MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kastamonu’nun kapısı açılırken

ANA SAYFAKÜLTÜR SANATKastamonu’nun kapısı açılırken
Kastamonu’nun kapısı açılırken
06 Ekim, 2024, Pazar 07:23
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan
yazı içi reklam

Murat, Kastamonu’dan aldığı enerjiyi Kastamonu’ya geri veriyor. Çoğaltıyor. Murat’ın Kastamonu’nun incelikli detaylarını kişisel bakışla anlattığı hikayeler bir gezi yazısının rutinini aşarak edebi bir metne evriliyor. Kastamonu’nun Karadeniz’in dalgaları ve Ilgaz’ın zirvesi arasında kapanmayan KAPI’sı meraklısına, merak edene sonsuzca açılıyor. 

Bazen çok övülen yere göğe sığdırılamayan bir yeri ziyaret edersiniz ve o denli övülen bu yerin sıradanlığına şaşar kalırsınız. Burayı görmek için harcadığınız zamana, paraya üzülür neden bu kadar şişirilmiş diye kendi kendinize sorarsınız.

Bu durumun diğer ucunda ise pek de iyi gözle bakılmayan, biraz hakir görülen kenara atılan yerler vardır. Önyargı ile bakılan bu yerler ise yanına gittiğinizde binbir renkte parlayan bir mücevhere dönüşür.

Gittiğinizde bu zamana kadar görmediğinize kendi kendinize kızar, buraya dair önyargıyı besleyenlere şaşarsınız.

Doğduğum Kastamonu son yıllarda bu önyargıları büyük oranda kırsa da Türkiye kolektif belleğinde biraz kenarda tutulan bir yer olarak kaldı. Kastamonu sahip olduğu doğal ve tarihi varlıklara, gastronomik tatlara rağmen ortak imgelerde yukarıda tanımlanan ikinci kategoriye dahil oldu.

Ben bu konuda çuvaldızı kendime de batırmaktan çekinmem. Çalıştığım Türkiye’nin Bankası sloganıyla yola çıkan Banka Kastamonu’ya açtığı 2. Şubeyi sanki bu şehir dar bir merkezden ibaret gibi ilkinin karşısına açmıştı. Kısa sürede kapanmak zorunda kalan bu Şube; suiniyeti daha sonra aşikar olan bir yöneticinin münferit hatası olmanın ötesinde bu hatayı çekincesizce paylaşan ve onaylayan üst yönetimin de yukarıda ifade edilen kolektif algıya yenilgisiydi. Kastamonu tüm olumsuz kanaatları bir kenara bırakan kentleşmesini ODTÜ’nün bilimsel anlayışına emanet eden bir şehir olarak alternatif yerleşimini daha 1980’ler başlamadan Kuzey Kent adıyla planlamış 2. Kastamonu’yu tarihi kenti gölgelemeyecek şekilde oluşturmuştu. 2000’ler sonrası 2024’e kadar süren anlayışın inşaat algısı bu planlamayı kısmen bozsa da sağlam altyapı kentin eski şehrini korumasına yardımcı olmuştur. Şube açılacaksa Kuzey Kente açılmalıydı. 

1461’de Osmanlı Birliğine katılan Kastamonu; Anadolu’nun Türkleşme serüveninin ilk adımlarından birine öncülük etmiş; Osmanlı daha çekirdekken büyüyen bir meyve konumuna gelmiştir.

OSMANLI DAHA ÇEKİRDEKKEN BÜYÜYEN BİR MEYVE

Bu parantezi kapatalım ve bugün bile bazı zihinlerde bu önyargının aşılamamış olduğunun altını çizelim. Cumhuriyet tarihi boyunca zihinlere kazınmış önyargılar o kadar da kolay kırılmıyor.

Bu duruma yol açan nedenlerin tarihte saklı olduğunu düşünüyorum. 1461’de Osmanlı Birliğine katılan Kastamonu; Anadolu’nun Türkleşme serüveninin ilk adımlarından birine öncülük etmiş; Osmanlı daha çekirdekken büyüyen bir meyve konumuna gelmiştir.

Kastamonu’daki Türk varlığı 1071’in neredeyse hemen ardından kendini gösterir ve Çoban Oğulları İsfendiyar Oğulları ve Candaroğulları devir daimi ile 1461’e kadar özgün bir sülalenin gücü bu topraklarda var olur.

Fatih, İstanbul’un fethinden 8 yıl sonra Pontus Devletini ortadan kaldırmak için Trabzon’a yol alırken arada Kastamonu’yu da Osmanlı Birliğine katarken kan dökmez ama güç ve siyaset kullanır.

Candaroğullarının son hükümdarı İsmail Bey kendi oğlunun da babasına ihanetiyle gelişen bu sürecin sonunda kendini Balkanlarda bugünün Plovdiv’i bizim bildiğimiz adıyla Filibe’sinde bulur. Kastamonu’da kendisi için yaptırdığı Türbe’de değil Türkleşmesine katkılar verdiği Filibe’de son uykusuna yatar. Balkanların Türk kimliğine katkısı büyüktür.

Kastamonu’nun merkezinde olduğu Candar ülkesinin yönetici aristokrasisinin yani Candaroğlu sülalesinin Osmanlı tarafından asimilasyonu uzun yıllar gerektirmiştir. 

Osmanlı’nın her şeyden çok önemsediği merkezi otoritesine karşı herhangi bir olumsuz halin gelişmemesi için gösterilen çabanın yüzyıllar sürdüğü doktora tezleri ile de desteklenen tarihsel bir gerçekliktir.

Bugün Kastamonu’yu gezdiğinizde Osmanlı öncesi Beylik dönemi mirasının azami 250 yıllık hikayesinden kalanlar Osmanlı’nın 450 yıllık uzun ve daha modern döneminden kalanları gölgede bırakacak kadar çok ve sağlamdır. Yerel feodalite merkezi imparatorluktan daha çok çalışmış ve eser bırakmıştır.

Kastamonu, Osmanlı döneminde önemsiz olmasa da tarihsel itibar grafiği 1461’de çıktığı zirveden iniş trendini 1923’e kadar sürdürmüş, makus talihin Cumhuriyetin kazanımlarının bütün ülkeye yansıyan ortak çıktılar içinde çok da yukarı dönmesi 1923’ten sonra da mümkün olmamıştır.

Karabük’ün, Ereğli’nin endüstrileşen odakları arasında Kastamonu istiridyenin içindeki inci olarak var olmaya devam etmiştir.

Bu kısa tarihsel anlatı bir üzüntü beyanı tabii ki değildir. Bu ortak hafızaya kazınmış bir konuda kişisel bir görüş beyanıdır.

Eş zamanlı kurulan Kastamonu Kent Müzesi de Murat'ın öncü aklıyla hayata geçerken onunla bu konuda fikir alışverişi yapmanın gururunu da yaşadım.

KASTAMONU KENT MÜZESİ DE MURAT’IN ÖNCÜ AKLIYLA HAYATA GEÇTİ

Ortaokul ve Lise yıllarımı geçirdiğim Kastamonu memleketim olsa da onu tekrar keşfedişime vesile olanlar arasında Murat Karasalihoğlu'nun yeri özeldir. Murat ile tanışıp onun Paflagondan Candara Kastamonu Tarih kitabını bilgisayarın dip köşesinden çıkarıp kitapçı rafına koyuşumuzu Kastamonunun En Çalışkan Arkeoloğu yazısıyla hikaye etmiştim.

Eş zamanlı kurulan Kastamonu Kent Müzesi de Murat'ın öncü aklıyla hayata geçerken onunla bu konuda fikir alışverişi yapmanın gururunu da yaşadım.

Murat’ın Kastamonu’nun kuşuna, kurduna, ayısına, yemeğine, dağına, denizine, kalesine, kulesine, gizli kalmış geçidine, bir sonbahar manzarasına, bir kış bakışına, bir yaz dalgınlığına dair yazılarını da aynı zamanlarda okumuş onunla beraber bu şehrin her biri tarihsel değere sahip olan ilçeleri arasında yolculuk etmiştim.

Bu yazılar artık parlak kağıda basılmış resimlerin eşliğinde bir kitaba dönüşmüş durumda. Hüzünlü bir Kuğu şarkısı ile aramızdan ayrılan hiç tanışmadığımız Aslı’nın sevgili anne ve babasının katkıları ile gerçekleşen bu dönüşüm kişisel bir trajedinin acı yanlarını unutulmamanın haklı huzuru ile kaynaştırıyor.

Murat Kastamonu’dan aldığı enerjiyi Kastamonu’ya geri veriyor. Çoğaltıyor. Çokluyor. Murat’ın Kastamonu’nun incelikli detaylarını kişisel bakışla anlattığı hikayeler bir gezi yazısının rutinini aşarak edebi bir metne evriliyor.

Kentin 5 bin yıllık kültürel 50 milyon yıllık fiziksel geçmişinden süzülen bilgi; duygunun, algının, bilincin süzgecinden geçiyor aynasında kırılıyor ve bir kitap formunda karşımıza çıkıyor.

Kastamonu’nun Karadeniz’in dalgaları ve Ilgaz’ın zirvesi arasında kapanmayan KAPI’sı meraklısına, merak edene sonsuzca açılıyor. Bu aralıktan başını uzatanlara selamla.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
Murat Aksoy
Murat Aksoy İhtiyaç olan tek şey: Samimi bir görüşme
Fahri Bakırcı
Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
Tunay Şendal
Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
Herkül Millas
Herkül Millas Milli açıklamaların yetersizliği
Deniz Nas
Deniz Nas Dönüşen CHP, sol popülizm ve Özgür Özel
Bilal Sambur
Bilal Sambur Hakimiyet saplantısı, hassasiyet değildir
Semih Çoban
Semih Çoban Bir öğle arası: Stephansplatz’da 20 dakika
Aydan Bakan
Aydan Bakan Pijamalı balon
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı