MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kırmızı bayraklar sessizce sallanırken

ANA SAYFAPSİKOLOJİKırmızı bayraklar sessizce sallanırken
Kırmızı bayraklar sessizce sallanırken

Bir ilişkide sınır koyduğunuzda sevgi azalıyorsa, orada zaten sevgi yoktur—şartlılık vardır. Sizi dinlemeyen, sizi duyamayan biriyle kurduğunuz bağ, ancak sizin kendinizi inkârınız kadar sürecektir.

23 Temmuz, 2025, Çarşamba 08:05
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Beril Esra Atahan
Beril Esra Atahan
yazı içi reklam

Şu unutulmamalı: Bir ilişkide sınır koyduğunuzda sevgi azalıyorsa, orada zaten sevgi yoktur—şartlılık vardır. Sizi dinlemeyen, sizi duyamayan biriyle kurduğunuz bağ, ancak sizin kendinizi inkârınız kadar sürecektir.

Bir ilişkide sizi rahatsız eden bir durumu dile getirdiğinizde karşınızdaki kişi size yaklaşmak yerine uzaklaşıyorsa, aslında orada sevgi değil, sessizlik ödüllendiriliyordur. Ve belki de ilişkinin temeli en başından beri sizin susmanıza, kendi ihtiyaçlarınızı geri plana atmanıza, “çok da önemli değil” demenize dayanıyordur. İşte bu yüzden, o uzaklaşma bir red değil, bir aynadır. Ne kadar görmezden gelseniz de bir noktada o ayna size, “Bu ilişki senin duygusal emeğini tüketiyor” diye fısıldar.

Eğer bir ilişkide sizin için sorun olan şeyleri dile getirdiğinizde karşınızdaki sizden uzaklaşıyorsa, o ilişkinin temelleri sizin kendinizi feda etmeniz üzerine kurulmuştur. Ve bu cümle sadece bir tespit değil, birçok kişinin kalbine saplanan tanıdık bir sızı gibidir.

Psikolog Harriet Lerner şöyle der: “İlişkilerde gerçek yakınlık, risk aldığımızda ortaya çıkar; dürüstlük ve açıklık olmadan, yakınlık yalnızca bir yanılsamadır.” Birine kendinizi açmak, “Bu beni incitti,” demek cesaret ister. Ve o anda karşınızdaki kişi sizi anlamak yerine savunmaya geçiyorsa ya da sizi suçlayarak ya da uzaklaşarak cezalandırıyorsa, orada sevgi değil, kontrol vardır.

Birçok kadın ve erkek, çocukluğunda öğrendiği gibi, sevgiyi elde tutmak için sessiz kalmayı tercih eder. Çünkü bir zamanlar ağladığında ilgi değil, yalnızlık görmüştür. Şimdi de bir ilişkide huzuru korumanın yolunun kendi gerçekliğini bastırmak olduğunu sanır. Ama bu bastırmalar birikir. Ve sonra bir gün, “Ben bu ilişkide kendim olamıyorum” cümlesi, içsel bir çığlık olarak ortaya çıkar.

Bir kitabında Clarissa Pinkola Estés şöyle yazar: “Kurtlarla Koşan Kadınlar, içgüdülerinden koparılmış kadınların hikâyesidir; çünkü onlar, kendi acılarını anlatmaya çalıştıklarında bile dinlenmemiştir.” İşte biz de çoğu zaman kendi ‘vahşi’ yanımızı—yani gerçek ihtiyaçlarımızı, hayır deme hakkımızı, öfkemizi—ilişkinin huzuru uğruna feda ederiz.

Ama şu unutulmamalı: Bir ilişkide sınır koyduğunuzda sevgi azalıyorsa, orada zaten sevgi yoktur—şartlılık vardır. Sizi dinlemeyen, sizi duyamayan biriyle kurduğunuz bağ, ancak sizin kendinizi inkârınız kadar sürecektir.

Gerçekten sevildiğiniz yerde, duygularınız tehdit değil davettir. Kırılganlığınız sizi yalnızlaştırmaz; yakınlaştırır. Eğer uzaklaşıyorsa, belki de onu sevmek değil, serbest bırakmak zamanıdır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Beril Esra Atahan
Beril Esra Atahan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
Fahri Bakırcı
Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
Tunay Şendal
Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı