MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Hazar’ın kıyısında

ANA SAYFAEKONOMİHazar’ın kıyısında
Hazar’ın kıyısında

Hazar’ın kıyısında

26 Mayıs, 2024, Pazar 21:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
yazı içi reklam
Son 10 yılda Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da çok şey değişti. Her iki ülke giderek daha fazla birbirine benzedi. Ancak bu değişimin içinde daha fazla yol alan, daha çok diğerine yakınsayan Türkiye olmuş gibi görünüyor.Dörtlüleri yakarak önümden geçtikten sonra 20–30 metre ileride duran Bolt (bir tür Uber) şoförü “Kusura bakma Mehmet abi (yani yurtdışındaki ben) trafik kamerası var orada, duramadım” dedi. Geçerli bir mazeret. Henüz iş çıkış saati değil ama Bakü trafiği yoğun. Bununla beraber akıyor.Yaya geçitlerinde hiç aksatmaksızın duruyoruz. Baküye ilk geldiğim zamanlardan beri hep hoşuma gider bu. Avrupa kentlerinde gibi hissederim. Ama sürücülerin bırakın yaya geçitlerini, kırmızı ışıkta bile durmayı eziyet gibi gördüğü Ankara’dan gelen birisi olarak “bizde bir türlü olmuyor, sizde nasıl oluyor?” diye sormadan edemiyorum. “Her taraf kamera, her yerde yol polisi var ve cezalar çok yüksek, o yüzden kurallara dikkat ediyor herkes” diyor. Fakat şikayetçi değil bundan, zira böyle olmasa hem trafiğin hem de kent güvenliğinin bozulacağını söylüyor. Şikayetçi olduğu şey ev, araba fiyatlarının çok yüksek, gelirinse çok düşük olması. Trafikte kurallara uyma konusunda ayrışsak da hayat pahalılığı konusunda “iki devlet, tek millet” aynı noktada birleşiyoruz.

On yıl önce..

2013 yılında Bakü’ye ilk defa geldiğimde Flame Towers dışındaki ikonik yapıların pek çoğu ya inşaat halindeydi ya da hiç yoktular. İçeri Şehir (Kaleiçi) henüz restore edilmişti ve neredeyse boştu. Kişi başına milli gelir 7500 dolar civarındaydı ancak yoksulluk ve gelir adaletsizliği yüksekti. Nitekim sokaklarda pek çoğu Gürcistandaki ikinci el pazarlarından getirilmiş otomobiller vardı. Birinci Karabağ savaşının üstünden 20 yıl geçmiş olduğu halde kaybedilen toprakların acısı hala sıcaktı.Aynı dönemde “büyük abi” Türkiye’de dolar kuru 1,75 TL, civarındaydı. Avrupa Birliği ile ilişkiler canlıydı, yeni başlıklar açılması gündemdeydi. Ekonomi küresel krizin etkilerini çabuk atlatmıştı. Kişi başına gelir 10 bin doları aşmıştı. G20 üyesi olan ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmayı hedefleyen Türkiye kardeş Azerbaycan’da gururla takip ediliyordu. Gezi olaylarında kitlelerin demokratik haklarını kullanması ve daha sonra iç siyasette yaşanan kırılmalar da bu ilginin odağındaydı.

On yıl sonra

Arabamız PortBaku, Crescent gibi bugünün gösterişli yaşam alanlarının olduğu bölgeden geçerken “10 bin manat (17 bin dolar) borç alıp arabayı yeniledim, gelir az ama hayat pahalı, fakat hiç değilse bizdeki pahalılık Türkiye’deki kadar değil” diyor ve ekliyor “3 manata yolcu taşımakla bu borç zor biter ama sağlık yerinde olursa çalışır öderim.”Son 10 yılda 1 dolar 0,78 manatken 1,7 manata yükselmiş durumda. Ekonomi 2016 yılında düşen petrol fiyatına bağlı olarak yüzde 3,1 İkinci Karabağ Savaşının yaşandığı 2020 yılında ise yüzde 4,3 oranında daralmış. Bu dönemde enflasyon yüzde 13'lere çıktıysa da şimdilerde tekrar yüzde 4'ün altında.Geçen on yıllık süreye rağmen yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle Azerbaycanda kişi başına gelir 7100 dolar civarında kalmış. Ancak Karabağ’da geri kazanılan topraklar nedeniyle yaşanan gurur savaş döneminde ve sonrasındaki ekonomik güçlükleri unutturmuş gibi. Artık caddelerde her türden lüks araç var, İçerişehir’in sokakları hareketli, Nizami ve Denizkenarı bölgesinde restoran ve cafeler dolu.Öte yandan, her ne kadar Hazarın kıyısında ufka dalanlar hallerinden pek şikayetçi görünmeseler de, sokaklar ekonomide bahar havası varmış izlenimi verse de, Bakü’nün merkezindeki denize paralel ana caddelerde dolaşırken Milano havası alsanız da çok uzakta değil, sadece bir-iki üst sokakta bakımsız binaların arasında yoksulluğu karşınızda buluyorsunuz.

Biz bize benzeriz

Kafelerin, restoranların, tatil yerlerinin dolu olduğu ve “kriz varsa bu nasıl oluyor?” diye herkesin birbirine sorduğu Türkiye’de de aslında durum çok farklı değil. Deneysel ekonomi politikalarıyla dünya enflasyon liginde zirveye çıkan, sayısı tam olarak bilinemeyen göçmenleri nüfusuna dahil etmeyip milli gelir hesabına dahil ederek 10bin dolar sınırını zor da olsa aşan, hayat pahalılığı nedeniyle emeklileri ve ücretlileri fakirlik sınırının altına düşen, büyük çoğunluğu asgari ücret alan çalışanlarının bırakın ev ya da araba almayı tasarruf bile yapamadığı Türkiye bugün 10 yıl önceki özenilen, ekonomik olarak güçlü “büyük abi” rolünden çok uzakta. Bir anlamda iki devletli tek millet ekonomik olarak birbirine yakınsamış gibi görünüyor.Benzerlik burada bitmiyor. Türkiye 2015 yılında hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 80. sıradayken 2023 yılında 117. sıraya gerilemiş durumda. Azerbaycan söz konusu endekse dahil olmayan az sayıda ülkeden birisi olarak dikkat çekiyor (https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/).İfade özgürlüğü endeksinde ise her iki ülke tastamam aynı noktada. 2023 verilerine göre 179 ülke arasında Türkiye 154. Azerbaycan ise 155. sırada yer alıyor.Oysa ki 2013 yılında Türkiye’nin sıralamadaki yeri 143'tü ve Azerbaycan da 167. sırada yer alıyordu ( https://v-dem.net/data/the-v-dem-dataset/)Son 10 yılda Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da çok şey değişti. Her iki ülke giderek daha fazla birbirine benzedi. Ancak bu değişimin içinde daha fazla yol alan, daha çok diğerine yakınsayan Türkiye olmuş gibi görünüyor.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı