsal, ekonomik sorunlar konusunda şikayetin de kamusal bir yansımasıdır. Yani toplum, bu mitingler üzerinden kendini siyasetin parçası hissediyor.
Bu mitinglere katılımdan CHP’nin oyunun arttığını çıkarmak zor olsa da, şöyle bir gerçeği de görüyoruz; farklı araştırma şirketlerinin anketlerinde CHP birinci parti. Bu açıdan eğilimin CHP’den ve muhalefetten yana olduğunu söylemek mümkün.
Sadece programda ifade ettiğim için değil yazılarımda da sıkça vurguladığım bir eksiği var CHP ve Özel’in. Geride kalan 100 günde Özel, meydanlarda ülkenin temel bazı sorunları konusunda izlenmesi gereken alternatif politikaları, çözüm önerilerini daha güçlü biçimde, sıkça sunabilseydi, bu araştırmalara yansıyan trendin daha güçlü olabileceğini görebilirdik. Benim açımdan geride kalan 100 günün temel eksiği budur.
Ancak bu eksikliğin yaz sonuna kadar tamamlanacağını düşünüyorum. Nitekim bu konuda açıklamalar da yapıldı. Gerek CHP’nin yeni parti programını, gerek cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’nun adaylık kapsamında vaat ve projelerini Cumhurbaşkanlığı Adaylık Ofisi üzerinden bu yaz sonuna kadar öğrenmiş olacağız.
CHP’nin araştırmada yükseliş trendini kalıcı hale getirecek olan; CHP’nin, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının topluma sunacağı alternatif Türkiye hikayesinin gücü ve toplumu ikna edebilme gücü olacaktır.
Bu noktada hemen şunu ifade edelim; İmamoğlu’nun son bir ay içinde Silivri’den verdiği kimi mesaj ve videolardan, İstanbul’da uygulanan ve başarılı olan projelerin Türkiye için modelleneceğini öğrendik. Bu önemli.
***
Bu süreçte CHP için en büyük handikap, 8 Eylül’e ertelenen 38. Olağan Kurultay iptali davasının, iktidar ve iktidar medyası konuşmaya, tartışmaya iştahla devam etme isteği olacaktır.
Ancak sıkça ifade ettiğim gibi, buna son verme olasılığı CHP lideri Özel’in elindedir. Bu olasılığın gerçeğe dönüşmesi Özel’in önceki gelen başkan Kılıçdaroğlu’na yapacağı ziyarete bağlıdır.
Sadece partinin değil ülkenin geleceği için, sonucu ne olursa olsun bu şans kullanılmalıdır.
Evet, 30 Haziran’a giden süreçte şunu çok açık gördük. Özel’in izlediği siyaseti, Kılıçdaroğlu onaylamıyor. Ancak bunun nedeni, 2. veya 3. adamların ya da onlar adına konuşan, konuştuğunu iddia eden trolleri söyledikleri, yazdıkları üzerinden tartışmak büyük hatadır. Özel bu ziyarette sadece Kılıçdaroğlu’nun şikayet ve tavsiyelerini dinler, uygun bulunan kurullarda görüşülerek hayata geçirilir. Ama önemli olan iki ismin samimi bir ortamda karşılıklı konuşabilmeleridir.
İktidar/devlet blokunun CHP’yi devletin yasaklı çocuğu haline getirip marjinalleştirmek istediği bu siyasi iklimde, CHP’nin, diğer muhalefet partileri asgari demokrasi, özgürlük ve adalet temelinde kuracağı bir koalisyon çok değerli olacaktır.
Ve bu koalisyonun ilk durağı CHP parti içinde kurulmalıdır.

Yorum Yazın