MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

CHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?

ANA SAYFASİYASETCHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?
CHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?

Demokratik ve hukuk teamüllerine bel bağlanamayacağına göre otokrasiyi sıradan gören siz olsanız ne yapardınız?

22 Ağustos, 2025, Cuma 03:04
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Gönen Orhan
Gönen Orhan

Önce  2019 seçimleri ile iki Başkent de AKP tarafından kaybedildi. 1994 yerel, 2002 genel seçimleri ile ilmik ilmik örülen dantele başka bir renk, 26 yılda oluşan arı kovanına çomak girmiş oldu.  Belki de önce bir bocalama beklenildi. Tersine CHP’li Belediyeler önce pandemi, sonra depremde beklenmeyen bir performans gösterdiler. 2019’da çalan  alarm 2024’te Yerel Seçimleri ile travmaya  dönüştü. Bu yenilemez, yutulamaz ve gidişatın göstereceği son kabul edilemezdi. Demokratik ve hukuk teamüllerine bel bağlanamayacağına göre otokrasiyi sıradan gören siz olsanız ne yapardınız?

Neden böyle bir soru? Madde imleri ile adım adım gitmek isterim.

1. 1994-2019 arasında Siyasal İslam’ın toplumsal tabandaki yayılımında , yönetimine geldiği Belediyeler eli ile 1950 ve 1974 genel seçim sonuçlarından farklı olarak, strateji değişikliği ile yeni bir örgütlenme ve yayılma anlayışını benimsedi.  Milli Nizam ve Milli Selamet Partileri, siyasal İslam’ın merkezi örgütlenmeleri olarak Ankara Merkezli ve cemaat tabanlı siyaset ile var oldular; etkinliklerini muhafazakâr İslam’ı benimsemiş çevrelerde yürütüp ideolojik olarak sempatizan ve politik örgüt taraftarı oluşturmaya çalışarak, “Kemalist Devlet ve Beton Mustafa” karşıtlığında yasalarla pek çatışmadan, yavaş yavaş büyümeyi tercih ettiler.

1991 seçim kampanyası, Milli Nizam ve Milli Selamet Partileri’nin yürüttüğü kampanyalardan farklı, fakat Necmettin Erbakan’ın sosyolojik olarak tanımlamaya çalıştığı “Adil Düzen” üst ve soyut sloganını sokağa ve mahalleye indirmeyi hedefleyen yeni bir strateji değişikliğinin başlangıcıdır. O zaman kadar Refah Partisi dini kurallarla örtüşen bir siyaset ve yaşam tarzı vaat eden nitelikleri ile kamuoyunda ideoloji partisi olarak görülürken, 1991 kampanyası toplumun bütün katmanlarına inmeyi, anti-kapitalist gibi gözüken esasta sistem karşıtlığı üzerinde bir kampanya götürmeyi hedeflemiştir.

“Parti kendini sistem karşıtı olarak yansıttı ve kendisini diğer ‘sömürücü sistemin temsilcilerinden ve statükoya bağlı partilerden ayırdı. Sloganlarında devletle yakın ilişki içindeki medyayı ve büyük şirketlerden oluşan ‘rantçı’ çevreleri hedef gösterdi.” [1]

Bu yeni ve esaslı bir strateji değişikliğidir.

Ana slogan “Yeni Bir Dünya” ile hedef kitle toplumun madunlarıyla birlikte toplumun bütünüdür.

“Çocuk, ev kadını, memur, köylü, genç, çevreci, hayat kadını, doğulu kente göç eden , üniversite öğrencisi, emekli, aydın, iş adamı-sanayici, kararsız seçmen…

Büyük kentlerde oy oranını arttırabilmek, partiyi kitle partisi olarak kabul ettirebilmek ve tabandaki seçmenin desteğini sabit kılmak hedeflenmiştir. [2]

Seçilen sloganları strateji değişikliğinin seçim kampanyasına yansımasıdır.

«Faiz Beni Batırdı»- “Refah Partisi Faizci Kapitalist Düzeni Değiştirecek”,

«Babamı İşten Attılar- «Refah Partisi iktidarında Babalarımız işsiz Kalmayacak”, “Türkiye'deki Demokrasi Değil Hile Rejimi”

«iki Yakamız Bir Araya Gelmiyor» -Refah İktidarında İki Yakamız Bir Araya Gelecek” «Enflasyon Büyüyor Maaşım Küçülüyor» “Refah'ın Adil Ekonomik Düzeninde Enflasyona Yer Yok”,

«Gencim, Gelecek istiyorum - “Refah Partisi Gençlerimize Aydınlık Bir Geleceğin Kapılarını Açacak”,

«Yaşanabilir Bir Çevre istiyorum» -Refah Partisi Yaşanabilir Bir Çevre Vadediyor”

Genelev çalışanlarını da hedef kitle seçen Refah Partisi bir ilke imza atıyordu:

«Başkalarının Hayatının Kadınıyım, Ya Kendi Hayatım?» “Refah Partisi Sizi Bu Hayata Mahkûm Eden Düzeni Değiştirecek”,

«Kim İster Gecekonduda Yaşamayı»-“Refah Partisi gecekondu halkının yanında”, «Vergiler belimizi büktü»-“Refah Partisi Haksız Vergileri Kaldıracak,”

«Oyumu Amerika'ya Vermek İstemiyorum»-“Refah Partisi Tam Bağımsız Bir Türkiye Vadediyor”,

«Okuldan Atıldım» -“ Refah Partisi iktidarımda Okul Sadece Öğrencilerin Olacak”,

«Emekli insan Huzur İster»-“Refah Partisi iktidarında Emekli Olmak Huzurlu Olmak Anlamına Gelecek”

«Kadınım yani insan»- “Refah Partisi kadının insanlık onurunu çiğnetmeyecek””[3]

1991 Genel Seçimlerine giderken,  Refah Partisi (RP), barajı aşamayacak Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP- A.Edebali ) ) ve Milliyetçi Çalışma Partisi ( MÇP- A.Türkeş )  gibimuhafazakâr-milliyetçi partilerle stratejik iş birlikleri gerçekleştirerek, seçim sonucunda % 16,88  gibi bir oyla dördüncü büyük parti oldu. Bu seçimler, Refah Partisi’nin Türkiye siyasetinde büyük bir sıçrama yaptığı veya başka bir deyişle Siyasal İslam’ın toplumsal taban örgütlenmesi ve iktidar yürüyüşünde önemli bir dönüm noktasıydı Bu, Cumhuriyet Tarihi açısından bir ilkti. 

Recep Tayyip Erdoğan ve Melih  Gökçek gibi isimler, yerel düzeyde güçlü kampanyalar yürüterek mahallede gerçekleştirilen başarıyı genel seçim ve sandık siyaseti ile yalnızca büyükşehir belediye kazanımlarına değil merkez siyasette hükümet değişikliğinin de kilometre taşlarını döşemiş oldular.

2. Yine 1991’de yapılan yerel ara seçimlerinde, 1989 Yerel Seçimlerinde SHP tarafından kazanılan Kâğıthane Belediyesi Refah Partisine geçer.  1989 yerel seçimlerinde Kâğıthane Belediye Başkanı olan Mahmut Özdemir’in 1991 seçimlerinde milletvekili olmak için Belediye Başkanlığını bırakmasının da olumsuz propaganda etkisiyle,

“Refah Partisi adayı sol muhalif yoksul kesimlerin beklenti ve taleplerini de içeren söylemlerle, aynı zamanda partiler arası rekabetten de sıyrılarak Kağıthane’de belediye başkanlığını kazandı.” [4]

Bu İstanbul açısından bir ilkti.   Kâğıthane’de REFAH Partisi’nin İlçe Belediye yönetimine gelmesi ile yeni bir dönem başladı. 1991’de kazanılan Kağıthane Belediye çalışması önce İstanbul’a sonra Türkiye’ye uzanan rol model bir çalışma oldu. Üstelik 1980 öncesi solun geliştirdiği Halk Meclisleri bu sefer Refah Partisinin elinde tabana yayılan, mahallede var olan ve evlere giren en etkili örgütlenme aracı olmuştu.

“Halkın seçtiklerini doğrudan denetleme ve yönetime aktif katılım anlamında ifade bulan Halk Meclisleri, RP’li Belediyeler içinde ilk defa Kağıthane’de uygulanmıştı. Her hafta bir mahallede, “seçtiklerini denetle” sloganıyla toplantılar düzenlenmişti.”[5]

Ve ardından gelen cami, cami dernekleri, Kur’an kursu, çay ocakları, hemşeri dernekleri ve bolca ev toplantıları. 1980 öncesi gecekondu ve yoksul çeperlerde solun örgütlendiği mahallelerde, solun 1980 ve sonrasında ezilmesinin getirdiği boşluk Siyasal İslam tarafından doldurularak, iktidar hedefi öncelikle yerel yönetimlere kaydırıldı. Kağıthane örneğinden başlayarak, takip eden 1994 ve 1999 yerel seçimleri sonuçlarında da Belediyelerde Refah ve devamında Fazilet Partisi sayıları giderek arttı. 1994 yerel seçimleri, siyasal İslam’ın yerelde yükselişinin taçlandığı altın vuruş oldu. İstanbul (Recep Tayyip Erdoğan)ve 19 Belediye, Ankara (Melih Gökçek), Konya, Kayseri, Diyarbakır, Erzurum gibi kritik şehirlerde Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kazanıldı. Demokrat Parti’ye 1945 sonrası sağ ve liberal olarak bakarsak bu kazanım Siyasal İslam açısından olağanüstü bir silkelenme ve iktidara yürüyüş yolunun başlangıcı idi. Refah Partisinin kazandığı   toplam il merkezi belediye sayısı 28 olmuştu.

Yerel iktidara gelmek, yerel bütçeleri kullanarak toplumsal yaygınlaşmanın diğer bir itici gücü oldu.  Kömür ve makarna ile başlayan, sosyal yardımlarla çeşitlenerek artan sosyal- himmet belediyeciliği başarılı bir şekilde uygulandı. Öyle ki kömür- makarna diye ifade edilen mahalle esaslı, konut temelli yaygınlaşma ve örgütlenme sol, sosyal demokrat belediyeleri de etkileyerek gıda kolisi rekabetini yarattı. Tamamen “verme” esaslı ve “teba” oluşturma sonucunu yaratan sosyal -himmet belediyeciliği, siyasal İslamın mahalle ve konuttaki, pamuk ipliği ilişkisinden öteye,  zaman zaman rektifiyelerle “volan kayışı” sağlamlığında, araştırmacıların anlamakta güçlük çektiği bağı yarattı.

“ AKP’li siyasetçilerin yerel yönetim deneyimi parti liderliğinin olgunlaşmasında önemli bir yere sahipti. Bu deneyim onlara, mahalle ağlarının nasıl kurulacağını ve kullanılacağını, yerel siyasi konuların ulusal politikaya nasıl tercüme edileceğini ve sıradan insanlarla nasıl yakınlık kurulacağını öğretti.”[6]

Ve şimdi yeniden Cumhuriyet’in sorgulanması yapılabilir, tekke ve zaviyelerin kapatılması tarihselliğinden meşru siyasete çıkılabilirdi ve nitekim öyle de oldu.

Refah Partisi ve devamla AKP Neden Bu Kadar Başarılı Oldu?

Merkez sağda  DYP ve  ANAP’ın , Merkez Solda SHP , DSP ve CHP nin birbirleri ile rekabeti, 1980 öncesi örgütlü ve etkili sosyalist solun askeri diktatörlük tarafından yok edilmesi,  Refah Partisi’nin muhafazakar tabanda siyasal islamı konsolide  etmesine olanak sağladı, Adil Düzen söylemi,  ekonomik kriz ve yolsuzluklara karşı “temiz siyaset” vaadiyle geniş halk kesimlerinin desteğini aldı. Ama daha da önemlisi Ankara Merkezli Genel Merkez siyasetinin dışında yerelde, mahallede, sitede ve ev ev örgütlenme başarısı, siyaseti sokağa indirmede önemli bir ivme kazandırdı. 

Mahalle bazında örgütlenmiş, aktif ve disiplinli bir örgütlenme yapısı, seçimden seçime yapılan siyaseti günlük hak örgütlenmesine dönüştürerek, sandık dışında siyasete katılımın gerçekleşmesine yol açtı.  1980 öncesi sosyalist solun Latin Amerika, Küba ve Vietnam’dan transfer ettiği yerel örgütlenme ve direniş kazanımı, 1980’de solun 12 Eylül Cuntası tarafında tank paletleri ile ezilmesi ile tecrübe aktarımı olarak siyasal islamın örgütlenme ve toplumsal yaygınlaşma aracına dönüştü. Recep Tayyip Erdoğanve Melih  Gökçek gibi isimler, yerel düzeyde güçlü kampanyalar yürüterek mahallede gerçekleştirilen başarıyı genel seçim ve sandık siyaseti ile yalnızca büyükşehir belediye kazanımlarına değil merkez siyasette hükümet değişikliğinin de kilometre taşlarını döşemiş oldular.

* Refah Partisi’nin yerel başarıları, 1995 genel seçimlerinde birinci parti olmasının zeminini hazırladı

* 1996’da Necmettin Erbakan başbakan oldu (Refah-Yol Koalisyonu)

* 1997’de 28 Şubat süreciyle RP’nin iktidarı sona erdi ve parti 1998’de kapatıldı.

Kağıthane ile başlayan rol model örgütlenme, ele geçirilen belediyeler ile Siyasal İslamın toplumsal dönüşümünün lokomotifi oldu. Kazanılan yalnızca Belediyeler değildi; aynı zamanda Belediye Bütçeleri marifeti  ile de, sosyal-himmet belediyeciliği toplumsal meşruiyetin mahalle ve sokak varlığı,  etkileri bugüne kadar gelen perçinlemeye neden oluyordu. İlçelerin ardından kazanılan Büyükşehirler ve bütçeleri kolay gözden çıkarılamazdı.  

Kamu Kurumlarında görünür olan başörtüsü, kazanılan belediyelerde daha günlük görünür bir kazanıma dönüştü. 2019 sonrası Büyükşehirlerden başlayarak Belediyelerin kaybedilmesi bu kazanımın bir tehdidi olarak görülebilir mi? 

3. “Başörtü” mağduriyeti ve kazanımı, Refah-Fazilet-AKP sürecinin çimentosu oldu. 1994-2025 yılları arasında ortaya çıkan veya söylentisi yükselen yolsuzluk bulutlarına inat, “ölümüne reis” konsolidasyonunun en önemli nedeni oldu. Ve bunca ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlara, ortaya çıkan toplumsal krizlerde “yönetememe” gerçekliğine rağmen yüzde otuzda kilitlenen bir Siyasal İslam var. Başbakanlık varken BİMER, şimdilerde CİMER, 2002 sonrası KÖYDES ( Köylere Hizmet götürme Birliği), BELDES ( Beldelere Hizmet Götürme Birliği ), Ankara esaslı Kızılay yerine Türkiye’ye yayılmış AFAD, yaygınlaşan İmam Hatipler örnekleri ile ULAŞILAN DEVLET siyasal İslam’ın önemli bir motivasyonu oldu.

Tüm bu sürecin gerçekliği, önceki hükümetlerden farklı olarak 2002’de Ankara’da gerçekleşen hükümet değişiminin taşradaki bacağının belediyeler olmasıydı. Ankara ve Belediye işbirliği, basit bir hükümet değişikliğinden öte, 1994 yılına kadar seçimi kazanmış belediyelerin kendi mücavir alanlarında at koşturması iken, 2002 yılından sonra Ankara ve Belediye işbirliğinin özellikle büyükşehirler lokomotifi ile koordineli ve artık Türkiye sathının açık örgütlenmesi olmasıydı. 1994’da İstanbul ve Ankara ile iki başkent fethedilmişti. Sonrasında İzmir olmasa da Bursa, Gaziantep dahil önemli büyükşehirlerin AK Parti tarafından kazanılması, “demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” cümlesine nazire yaparcasına Türkiye yaygınlaşmasının petekleri oldular. Şüphesiz Kamu Kurumlarında görünür olan başörtüsü, kazanılan belediyelerde daha günlük görünür bir kazanıma dönüştü. 2019 sonrası Büyükşehirlerden başlayarak Belediyelerin kaybedilmesi bu kazanımın bir tehdidi olarak görülebilir mi? 

4. Siyasal İslam’ın cemaat örgütlenmelerinin büyük çoğunluğu,  kazanılan yerel yönetimlerle görünür olmaktan öteye giderek kuran kursu, yurt, cami eğitimi gibi özel projelerle kendi kabuğunda ve çevresinde olan ideolojik örgütlenmesini,   yerelde belediyeler eli bir üst aşamaya taşıdı. Özellikle 2002 Genel Seçimleri ile merkezi iktidara yerleşen AKP iktidar olanaklarını Belediyeler ile birleştirerek Merkez Bütçesinden, İller Bankası başta olmak üzere Bakanlıklar aracılığı ile Belediyeler, il Özel İdareleri yatırım ve hizmetlerine transferler yapılırken.  aktarmalardan Cemaat İş Adamları hatırı sayılır paylar aldılar. Gerek iş birlikleri gerekse belediye hizmet ihaleleri bu cemaat örgütlenmenin kurumsal ve finansal ayağı oldu. Şüphesiz merkez yerel iş birliğindeki bu cemaat tanımlı volan kayışı kolay vazgeçilecek bir aparat değildi.

5. Başta Büyükşehirler olmak üzere, imardan kaynaklanan ve belediye bütçesi dışında, bütçelerden daha büyük olan kent rantı gerek yerel gerekse merkezi örgütlenmede siyasetin finansmanı oldu. Belki de yukarıda çizdiğimiz tabloyu derinden sarsan, 2019 İstanbul, Ankara ve Antalya Belediyelerinin, 2024 te Bursa, Adana, Balıkesir, Manisa, Afyon  gibi yerlerin AKP tarafından kaybedilmesi, Siyasal İslam’ın siyaset finansmanının da önemli bir darbe almasına neden oldu. Kent Rantı değer anlamında hayli speküle  edilen, sıfır rakamları normatif rakamlarla tam adı konulmamış, belediye bütçelerinde olmayan ama Belediyelerce yaratılan önemli bir zenginleşme aracı. Öyle ki, İslâmcı menşeli liberal-muhafazakâr siyaset pratiğinin bir hicviyesine dönüşen  “inşaat ya Resullallah”[7] yükseldikçe, TL rayiçlerin de dolar ve euroya döndüğü, verilen yükseklik izinlerinin gökdelen cennetine çevrildiği son otuz yılın en spekülatif alanı.   Bu kent rantından vazgeçilebilir mi?  

6. Son madde imi iletişim ve reklam alanından.  İstanbul Merkezli faaliyet gösterse de Açık Hava Reklam alanları, siyasal iletişimde farkı görülür biçimde öne çıktı. 2025’e geldiğimizde açık hava reklamları, reklam mecraları arasında TV reklamları ile ön sıraları tutuyordu. Bu sonuç, 1994 yılında alınan İBB sonrası, Belediye Başkanının kurmaylarınca ilmek ilmek örülmüştü. Belediye dışında kurulan ve kurdurulan şirketler eli ile başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin ve diğer illerde de bir açıkhava reklam oligopolü kuruldu. Gelinen noktada Türkiye’de bill-board, raket, durak reklamları, metro içi-dışı, otobüs durakları, duvarlarla 200  bine yakın noktadan oluşan bir iletişim alanından ve 500 milyon dolara yakın bir reklam pastasından bahsetmek mümkün.

Kurulan sistemin, siyasetin finansmanında önemli bir destek sağlayıcı olmasının yanında siyasal iletişim ve halkla ilişkiler açısından da önemli  bir yeri var.

2019 sonrası beş yılda, sahipliği olmasa da etki alanı  yön değiştiren bu mecra ve reklam pastası kolayca bırakılabilir miydi?

Nitekim, 19 Mart İBB operasyonu ile başlayan belediye müdahaleleri öncesi, 4 Şubat’ta Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun  (TMSF) şirketlere kayyım olarak atanmasına ilişkin düzenleme torba yasaya eklenerek sessiz sedasız kanunlaştı. Düzenleme kapsamında TMSF, suç gelirini aklayan veya terör ile iltisaklı şirketlere 5 yıl süreyle kayyım olarak atayabilecek. Yasal alt yapı belediye operasyonları öncesi hazırlandı.

Önce  2019 seçimleri ile iki Başkent de AKP tarafından kaybedildi. 1994 yerel, 2002 genel seçimleri ile ilmik ilmik örülen dantele başka bir renk,   26 yılda oluşan arı kovanına çomak girmiş oldu. Belki de önce bir bocalama beklenildi. Tersine CHP’li Belediyeler önce pandemi, sonra depremde beklenmeyen bir performans gösterdiler. 2019’da çalan  alarm 2024’te Yerel Seçimleri ile travmaya  dönüştü.

Bu yenilemez, yutulamaz ve gidişatın göstereceği son kabul edilemezdi.

Demokratik ve hukuk teamüllerine bel bağlanamayacağına göre otokrasiyi sıradan gören siz olsanız ne yapardınız?

---

[1] M. Hakan Yavuz, Erbakan’dan Erdoğan’a, Laiklik, Demokrasi, Kürt sorunu ve İslam, Kitap Yayınevi, 1. Baskı Kasım 2011, İstanbul, s.83

[2] Zeynep Karahan, 1991 ERKEN GENEL SEÇiMLERi VE REKLAM AJANSLARI'NIN ETKiNLiKLERi, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi

[3] age

[4] Sevinç Doğan, Mahalledeki AKP, İletişim Yayınları, İstanbul, 1. Baskı 2016, s.41

[5] Age, s. 41

[6] M. Hakan Yavuz, Erbakan’dan Erdoğan’a, Laiklik, Demokrasi, Kürt sorunu ve İslam, Kitap Yayınevi, 1. Baskı Kasım 2011, İstanbul, s. 85

[7] Derleyen Tanıl Bora, İletişim yayınları

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Gönen Orhan
Gönen Orhan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Provokasyonların sigortası sürecin toplumsallaşması
Gönen Orhan
Gönen Orhan CHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Farklı bir kamusal alan deneyimi açısından Yetimhane eşi benzeri olmayan bir fırsat
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Sovyetler’den AKP’ye: Çöküş mü, kontrol mü?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Konut hayalleri borsada: 25 santimetre karelik umutlar
Tuğba Muslu
Tuğba Muslu Tahakkümün iki yüzü: Doğa ve Kadın
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Çocuklar ne zaman yalan söylemeli?
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP nasıl kurtulur?
Onur Tuğrul Karabıçak
Onur Tuğrul Karabıçak Toplumun disiplinsizleşmesi ve Reklam Devleti
Ali Kılıç
Ali Kılıç Çanlar kimin için çalıyor?
Oğuz Demir
Oğuz Demir Mutsuzlar Ekonomisi: Çalışan da Dertli, Çalışmayan da
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Eksilen pay, çalınan rıza
Bora Şahin
Bora Şahin Baba – oğul politik rollerine yeni bir soluk: Nişanyanlar
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Çerçioğlu olayı ve belediyelerin çözülüşü
Özgür Öğütcen
Özgür Öğütcen “Liyakat”: Sahte bir kavram
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı