MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk

ANA SAYFASİYASET1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk
1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk

Barışı inşa etmek, ortaya çıkan her türden en küçük fırsatı değerlendirebilme becerisi ve esnekliğiyle mümkündür. 1990’lardan bu yana defalarca kapımıza gelen barış fırsatını bu kez de kaçırmamak için çoklu ve farklı toplumsal duyarlılıkların barış için, çözüm için harekete geçmesi şarttır. Çok kimlikli, çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı, demokratik, eşit ve özgür bir Türkiye’nin geleceğinin kilidini açacak olan, Kürt barışıdır.

02 Eylül, 2025, Salı 00:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz

1 Eylül Dünya Barış Günü’nü geride bıraktık. 1993 yılından bu yana daha çok Kürt sorununda barış ve demokratikleşme taleplerinin yükseldiği mitingler, yürüyüşler yapılır; sorunun farklı boyutlarının tartışıldığı paneller ve konferanslar düzenlenir.

Bu yıl, yeni çözüm süreci nedeniyle öne çıkan mesajlar, talepler ve etkinliklere katılım daha da önem arz ediyor. Yeni çözüm sürecine dair toplumsal heyecan ve umudu gözlemleme şansı bakımından da dikkate değerdi. Ancak her yıl olduğu gibi, Kürtlerin yoğun yaşadığı metropoller ve yerleşim yerleri dışında, ayrıca Kürt sorunu konusunda duyarlılığa sahip siyasi çevreler haricinde ciddi bir kıpırdanma ve hareketlilik olmadı. Siyasi partiler, sendikalar, meslek örgütleri ve demokratik kurumlar mesaj dahi yayınlamadılar. Bu yıl merkez Türk siyasetinde bazı şahısların iki dilli basın açıklamaları tarihe geçek nitelikte ilk  örnektir.

Meclis’te bir parti hariç diğer tüm partilerin katılımıyla kurulan yeni çözüm süreciyle ilgili komisyon çalışmaya başlamasına rağmen, Kürt sorununun çözümü ve barış hâlâ Türkiye’nin bütününün öncelikli gündemi olabilmiş değil. Bunu, İstanbul’dan veya Ankara’dan herhangi bir toplantı için Diyarbakır’a, Van’a uçanlar uçaktan ilk adımı attığı andan itibaren hissederler. Yılda bir gün bile 81 ilin gündemini ortaklaştırmayı başarabilmiş değiliz.

Bu, Türkiye’nin Kürt sorununu eşitlik temelinde çözmeye hâlâ mesafeli oluşunun bir emaresi olsa gerek. Başka bir ifadeyle, barışın toplumsallaşması mücadelesinde bulunduğumuz noktaya ya da almamız gereken yolun uzunluğuna işaret ediyor.

Burada yaşanan şey herhangi bir soruna karşı toplumsal ve siyasal ilgisizlik, duyarsızlık değil. Birleşmiş Milletler’in birçok kararına göre, evrensel temel hakların en başında barış hakkı gelir. BM İnsan Hakları Konseyi’nin 22 Haziran 2017’de kabul ettiği Barış Hakkı ve Halkların Barış Hakkı Bildirgesi’nde, herkesin barış hakkı olduğu; bunun yalnızca silahlı ya da silahsız çatışma yokluğu değil, toplumsal diyalogların güçlendirildiği, çatışmanın kök nedenlerinin ortadan kaldırıldığı, sosyal, ekonomik ve kültürel eşitliğin tanındığı bir durum olduğu vurgulanır. Yani burada siyasal ve toplumsal yaşamın özünü oluşturan bir haktan söz ediyoruz.

Aslında ana akım Türk seçmeni veya toplumu, bu hakkın kullanımını siyaset kurumuna havale etmiş durumda. Siyaset kurumunun yaklaşımına göre dönemsel farklılık gösteren tutumlar alınmakta. Bu nedenle, 40 yılı aşan savaş ve çatışmaya rağmen insan hakları bilincinin yerli yerine oturmadığı ve barış hakkının yeterince toplumsallaşmadığı bir gerçek.

Toplumsal duyarlılık ile hak temelli bilgi ve bilinç gelişmişliği, değişim ve dönüşümün yolunu açar. Salt aidiyet bağına ya da siyasi güvene dayalı davranış ve tavırlar ise kolay, hızlı ve radikal tutum alışlara yol açmakta; bunun sonuçları da çoğu zaman sarsıcı ve yıkıcı olmaktadır.

Siyasetin Keyfiliği, Toplumun Sessizliği

Nitekim 2013–2015 çözüm sürecine verilen yüzde 80’lere varan toplumsal destek, 28 Şubat 2015’teki Dolmabahçe açıklamasından sadece bir ay sonra tam tersine dönmüş, barış arayışından hızla uzaklaşılmış ve bunun hiçbir siyasi sonucu olmamıştır. Bu, yakın dönemde yaşanan en tipik vakadır.

Sanırım siyasi iktidar da tam olarak bu durumdan cesaret alarak, yeni çözüm sürecinde çok rahat ve keyfi davranışlar sergiliyor. PKK’nin fesih kararı ve simgesel silah yakmanın yarattığı umutları, tarihsel fırsatı hakkıyla ve hızla değerlendirmekten uzak, sorumluluğundan kaçan bir konumda.

Yukarıda özetlenen BM kararında ifade edilen barış; özgürlüğün, demokrasinin ve toplumsal adaletin toplumun her alanında yaşam bulmasını gerektiriyor. Yeni çözüm sürecinin gerçek ve tam başarısı da ancak böylesi bir toplumsal dönüşümle mümkün olacaktır. Türkiye’nin önümüzdeki dönem toplumsal sorumluluğu ve temel görevi, bunun hayata geçirilmesidir. Yeni çözüm süreci, böylesine tarihsel bir dönüm noktasında her kesimin omuzlarındaki büyük bir yük ve sorumluluktur.

Barışı inşa etmek, ortaya çıkan her türden en küçük fırsatı değerlendirebilme becerisi ve esnekliğiyle mümkündür. 1990’lardan bu yana defalarca kapımıza gelen barış fırsatını bu kez de kaçırmamak için çoklu ve farklı toplumsal duyarlılıkların barış için, çözüm için harekete geçmesi şarttır.

Çok kimlikli, çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı, demokratik, eşit ve özgür bir Türkiye’nin geleceğinin kilidini açacak olan, Kürt barışıdır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu La-Ahlaki bireyselliğin yaygın olduğu toplumda siyaset
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz 1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Merkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır!
    Akın Özçer
    Akın Özçer Geri Çağırma Hakkı
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Anayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Mücadelenin manivelası örgütlü olmaktır
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Altın mı, gümüş mü?
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Sustainomy: Geleceğin ekonomisi Türkiye’de neden başlamalı?
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Gediz’in “kuruması” ile toplumun “kuruması” arasında bir korelasyon var mıdır?
    Deniz Nas
    Deniz Nas Almanya’da neler oluyor: AfD iktidara mı yürüyor?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy “Terörsüz Türkiye” hangi devletin projesi?
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Türkiye’de lider kültü ve karşıtlık siyaseti
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Ya İstiklal Ya Ölüm
    Beril Esra Atahan
    Beril Esra Atahan Entropinin kalbimizdeki yansıması
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Meydan muharebelerinden kuantum meydan okumasına
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Futbolda 28 Ağustos Depremi: Futbol asla futbol değildir
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı