MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yalçınkaya kararının anlamı

Ana SayfaHukukYalçınkaya kararının anlamı
Yalçınkaya kararının anlamı
19 Eylül, 2024, Perşembe 07:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Günal Kurşun
Günal Kurşun

Artık her Avrupa Birliği toplantısında dile getirilen Kavala ve Demirtaş kararlarına eklenen bir karar daha oluşuverdi. Elbette bu kararın yalnızca Kayseri’deki bir mahkemenin kararıyla oluştuğunu kimse zannetmiyor. Belli ki devletin yüksek katlarında düşünüldü, taşınıldı ve bu karar alındı. Bu yeni mecrada Türkiye’yi iyi bir şey beklemiyor.

Geçtiğimiz hafta 12 Eylül’ün yıldönümünde Kayseri Adliyesi’nde görülen karar duruşmasında Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geçen sene verdiği Yalçınkaya kararına uymayarak eski kararında ısrar etti. Özellikle 15 Temmuz sonrası yargı pratiği düşünüldüğünde, Türk yargısının bu dosyadaki kararı merakla bekleniyordu. Elbette yalnızca Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi’nin almadığı bilinen bu kararla Türkiye, AİHM kararlarına uymayacağını ilan etmiş oldu. Şüphesiz bu durumun ekonomik, hukuki ve siyasi sonuçları olacaktır, ancak bu noktaya giden yolu kısaca hatırlamakta fayda var.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararları ilan ettiği Hudoc adlı bir veri tabanı var. Mahkemenin verdiği tüm kararlar, bu veri tabanında yayınlanıyor. Yanı sıra, AİHM kararlarının uygulanmasına ve infazına ilişkin bir de Hudoc-Exec adlı bir başka veri tabanı daha var. Meraklıları Avrupa Konseyi’nin internet sitesinden girerek her iki veri tabanına da ulaşabilirler. Türkiye’nin uymadığı AİHM kararları, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin denetimi altına alınıyor ve her üç ayda bir yapılan toplantılarda sorgulanarak ele alınıyor. İfade özgürlüğünden adil yargılanma hakkına, haksız gözaltılardan dinsel azınlıklara çok değişik konularda toplam 9 başlıkta 28 karar var ki, Türkiye bu kararlara uymuyor. Aslında tümü de son derece hukuki ve yüksek standartları gösteren ve kimileri tekil dava, kimileri ise birbirine benzeyen grup davaları kapsayan bu 28 karar, adeta Türkiye’nin “kırmızı çizgilerini” temsil ediyor. Örneğin Alevilere zorunlu din dersi dayatması ve cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilmemesine yönelik İzettin Doğan ve diğerleri/Türkiye kararı, Kuzey Kıbrıs’ta yerinden edilen Kıbrıslı Rumların mülkiyet hakkına yönelik Xenides-Arestis/Türkiye kararı, ev içi şiddete karşı yetkililerin yeterli önlem almaması ve şikâyet mekanizması yetersizliğine ilişkin Opuz/Türkiye kararı ile artık tüm Türkiye’nin ezbere bildiği hukuk kurallarının açıkça yanlış veya dayanaktan yoksun yorumlanmasına ilişkin Kavala, Demirtaş ve Yüksekdağ kararları, bu kategoride yer alıyor.

Kayseri’de ikamet eden bir öğretmen olan Yüksel Yalçınkaya hakkında AİHM, By-lock programının salt telefondaki varlığının örgüt üyeliğini tek başına ispata yetemeyeceğine değindiği kararını 2023 Eylülünde açıklamış ve yargılamanın yenilenmesine hükmetmişti. Kayseri’de yapılan yargılamada, AİHM’in ortaya koyduğu kriterlerin hiçbirine riayet edilmeksizin, ilk karar aynen tekrar edildi.

İLK KARAR AYNEN TEKRAR EDİLDİ

İşte Türkiye’nin uymadığı 28 grupta toplanan AİHM kararlarına geçtiğimiz hafta 29.eklendi. Kayseri’de ikamet eden bir öğretmen olan Yüksel Yalçınkaya hakkında AİHM, suçun manevi unsurunun nitelikli şekilde analiz edilmesi gerekliliğine, özelleştirmek gerekirse terör örgütü üyeliği suçunun yalnızca kasten işlenebileceğine, kastı ortaya koyan çok nitelikli bir delillendirme bulunması gerekliliğine, bunun yanı sıra By-lock programının salt telefondaki varlığının örgüt üyeliğini tek başına ispata yetemeyeceğine, yazışma içeriklerinin de mutlaka incelenmesi gerektiğine, bu şartlara riayet etmeden verilen mahkumiyet kararının ise ta Sümerlerden bu yana hukuk sistemlerinde bulunan 4 bin yıllık bir hukuk ilkesini, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesini ihlal edeceğine değindiği kararını 2023 Eylülünde açıklamış ve böylelikle de Yalçınkaya hakkındaki yargılamanın yenilenmesine hükmetmişti. Kayseri’de yapılan yargılamada, AİHM’in ortaya koyduğu kriterlerin hiçbirine riayet edilmeksizin, ilk karar aynen tekrar edilerek adeta önceki kararda direnildi.

Bu durum, bir anlamda Türkiye’de ilk defa yaşanıyor, zira gerek Kavala gerek Demirtaş gerekse de diğer kararlarda mahkemeler, AİHM kararından sonra en azından şekilsel olarak uyum göstermişler, ancak yapılan yargılamalarda ortaya konan “yeni bazı hususlar” gerekçesiyle, yani farklı gerekçelerle aynı sonucu sağlayan kararlar verilmişti. Yalçınkaya davasında ise hiç de yeni bir nokta tartışılmamasına rağmen aynı kararda ısrar edildi. Böylelikle Türkiye açıkça AİHM yargılamalarına karşı tavır aldığını ortaya koydu.

Evrensel hukuk yerine “yerli ve milli hukukun” tercih edileceğine yönelik işaretler bir süredir, Can Atalay, Kavala, Demirtaş davaları ile Ayhan Bora Kaplan, Dilan Polat ve diğer mafya yargılamalarda kendini gösteriyordu. Yalçınkaya kararıyla birlikte Türkiye, başka bir kategoriye de adım atmış oldu. Bu kategori, medeni dünyadan ayrılan, çağdaş hukuk sistemlerini değil paranın ve gücün hegemonyasını ifade eden “hukuk devleti dışı sistemler” kategorisi.

Aslında Kayseri’deki yargılama, Türkiye’nin ayağına kadar gelen çok büyük bir fırsatı da temsil ediyordu. Bu karara uyum gösterse Türkiye, kerhen de olsa AİHM kararlarına uyum gösteren ülke kategorisinden ayrışmayacak, en azından şekilsel anlamda çağdaş bir hukuk sistemi içinde ülke muamelesi görmeye devam edebilecekti. Ne yazık ki ayağına gelen bu fırsatı göremeyen sistem, yalnızca tepmekle kalmadı, bu fırsata adeta röveşata attı. Bu kararla birlikte son aylarda düşme eğilimi gösteren Türkiye’nin kredilendirme risk priminin tekrar yükselişe geçeceği kolaylıkla öngörülebilir. Sayın ekonomi bakanı yurt dışında Türkiye’ye yatırım çekebilmek için didinirken, içeride Türkiye ortaya koyduğu bu pratikle adeta “lütfen bana yatırım yapmayın” diyor gibi! Hiçbirisi de zekâ yoksunu olmayan yabancı yatırımcılar, kendini hukuk sistemiyle bağlı saymayan bir ekonomide ne kadar risk alınması gerektiğini hesaplayabilecek tecrübeye sahipler. Siyaseten ise, artık her Avrupa Birliği toplantısında dile getirilen Kavala ve Demirtaş kararlarına eklenen bir karar daha oluşuverdi.

Yalçınkaya kararının etkileri, çok daha başka noktalarda kendini gösterecektir. Vize sorunlarından ikili ticarete, yargısal işbirliği alanlarından hukuki yardımlaşmaya kadar pek çok alanda Avrupa ile ilişkilerin daha da zayıfladığına tanık olacağız.

AVRUPA İLE İLİŞKİLERİN DAHA DA ZAYIFLADIĞINA TANIK OLACAĞIZ

Elbette bu kararın yalnızca Kayseri’deki bir mahkemenin kararıyla oluştuğunu kimse zannetmiyor. Belli ki devletin yüksek katlarında düşünüldü, taşınıldı ve bu karar alındı. Bu karardan sonra kısa ve orta vadede ekonominin yönünü izleyeceğiz ancak uzun vadede Türkiye’nin istikametinin aydınlık bir nokta olmadığını sanırım herkes görebiliyordur. İktidarın belli bazı konuları hukuku tamamen devre dışı bırakarak adeta bir inat alanına dönüştürmesi ve yanlışta bile isteye ısrar etmesi, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ilgilendiriyor. Türkiye giderek medeni milletler sisteminden uzaklaşıyor ve hukuk dışı bir alana taşınıyor. Bu yeni mecrada Türkiye’yi iyi bir şey beklemiyor.

Yalçınkaya kararının etkileri, çok daha başka noktalarda kendini gösterecektir. Vize sorunlarından ikili ticarete, yargısal işbirliği alanlarından hukuki yardımlaşmaya kadar pek çok alanda Avrupa ile ilişkilerin daha da zayıfladığına tanık olacağız. Türkiye hızla Rusyalaşırken, bu sonuçtan memnun olan kesimlerin ellerini ovuşturması, olası bir iktidar değişikliğine kadar devam edecek, ancak bu olsa bile hukuk kurumunda yaşanan tahribat öylesine büyüyor ki, onarmak maalesef on yılları alacak; belki de hiçbirimiz onarıldığını göremeyeceğiz. Her durumda, çocuklarımızın daha düzgün bir hukuk devletinde yaşayabilmesi için umutla gerçek hukuku talep etmeye devam etmemiz gerekiyor. Başka çaremiz yok…

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Günal Kurşun
Günal Kurşun

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Herkül Millas
Herkül Millas Türkiye gelişmedi mi, yoksa geri mi kaldı?
Onur Tuğrul Karabıçak
Onur Tuğrul Karabıçak 5 Soruda AKP iktidarına karşı nasıl direneceğiz: Toplumsal müzakere, yurtdışından örnekler ve iktidar pratikleri
Bora Şahin
Bora Şahin Kadıköy’de üç milyarder
Gülşah Eker
Gülşah Eker Kent, Mekân, Geçicilik (2)
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy The Piano: Yönetmeni kadın olan en iyi film
Bilal Sambur
Bilal Sambur Kadın ve aile tartışmasının arkaplanı
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’siz yeni sürecin imkansızlığı  
Hakan Şahin
Hakan Şahin Disiplin, ölüm ve sessizlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Yıkımın adı Jarhanpur, acının adı Filistin
Deniz Nas
Deniz Nas Sosyal Demokrasi ve Sol Liberalizm: Modern siyaset felsefesinde özgürlük ve eşitlik açıklaması
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Tersine dönen modernleşme
Gönen Orhan
Gönen Orhan Belediyeler “rayiç” yerine taş mı yesinler? 
Akın Özçer
Akın Özçer Süreç ya da Çözüm Komisyonu
Yavuz Saltık
Yavuz Saltık Üretimin ve emeğin sessiz tanıkları: Türkiye’de emeklilik, yaşlılık ve toplumsal adalet
Murat Aksoy
Murat Aksoy Komisyonda MHP+CHP+DEM Parti+muhalefet birlikte hareket edebilir mi?
Özgür Çoban
Özgür Çoban Almanya'da demokrasinin sessiz intiharı
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Öğrenci konuşmalarının eğitimdeki yeri ve TED-Ed
Ali Kılıç
Ali Kılıç Bilgisiz inanç mı, yoksa bilginin değişken inancı mı?
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı