MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

İki paradigma: Demokratik Türkiye ya da padişahlık

Ana SayfaSi̇yasetİki paradigma: Demokratik Türkiye ya da padişahlık
İki paradigma: Demokratik Türkiye ya da padişahlık

Yani kısacası toplumumuz düşünce dünyasında da kutuplaşmış bir toplum. Çok kabaca söyleyecek olursak burada iki “paradigma” var. Birincisi Türkiye’nin laik ve demokratik bir ulus-devlet olduğu ya da olması gerektiği üzerine; diğeri ise Türkiye’nin aslında geleneksel olarak da izleri tam silinmemiş olan Osmanlı’dan devamla İslami bir padişahlık olması gerektiği üzerine.

25 Şubat, 2025, Salı 06:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu

Çok kabaca söyleyecek olursak burada iki “paradigma” var. Birincisi Türkiye’nin laik ve demokratik bir ulus-devlet olduğu ya da olması gerektiği üzerine; diğeri ise Türkiye’nin aslında geleneksel olarak da izleri tam silinmemiş olan Osmanlı’dan devamla İslami bir padişahlık olması gerektiği üzerine.

Erdoğan’ın AKP kongresinde birtakım milletvekillerini partisine üye kabul etmesini aslında bir güç gösterisi olarak okuyanlar var ama bence durum tam tersi. Bir zamanlar (17 Aralık 2013’de) “Bir insan partisinden” “ayrılıyorsa sadece partisinden ayrılmaz. Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır, milletvekilliğinden ayrılır” demiş olan bir liderin, bu sözlerini çiğneyerek 3 milletvekilini partisine katması gerçekten aslında zayıflığının bir göstergesi. Bir başka göstergesi de seçimlere katılabilme koşulunu sağlamak üzere bu yoldan yürüyeceğinin izlenimini kuvvetlendirmiş olması. Yani bir tür vekil borsasını açmış olması.

Olur mu olur! Bir türlü ulus-devlet olamamış bir devletin toplumu da bu gerçeği yansıtır. Yani hala İslami bir padişahlık döneminde yaşadığını düşünen ve o anlamıyla Cumhuriyet devletini içine sindirememiş bir kesimin varlığı bu türden siyasetlerin de oluşmasının ana nedeni. Bir başka ifadeyle Erdoğan’ın “ahlaklı vekillerin” nasıl davranması gerektiği ile ilgili sözlerine takılmayan kitlelerin varlığı bu türden manevraları da meşrulaştırıyor. “Öyle ya biz neden gocunalım? Reis davet ettiyse sorun yok! Garipseyenler ise bizden olmayanlar, yani ötekiler, onlar da bizi ilgilendirmiyor zaten”.

Yani kısacası toplumumuz düşünce dünyasında da kutuplaşmış bir toplum. Çok kabaca söyleyecek olursak burada iki “paradigma” var. Birincisi Türkiye’nin laik ve demokratik bir ulus-devlet olduğu ya da olması gerektiği üzerine; diğeri ise Türkiye’nin aslında geleneksel olarak da izleri tam silinmemiş olan Osmanlı’dan devamla İslami bir padişahlık olması gerektiği üzerine.

Aslında bu kırılma ve iki paradigma Cumhuriyetten önceden başlayan bir olgu. Yüzyılın başında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının birinci paradigmayı benimseyerek onun gereklerini yerine getirmeleri, Türkiye’yi “Batılı” bir ulus-devlet olarak inşa etmeleri, karşılarında padişahlığın devam etmesi gerektiğini düşünenleri etkisiz bıraktı. Ama onların toplumdaki varlıklarını tümüyle yok etmedi. Bir anlamıyla onları bu paradigma içinde asimile olmaya bıraktı.

Ama bu beklenen asimilasyon olmadı. Tekke ve zaviyelerin kaldırılması, tarikatların yasaklanması bu amaçla yapılmıştı ama işe yaramadı. Bu insanlar bir anlama yer altına indiler ve çalışmalarını yer altında yaptılar.

İşte mesele de burada! Bu yüzde 60-65 oranında olup da laik ve demokratik bir ülke olmayı isteyenlerin, yani birinci paradigmayı benimseyenlerin iradelerini bir araya getirebilmekte.

Her neyse uzatmayalım! Tayyip Erdoğan ve onun siyasetinin destekçileri işte bu İslami padişahlık paradigması içinde düşünen ve davranan insanlardan oluşan bir kitle.

Bu paradigma kavramını ortaya atan Thomas Kuhn der ki “Paradigmalar arasında savaş ispatlarla kazanılabilecek bir savaş değildir!.. Çünkü paradigmalar, farklı varsayımlar, farklı inanç ve dünya görüşleri üzerine kuruludurlar. Bu nedenle, bir paradigmanın diğerine üstün gelmesi, sadece veri veya mantıkla sağlanamaz.

Erdoğan’ın zaman zaman "Eğitim ve öğretimde, kültürde, arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum" demesi aslında kendi benimsediği paradigmanın tüm toplumca kabul edilmediğinin ifadesinden başka bir şey değildir.

Özetle toplumumuzda bu iki paradigma ete kemiğe partiler olarak dönüşerek varlığını sürdürüyor. Erdoğan’ın ilk 2002 seçiminde aldığı oydan gidersek, ya da şu anda kamuoyu yoklamalarına yansıyan oy oranında gidersek, bu paradigmayı benimseyen insanlarımızın yüzde 30-35 aralığında bir oy potansiyeline sahip olduğu anlaşılır. Gerisi ise birinci paradigmaya daha sempatik bakanlar. İşte mesele de burada! Bu yüzde 60-65 oranında olup da laik ve demokratik bir ülke olmayı isteyenlerin, yani birinci paradigmayı benimseyenlerin iradelerini bir araya getirebilmekte. Tabii buradan, bu yüzde 60-65’in aynı siyasi fikirlere sahip olduklarını değil ama aynı paradigmaya yakın olduklarını söylemek istedim.

Onun için enseyi karartmadan üzerimize düşenleri yapalım!

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Recep Tayyip ErdoğanAk Parti

Yorum Yazın

Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Üretimin ve emeğin sessiz tanıkları: Türkiye’de emeklilik, yaşlılık ve toplumsal adalet
    Akın Özçer
    Akın Özçer Süreç ya da Çözüm Komisyonu
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban Almanya'da demokrasinin sessiz intiharı
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Öğrenci konuşmalarının eğitimdeki yeri ve TED-Ed
    İlter Turan
    İlter Turan Türkiye’yi Lübnanlaştırma hevesleri yersizdir
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Alevi Açılımı
    Osman Erden
    Osman Erden Almanya- İsrail ilişkileri ve kültür sanat alanında ifade özgürlüğü (1)
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Unutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Komisyon oturumları canlı yayınlansın
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Komisyon kuruluyor sorular çoğalıyor
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İktidarın Kürtlerle sınavı
    Özgür Öğütcen
    Özgür Öğütcen Gündelik Hayattaki Şiddet Üzerine
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kılıç, kalkan ve ümmet: Türkiye'yi geçmiş nostaljisiyle yönetmek
    M. Coşkun Cangöz
    M. Coşkun Cangöz Yaz sıcakları Hazine’yi de vurdu: Borçlanma yakıyor!
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı