MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Fethullah Gülen öldü! Gülencilik ise uzun ölümünü yaşıyor

ANA SAYFASİYASETFethullah Gülen öldü! Gülencilik ise uzun ölümünü yaşıyor
Fethullah Gülen öldü! Gülencilik ise uzun ölümünü yaşıyor
23 Ekim, 2024, Çarşamba 07:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Orhan Gazi Ertekin
Orhan Gazi Ertekin
yazı içi reklam

Gülen’in ölümüyle birlikte Ortadoğu’da bir sahte liderlik girişimi de kendisine bir mezar kazanmış oldu. Bir halkın olmazsa sadece bir “araç” olarak kalacağını, toplumun “ruhu”ndan doğmadıkça bir aparat olarak varlık göstereceğini, bir eylemin, bir bedenin olmazsa hayatın içinde de yer bulamayacağını bir kez daha kanıtladı Gülen.

Gülen Ortadoğu’nun en kendine has siyasi liderliğini temsil ediyordu. Onun bir halkı yoktu ama bir “örgütü” vardı. Bir çalışma tarzı yoktu. Ama bir tekniği vardı. Bir siyaseti yoktu. Ama bir “iktidarı” vardı. Siyasi gurur ve “onur” ile hiç ilgilenmedi. Onun oyunları vardı. Eylem bir kamusal etkinlik değil günü geldiğinde “saatine ayarlanmış” bir mekanik düzenekti. Zeki değildi. Ama bir “aklı” vardı. Ailesi yoktu. Ama devşirmeleri vardı. Mahallesi yoktu. Ama “memurları” vardı. “Kurtuluşçu” değildi. Ama sırrına sadece kendilerinin erdiği bir “müjde”leri vardı.

Bir toplumu olmadan bir tarihin içine daldı. Kendine toplumun değil iktidarın aynasından bakmaktan hoşlanmıştı. Bir sempatizanları yoktu. Kahtı ricalde “altın nesil”e ulaşan kadroları vardı. “Ana baba”ları yoktu. Liderleri vardı. Yoldaşları yoktu. Tek bir abileri ve tek bir ablaları vardı. Bir kültürel formu yoktu. Renksiz ve kokusuzdu. Bir bedeni yoktu. Bir hayalet idi. Varlığından bahsedilmesinin hoşlanmaz yokluğu ile varlığını kanıtlamaya çalışırdı.

Ihvan’dan Şii hareketlerine, Filistin Kurtuluşçuluğundan Kürt milli hareketlerine ve Türk sol hareketine uzanan Ortadoğu’daki hiçbir siyasi hareket ve grup bu türdeki bir rüyaya dalmamış, bu türden bir siyasi serüven yaşamamıştı.

BÜYÜYEMEDİLER

Nihayetinde bütün ömrünü de bu serüvenin sonuçları ile yaşadı. Onun komünizme karşı asayişle görevli bir “memur”un nasıl kendine bir iktidar ufku açtığına dair ilk sonuçlarla başı döndü. Her siyasi form, kurum ve kültürün içinde simbiyotik bir ilişki geliştirdi. Kadrolarını orduya ve kurumlara taşıdıkça ilk başarılarının kaçınılmazlığına inandı. Türkiye Taşrasının çocuklarını Tanzanya’ya kadar tayin ettiğinde gücün kendisine müjdelendiğine dair artık herkesi ikna etmeye başladığına da inandı. Ve nihayet ilk kez bir darbeye yetişmeye çalışırken ve ilk kez gerçek bir beden olduğunu göstermeye yeltenirken başka darbelerle karşılandı. Aklı, müjdesi ve altın nesli tuzla buz oldu. Mahpusların, işkencenin ve cinayetlerin sadece solculara, Kürtlere ve Alevilere dair olduğunu düşünüyorlardı. Tragedya onlar içindi sadece.

Ama 15 Temmuz sonrası bir antik Yunan tragedyasının sahnesinde buldular kendilerini. İktidar kibrinden yersiz yurtsuzların dünyasına geçmek hazırlıksız oldukları bir kadere taşıdı onları. Gözlerini ilk kez dünyaya açmış bir bebek ile kurnaz oyunlar arasında büyümüş bir madrabazın aynı bedende buluşması gibiydi yaşadıkları ama bu trajedi bile onları toplumcu siyasetin evrimsel doğasına taşıyamadı. Büyüyemediler. Siyasi bir dil kazanamadılar. Lider Gülen de bu büyük yenilgiden sonra kendine yeniden bakamayacaktı. Hem yenildiği hem de yaşlandığı için…

Şimdi toparlayalım: Gülen’in ölümüyle birlikte Ortadoğu’da bir sahte liderlik girişimi de kendisine bir mezar kazanmış oldu. Bir halkın olmazsa sadece bir “araç” olarak kalacağını, toplumun “ruhu”ndan doğmadıkça bir aparat olarak varlık göstereceğini, bir eylemin, bir bedenin olmazsa hayatın içinde de yer bulamayacağını bir kez daha kanıtladı Gülen.

Biz zaten biliyorduk bunu. Şimdi onun ardılları aynı ayak izlerini takip edecekler mi göreceğiz. Tecrübeleri kendilerini aşacak hiçbir yeteneğe sahip olmadıklarını gösteriyor.  O nedenle Gülen öldü. Gülencilik ise uzun ölümünü yaşıyor.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Orhan Gazi Ertekin
    Orhan Gazi Ertekin

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Herkül Millas
    Herkül Millas Milli açıklamaların yetersizliği
    Deniz Nas
    Deniz Nas Dönüşen CHP, sol popülizm ve Özgür Özel
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Hakimiyet saplantısı, hassasiyet değildir
    Semih Çoban
    Semih Çoban Bir öğle arası: Stephansplatz’da 20 dakika
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Pijamalı balon
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz İktidarın hukuksuz planları ve CHP’de derinleşen kriz
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (2)
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Nas nasıl Riba’ya dönüştü?
    İlter Turan
    İlter Turan Vakit kaybetmeden sosyal güvenlik reformu yapmamız gerekiyor
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Siyasetin kırılgan zemini: Mazlumluk ve güç ikilemi
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Türkiye’nin Avrupa anahtarı: Erdoğan ile Özel’in buluşma noktası
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Çocukları sevgiyle şımartmak
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye ekonomisi SWOT analizi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı