MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Suriye çilekli pastasını yerken akılda tutulması gereken bazı gerçekler

Ana SayfaDiş Poli̇ti̇kaSuriye çilekli pastasını yerken akılda tutulması gereken bazı gerçekler
Suriye çilekli pastasını yerken akılda tutulması gereken bazı gerçekler
27 Aralık, 2024, Cuma 08:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Türkiye’nin gittiği ve gideceği yolu şekillendirmede Suriye’de kaybedenlerin siyasal profillerini akılda tutmak; aynı hataları yaparak farklı netice elde edilmeyeceğini bilen tüm aklı başında yönetimler için en yerinde tutum olacaktır.

7 Aralık günü Özgür Özel’in zamansız “Esad’la görüşün” ifadesi AKP’nin ya da Erdoğan’ın “Suriye pastasının” üzerindeki çilek olarak tarihe geçti.

Beyaz Fırın’ın efsane pastalarının bile yanından geçemeyeceği bu çilekli pastayı Erdoğan ve politik paydaşları yemeye doyamıyor.

Pastanın Çileği tabii ki doğum günü çocuğuna ait. Erdoğan’a bir yeniden doğuş, küllerinden alevlenme şansı veren Suriye sürecinin tepesine “Özel’in bıraktığı çilek” tabii ki en çok onun hakkı.

Pasta ise hala çok taze ve neredeyse 3 öğün servis ediliyor. Ülkedeki 200 küsur üniversitenin pek çok yabancı öğrencisi arasında Suriyelierin olması ve onların Yeni Suriye’nin kaderinde yer almaları da Özel Çileği kadar olmasa da pastaya renk ve cümbüş veren ilave katkıları oluşturuyor.

Çilekli kremalı Suriye pastası her sabah kafamıza boca ediliyor. Pastayı kim sevmez, pastadan kim bıkar. 2024 yılı biterken ülke partileme modunda.

Bardağın tamamen boş olduğunu hiçbir zaman kabul etmeyen bir iktidarın masaya koyduğu çilekli pastayı görmek tabi kolay değil. Ancak görmemek yok saymak da bir anlam ifade etmiyor. Muhalefetin en tepesinde yapılan stratejik yanlışı düzeltmek ve hatayı kabul etmek yerine inkar etmek kimseye bir şey kazandırmayacak.

Erdoğan’ın stratejik olarak hem dışarda hem de içerde prestij kazandığı bu partinin bir süre daha devam etmesi kesin. En büyük başarısızlıkların bile büyük akıl diye servis edildiği bir propaganda makinesinde böylesi bir gerçeklik kolay kolay elden bırakılmayacaktır.

Bardağın tamamen boş olduğunu hiçbir zaman kabul etmeyen bir iktidarın masaya koyduğu çilekli pastayı görmek tabi kolay değil. Ancak görmemek yok saymak da bir anlam ifade etmiyor. Muhalefetin en tepesinde yapılan stratejik yanlışı düzeltmek ve hatayı kabul etmek yerine inkar etmek kimseye bir şey kazandırmayacak.

HATAYI İNKAR ETMEK KİMSEYE BİR ŞEY KAZANDIRMAYACAK

Erdoğan’a ve stratejik olarak sağlanan kazanıma dudak bükmek, küçümsemek ya da yok saymak ise pastanın tazeliğini güncelliyor. Muhalefetin her olumsuz söylemi adeta azalan pastanın dilimlerini tekrar yerine koyuyor, bozulan çileği tazeliyor. Muhalefetin 7 Aralık’ta Özgür Özel’in zamansız söylemi ile bozulan ayarı gerçekliği yok saymak var olanı reddetmek olarak daha da zamandışı bir hal alıyor.

Bardağın tamamen boş olduğunu hiçbir zaman kabul etmeyen bir iktidarın masaya koyduğu çilekli pastayı görmek tabi kolay değil. Ancak görmemek yok saymak da bir anlam ifade etmiyor. Muhalefetin en tepesinde yapılan stratejik yanlışı düzeltmek ve hatayı kabul etmek yerine inkar etmek kimseye bir şey kazandırmayacak.

Bununla beraber çilekli pastayı zaman zaman elleriyle parçalayıp yüzlerine gözlerine bulaştırarak midelerine gönderenlerin karnını ağrıtacak bazı acı gerçeklerin de altının çizilmesi gerekiyor.

Suriye -İran ve Rusya  : Türlerinin en uç örneklerini temsil eden kapalı rejimler yara aldılar, kaybettiler.

Türkiye (bazı tali ayrışmalar yaşasa da)  Suriye-İran-Rusya’nın kaybından hiçbir üzüntü duymayan (Batı-Demokrasi Blokunu) ABD/AB/İngiltere eksenini mutlu eden bir sürecin baş aktörü oldu.

Suriye’de kazananın (en azından şu anda) Türkiye destekli muhalifler olduğuna şüphe yok. Kaybeden ise hükümet güçleri. Suriye’nin yanındaki ülkeler ise herkesin bildiği üzere Rusya , İran ve Irak.

Irak’ın survivor durumunu ayrı bir noktaya koyacak olursa Esad Suriyesi ve 2 güçlü destekçisi bütün bu sürecin gerçek kaybedeni olarak yerini alıyor.

Her birinin sembolik anlamı bu kaybın sadece bir cephede kayıptan öte olduğunu gösteriyor.

Esad Suriye’sinin yok oluşu; Demokratik bir siyasi ortamda serpilen Baas Partisinin ya da farklı bir biçimde ifade edersek diğer tüm siyasi partileri yasaklayarak varolan totaliter bir parti diktasının yıkılışının da en dolaysız ifadesi oldu. Baas da bir partiydi. Kendisinin dışında tüm oluşumları yok eden bir parti. Ve yıkıldı.

İran dediğimizde akla gelen tabii ki İran İslam Devrimi. Humeyni’nin önderliğinde Şahı deviren ve Şahın demir eldivenini çok da tereddüt etmeden eline geçiren bir rejim. İran tabii ki yıkılmadı ama en yakın müttefikini kaybetti. İran İslam Devrimi kendi iç dinamikleriyle varlığını sürdürüyor ama Irak Savaşından bu yana en ağır yaralardan birini aldı. İslam’ın yönetim tarzı olarak var oluşunun Dünyadaki en güçlü temsilcilerinden biri artık daha güçsüz.

Rusya ise daha da çok katmana sahip bir aktör. Ama günümüz Rusya’sını Putinsiz düşünmek olası değil. Dünyada karar almada Tek Adam rejiminin en güçlü temsilcisi dediğinizde akla gelen ilk kişi kuşku götürmez biçimde Putin’in ta kendisidir. Tek adamla Dünyaya kafa tutan Rusya da Suriye’de olanlardan sonra öncesine nazaran daha zayıf.  

Özetlersek Suriye -İran ve Rusya: Türlerinin en uç örneklerini temsil eden kapalı rejimler yara aldılar, kaybettiler.

Türkiye’de kutuplaşma eğilimleri gösteren siyasette zaman zaman bu üç ekstrem hal İktidar Partisine ve onun liderine atfedilen eleştiri odaklarından birisi oluyor. İktidar çevrelerinin de Ak Parti’yi , Erdoğan’ı ve (Sunni) Dinsel duruşu savunurken zaman zaman karşı tarafın endişelerini doğrular şekilde bazı  tavırlarını da görüyoruz. Adeta karşı tarafı haklı çıkarmaktan şehevi bir tad alınıyor.

Suriye İç Savaşı’nda bir perde kapanırken olanlara bakıldığında demokrasi ile mesafeli duruşların nirvanasına ulaşmış rejimlerin façalarında önemli yaralar olduğu açık. Erdoğan bile  Esad rejiminin arkasından yaptığı değerlendirmede muhaliflerini; “alın diktatör görün” diyerek eleştirdi.

Türkiye (bazı tali ayrışmalar yaşasa da) Suriye-İran-Rusya’nın kaybından hiçbir üzüntü duymayan (Batı-Demokrasi Blokunu) ABD/AB/İngiltere eksenini mutlu eden bir sürecin baş aktörü oldu.

Türkiye’nin gittiği ve gideceği yolu şekillendirmede Suriye’de kaybedenlerin profilini akılda tutmak; aynı hataları yaparak farklı netice elde edilmeyeceğini bilen tüm akıllı insanlar için en yerinde tutum olacaktır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
SuriyeÖzgür Özel

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı