MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Bir emekli hikayesi

ANA SAYFAEKONOMİBir emekli hikayesi
Bir emekli hikayesi
26 Ocak, 2025, Pazar 08:26
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu
yazı içi reklam

Gençliğinde umut dolu hayalleri olan Ali Amca, emeklilikte huzuru değil, yoklukla sınanmayı bulmuştu. Çalışırken hayal ettiği emeklilik, yalnızca masalsı bir düşünce olarak kalmıştı. Şimdi ise her gün, hayatta kalma mücadelesinin bir parçasıydı.

Ali Amca, 67 yaşında emekli bir işçiydi. Gençliğinde köyden şehre çalışmak için gelmiş, eline geçen ilk fırsatla bir fabrikada işe başlamıştı. Sabahları gün doğmadan işe gitmek, akşamları yorgun argın eve dönmek onun için sıradan bir rutindi. Ama hiç şikâyet etmezdi. “Bugün çok çalışırsam, emeklilikte rahat ederim,” derdi hep. Gençlik hayalleri, huzurlu bir emeklilik etrafında şekilleniyordu. Bahçeli bir ev, torunlarla dolu neşeli sofralar, çayını demleyip gazetesini okuyacağı sakin günler... Ancak hayat, onun bu hayallerini sessizce elinden almış, yerine yoksulluk ve çaresizlik dolu bir gerçeklik bırakmıştı.

Emekli maaşı 14.469 TL olan Ali Amca, her ay bu parayı nasıl yöneteceğini düşünerek uyanıyordu. 21.083 TL olarak açıklanan açlık sınırı, maaşının neredeyse 1.5 katıydı. Yoksulluk sınırı ise 68.675 TL’ydi; bu rakamı düşünmek bile Ali Amca’yı kahrediyordu. “Ben ömrüm boyunca çalıştım, hak ettiğim bu mu?” diye kendi kendine sormaktan alamıyordu kendini.

O sabah kahvaltıda Ali Amca’nın masasında bir dilim peynir, birkaç zeytin ve bir bardak çay vardı. “Bugün pazara gideceğim,” diye mırıldandı, eşi Ayşe Teyze’yle göz göze geldi. Ayşe Teyze sessizce başını salladı; onun gözlerinde de aynı endişe vardı. Ali Amca maaşının büyük kısmını kira, elektrik, su ve doğalgaz faturalarına harcıyordu. Geriye kalan parayla ise ancak temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu.

Marketten eli boş dönen Ali Amca, pazara gitmek için saat 19:00’u bekledi. Pazarın kapanma saatine doğru, fiyatların düşeceğini ve esnafın kalan ürünleri daha ucuza satacağını biliyordu. Pazara vardığında ise tezgahlarda kalan meyve ve sebzelerin çoğunun ezilmiş, çürümüş olduğunu gördü.

PAZARA GİTMEK İÇİN 19:00’U BEKLEDİ

Marketin girişinde fiyat etiketlerine göz gezdirirken derin bir iç çekti. Peynir 250 gramlık küçük bir kutuda bile 100 TL’ye yaklaşmıştı. Süt fiyatları tavan yapmış, meyve ve sebze fiyatları ise adeta cep yakıyordu. Torunları aklına geldi. Onlar her geldiğinde yanlarına bir çikolata, belki birkaç oyuncak götürmek isterdi ama artık bunlar hayal olmuştu. Torunları geçen hafta ziyarete geldiklerinde ceplerine harçlık koyamamıştı. Küçük Mehmet ona masum gözlerle bakıp, “Dede, bu sefer bisiklet alabilecek miyiz?” dediğinde Ali Amca yutkunmuş, gülümseyerek konuyu değiştirmişti.

Marketten eli boş dönen Ali Amca, pazara gitmek için saat 19:00’u bekledi. Pazarın kapanma saatine doğru, fiyatların düşeceğini ve esnafın kalan ürünleri daha ucuza satacağını biliyordu. Pazara vardığında ise tezgahlarda kalan meyve ve sebzelerin çoğunun ezilmiş, çürümüş olduğunu gördü. Ama başka şansı yoktu. “En azından çorba yaparız,” diye düşündü, birkaç çürük domates ve patatesi seçerken. Pazarcı genç, onun bu durumu fark etmiş gibi, “Amca, bunları sana biraz daha indirimli veririm,” dedi. Ali Amca gülümseyerek teşekkür etti. Utancı, sesindeki titremeden belli oluyordu.

Ayşe Teyze onu mutfakta karşıladı, poşetlere baktı ve sessizce gözlerini kaçırdı. “Yarın çorba yaparım,” dedi, içindeki hüznü belli etmemeye çalışarak. Ali Amca ise sandalyeye çöktü. Bir yandan “Ben yine şükrediyorum, ya hiç maaşım olmasaydı?” diye düşündü, diğer yandan torunlarının yüzü gözünün önüne geldi. Onlara bir şeyler alabilmek için birkaç hafta para biriktirmeyi deneyecekti ama bu da başka ihtiyaçları kısıtlamak demekti.

Gençliğinde umut dolu hayalleri olan Ali Amca, emeklilikte huzuru değil, yoklukla sınanmayı bulmuştu. Çalışırken hayal ettiği emeklilik, yalnızca masalsı bir düşünce olarak kalmıştı. Şimdi ise her gün, hayatta kalma mücadelesinin bir parçasıydı.

Oturduğu sandalyede, gözleri boşluğa dalmışken kendi kendine şöyle düşünüyordu: “Bu muydu benim yıllarca beklediğim emeklilik? Çocuklarımı büyüttüm, ülkeye katkı sağladım. Ama şimdi, bir kilo domates alırken bile iki kez düşünmek zorundayım.”

Her sabah yeni bir umutla değil, tükenmiş bir ruhla uyanıyordu. Ali Amca için emeklilik, gençlik hayallerinin gerçekleştiği bir dönem değil, hayal kırıklıklarının ve çaresizliklerin ağır bir yük gibi sırtına bindiği bir zamandı. Onun için bu hayat artık, beklenen huzuru hiç getirmeyen bir yolculuktu.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Emeklilik SistemiEmekliler

Yorumlar

yorum avatar

Emekli yi perişan ettiler başkanım. Yüreğine sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Sandıkta emekliler gereken cevabı verecekler ben inaniyom. İyiki varsın başkanım emekli ve emekçi seninle

Buca'dan Hakan

26-01-2025 10:51

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı