MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Seküler Çağ’da dini kurumsal e-postalara karşı savunmak

Ana SayfaSi̇yasetSeküler Çağ’da dini kurumsal e-postalara karşı savunmak
Seküler Çağ’da dini kurumsal e-postalara karşı savunmak

İnsanlık büyük çabalarla kurduğu tapınakların, mabedlerin gölgesinde oturmaya devam ederken o cesametin ilhamını veren doğanın kural ve kurgusunun sırrının kendi aklının yeteneği ile çözülebileceğini görmeye başlar. Bu çağın Charles Taylor’a göre tam adı Seküler Çağ’dır.

03 Mart, 2025, Pazartesi 06:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Gerçekten insanların inançla bağlarının devam etmesini istiyorsanız önce Seküler Çağ’ı okuyun. Kendinizle yüzleşin. İnancın devlet zoruyla değil insanların inancı yüreklerinde hissetmesiyle var olabileceğini anlayın. Bunun başka bir yolu bulunmuyor çünkü.

“Tanımlamak ve izini sürmek istediğim değişim, bizi Tanrı'ya inanmamanın neredeyse imkansız olduğu bir toplumdan, en sadık inanan için bile inancın diğerleri arasında insani bir olasılık olduğu bir topluma götüren değişimdir. İnancımı terk etmeyi düşünülemez bulabilirim, ancak muhtemelen bana çok yakın olanlar da dahil olmak üzere, dürüstçe yaşam tarzlarını ahlaksız, kör veya değersiz olarak reddedemeyeceğim, inancı olmayan başkaları da var (en azından Tanrı'ya veya aşkın olana değil). Tanrı'ya olan inanç artık aksiyomatik değildir. Alternatifler var. Ve bu aynı zamanda muhtemelen en azından belirli bir ortamda kişinin inancını sürdürmesinin zor olabileceği anlamına gelecektir.”

Charles Taylor/Seküler Çağ

Kurumsal hayatta yer aldığım yıllar boyunca öğrendiğim en önemli ders klavyenin soğukluğundan ve kolaylığından kaçınmak olmuştur.  Cem Köksal’ın başına gelenleri seküler çağ kavramı ile anlamaya çalışmak işin özü olsa da Türkiye’nin en büyük kurumlarından birinin başına geçmiş olmasına karşın bu basit gerçeği uzun atlayan Cem Köksal’ın hatasının da altını çizmek lazım. Asla klavye katılığına kapılma, Maili yollarken bir kez daha oku.

Bu temel kurumsal tavsiyeyi akılda tutarak asıl konuya girebiliriz:

Seküler Çağ’da yaşamak ideolojik Müslümanlar (ideolojik Hristiyanlar sahneyi 500 yıl önce terk etmişlerdir) için oldukça büyük bir sıkıntı içeriyor. Charles Taylor’un ikonik eseri özetle 20. Yüzyılın teknoloji devrimi çağında dinin karşı karşıya kaldığı önemli açmazları ve sıkıntıları gün yüzüne seriyor. İnsanlar dine ihtiyaç duymadan da hayatlarını sürdürebiliyor ve dünya hala var olabiliyor.

Sanayi devriminin şafağına kadar dünya öyle ya da böyle dinsel bir yerdi. Bu çağa kadar müesses nizama karşı olanlar da yanında olanlar da dindar insanlardı. Büyük reformcu Martin Luther de bir rahipti.

1789 devriminde kırılan din cephesi burada aldığı yarayı telafi etse de 19. Yüzyıl buluşlar çağı olarak kutsal kitabı büyük ölçüde geri plana itti.

Marxizm’in dini halkın afyonu olarak tanımlaması sırtını Fransız Devrim ideallerine yaslamış görünse de gücünü bilginin kutsal kitabı aşan derinliklerinden alıyordu.

Dinin toplumsal hayat için içerdiği rolün bilimin anlattıklarının karşısında çaresiz kalması tarihte hiçbir zaman görülmemiş bir dönüşüme yol açtı. Sınıflı toplumun temellerinin atıldığı antik çağlardan bu yana ilk defa ister çok tanrılı ister tek tanrılı dine inansınlar; insanlar yüzyüze oldukları doğanın sırlarını kendileri herhangi bir aracıya ihtiyaç duymadan çözebilmişlerdir.

İnsanlık büyük çabalarla kurduğu tapınakların, mabedlerin gölgesinde oturmaya devam ederken o cesametin ilhamını veren doğanın kural ve kurgusunun sırrının kendi aklının yeteneği ile çözülebileceğini görmeye başlar.

Bu çağın Charles Taylor’a göre tam adı Seküler Çağ’dır.

Seküler Çağ’da din tabii ki yok olmamıştır. Ama artık yeri çok daha farklıdır. Bu dinin dönüşümü, kurallarının, ritüellerinin değişimi anlamına gelmez. Sapasağlam 2 bin ya da daha fazla senedir var olan dinlerdir bunlar.  En küçük bir değişikliğe dahi tahammül olmayacak denli kökleşmiş, yerleşmiş ve sabitleşmişlerdir.  Değişiklik tabii ki inançta değildir.

Seküler Çağ’da değişen dinin toplumsal yeri ve rolüdür. Bu yalın cümle içeriğinde Seküler olanın ne insan ne de o insanların oluşturduğu toplum olmadığının bilincidir aslında.

Sekülarizm ya da bizdeki pejoratif kullanımı ile laiklik yani kabaca dinle devlet işlerinin ayrılması kolaycı bir kırılmanın tanımı olarak iş görüyor.

Seküler çağda inancın en yılmaz savunucusu olmanız bile sizin seküler araçlara ve seküler kurallarla bağlı kalmaktan kurtaramaz. Siyasal baskılarla yürütülen dayatmaların seküler çağda tuhaf bir zamandışılıktan öte bir faydası olmayacaktır.

1994’ten beri ülkeyi fiilen eline almış olan gelenek için laiklik kavramının aşağılayıcılığı kifayet etmez ve üzerine bir de laikçilik gibi daha da aşağı bir sıfat eklenir. Türkiye’de dinin değil ama inancın devlet işlerinden uzak tutulması konusunda oluşan hassasiyete bir tepkidir bu. İnanmanın ve dindarlığın Fransız Devrimi ile Marksizm arasında aydınlanma çağındaki tepkiselliğinin bir sonucudur Türk cumhuriyet modernleşmesinin aldığı bu konum.

1945’de ABD-Sovyetler arasındaki çatışma Türkiye’de siyasete bambaşka bir şekil verir. Din giderek bir anti komünist araç haline gelir. Devlet bir yandan laiklik adı altında inancın görünürlüğünü kısıtlarken diğer yanda uluslararası konjonktür Sovyetlerin yeşil kuşakla çevrelenmesini temin eder.

1980’in Trump’u Reagan Beyaz Saray’da ağırladığı mücahitlere kendilerini Amerika’yı kuran Kurucu Babalarla eşdeğer gördüğünü ifade eder.

AKP’nin  1994’de Sovyetler yıkıldıktan sadece 3 yıl sonra Türkiye’de ipleri ele geçirmesi tesadüf eseri değildir. Laiklik görselliği içinde ABD’nin yeşil kuşak aparatı olan Türkiye’nin askeri oligarşisi tüm rakipleri ekarte ederken yolu siyasal İslam’ın yeni bir versiyonuna açmıştır.

Kısa Dünya/Türkiye tarihini anımsamak; bunun Seküler Çağla ilişkisini teşhis etmek içindi.

Türkiye’de laikliğe karşı olan tavır devlet laik olur kişiler olmaz noktasından devletin de  daha az laik olacağı bir noktaya evrildi.  Dinin sınırlarına karşı gösterilen hasislik dinsel alanı daraltan yada dinsel alanı kızdıran hemen her ifadenin cezalandırılması aşamasına geldi.

Ramazan kutlamasının yöntemine yönelik eleştiri, laik olduğu varsayılan devletin hukuksal düzeni içinde ceza/korkutma/dışlama nesnesi olabilmişti. Bunun benzer örneklerini daha önce de görmüştük. Kadir gecesine saygı gösterilmesi hukuksal koruma altına girmişti.

Bütün bunlar dini hassasiyetin savunusu ve laikliğin devletin dini olmadığı anlamının sorgulanması anlamına geliyor.

Peki bu sürdürülebilir bir durum mu? Ya da buradan varılacak nokta hayatın dinselleşmesi anlamına gelebilir mi? Bu sorunun yanıtı olumsuz. İslamcı duyarlıkla siyasetin laiklik tanımını yeniden yapılsa da seküler bir çağda bu çaba suya yazılan bir yazıdan öte gitmeyecektir.

Vatikan’dan Afganistan’a kadar kendisini inancın temsilcisi gören yönetim sistemleri için de sekülerlik insanlara ya da devlete dair bir tanım olmanın ötesine geçmiştir. Seküler çağda inancın en yılmaz savunucusu olmanız bile sizin seküler araçlara ve seküler kurallarla bağlı kalmaktan kurtaramaz. Siyasal baskılarla yürütülen dayatmaların seküler çağda tuhaf bir zamandışılıktan öte bir faydası olmayacaktır.

Gerçekten insanların inançla bağlarının devam etmesini istiyorsanız önce Seküler Çağ’ı okuyun. Kendinizle yüzleşin. İnancın devlet zoruyla değil insanların inancı yüreklerinde hissetmesiyle var olabileceğini anlayın. Bunun başka bir yolu bulunmuyor çünkü.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Seküler ÇağSekülarizmCharles Taylor

Yorumlar

yorum avatar

Çok güzel bir yazı teşekkür ederim....

ÖMER SÖKMEN

03-03-2025 12:30

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı