MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

1 ve 2 Mayıs’ta aslında ne oldu? 

ANA SAYFAKÖŞE YAZILARI1 ve 2 Mayıs’ta aslında ne oldu? 
1 ve 2 Mayıs’ta aslında ne oldu? 

1 ve 2 Mayıs’ta aslında ne oldu? 

07 Mayıs, 2024, Salı 21:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
CHP elitleri AKP hakkında çok olumsuz ifadeler kullanıyor. Türkiye’nin başına gelmiş her kötü şey iktidarla ilişkilendirilmekte. 1 Mayıs’ta da benzeri bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Hem AYM kararı örnek gösterilerek Taksim yasağının meşru olmadığı ileri sürülüyor hem de Taksim’e yürümüyor CHP. Benzer bir sorun 2 Mayıs’ı yorumlarken de karşımıza çıkmakta. 1 Mayıs’ta ilginç bir gün yaşadı Türk siyaseti. Özgür Özel CHP’nin Taksim’e yürüyeceğine dair bir beyanat verdi. Halk Partisinin de katkı sunduğu emek bileşenleri İstanbul’daki bayram kutlamalarının Taksim’de yapılacağını ilan etti. Ancak başta Erdoğan olmak üzere hükümet yetkilileri Taksim’in gösterilere kapalı olduğunu bir kez daha vurguladı. 1 Mayıs sabahı herkes ne olacağını merak ediyordu. Acaba CHP liderliği gerçekten de Taksim’e yürüyecek miydi? Saraçhane’de toplanan ve kameralara poz veren parti heyeti yürümeme kararı aldı. Bazı sol gruplar polisle çatışmayı göze alarak ilerlemeyi denediler. Ancak ne ortada ciddi bir kitle motivasyonu ne de kararlılık vardı. Günün sonunda 1 Mayıs İstanbul’da kutlanamadı. Taksim’de olacağını vaat eden Özel ise fotoğraf çektirip Ankara’ya dönmekle yetindi. 
Siyasi iktidarının yasak kararında ısrar edeceği belli olduktan sonra neden yeni bir değerlendirme yapılmadığı sorusunun peşine düşmek gerekli. CHP liderliği kitlesini Taksim’e yönlendirebilirdi. Ama bu tercih katılımcıların polisle karşı karşıya gelmesine yol açacaktı. Böyle bir görüntü vermek istemiyordu parti elitleri. O zaman neden Taksim konusunda ısrarlı beyanlar verildi? 

NEDEN TAKSİM KONUSUNDA ISRARLI BEYANLAR VERİLDİ?

Soğukkanlılıkla ve taraflara mesafe bırakarak meseleyi tartışalım. 1 Mayıs AKP iktidarı döneminde resmi tatile dönüştü. Ayrıca Taksim’de daha önce de gösteri yapıldı. Yumuşamayı önemseyen siyasal iklimin bir göstergesi olarak pekala Taksim gösterilere açılabilirdi. Ama siyasi iktidar bu yolu tercih etmedi. AKP çevrelerine göre bazı sol gruplar Taksim sembolünü şiddet içeren bir marjinallikle kötüye kullanmakta. 1 Mayıs’ı ve Taksim’i önemseyen kesimlere göre ise Türkiye’deki demokratik kamuoyu emek bayramını Taksim’de kutlayacak olgunluğa sahip. Özel bu ikinci çizgi çerçevesinde siyaset yapıyor. Ancak bahsi geçen politik doğrultuyu örgütleme biçiminin emekçi kitlelerde hayal kırıklığına yol açtığı açıkça ortada. Bu bağlamda siyasi iktidarının yasak kararında ısrar edeceği belli olduktan sonra neden yeni bir değerlendirme yapılmadığı sorusunun peşine düşmek gerekli. CHP liderliği kitlesini Taksim’e yönlendirebilirdi. Ama bu tercih katılımcıların polisle karşı karşıya gelmesine yol açacaktı. Böyle bir görüntü vermek istemiyordu parti elitleri. O zaman neden Taksim konusunda ısrarlı beyanlar verildi? ​Bu örnek olay aslında Baykal, Kılıçdaroğlu ve Özel gibi siyasetçilerin yarattığı AKP algısıyla ortaya koydukları eylem biçimleri arasındaki farkı daha da dikkat çekici hale getiriyor. Kısaca sorun şu: CHP elitleri AKP hakkında çok olumsuz ifadeler kullanıyor.Türkiye’nin başına gelmiş her kötü şey iktidarla ilişkilendirilmekte. Söylemdeki sertliğe karşı eylem tarzı ise oldukça itidalli. Seçimlere katılma ve AYM başvuruları CHP’nin parlamenter siyasetinin başlıca araçları. 1 Mayıs’ta da benzeri bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Hem AYM kararı örnek gösterilerek Taksim yasağının meşru olmadığı ileri sürülüyor hem de Taksim’e yürümüyor CHP.
İktidar ve ana muhalefet partileri arasında gelişecek karşılıklı ikna süreçleri Türk demokrasisi için büyük bir şans olacaktır. Ancak bu yol tercih edilecekse AKP ve Erdoğan eleştirilerinde dozun düşürülmesi gerek. Çünkü iktidarı olumsuzlayıp sonra onla masaya oturduğunuzda insanlar sizi tutarsızlıkla ve eksik muhalefetle suçlayabilir.

KARŞILIKLI İKNA SÜREÇLERİ TÜRK DEMOKRASİSİ İÇİN ŞANS OLACAKTIR

Benzer bir sorun 2 Mayıs’ı yorumlarken de karşımıza çıkmakta. Erdoğan ve Özel’in görüşmesi ve daha sonra da görüşecek olması Türk demokrasisi için çok olumlu. Demokrasi müzakere, iletişim ve diyalog demek çünkü. Ama bu noktada da bir söylem-eylem uyuşmazlığı var. CHP elitleri mevcut anayasaya uyulmadığını ileri sürüyor. Ama aynı zamanda yeni anayasa yapım sürecine kesin bir dille karşı çıkmamaktalar. Bu tavır içeriği ve süresi belli olmayan bir müzakere sürecine gönüllü bir şekilde katılma anlamına gelmekte. ​Peki, ne yapmak lazım? “AKP’yle müzakere edilmez mücadele edilir” diyen Kılıçdaroğlu haklı mı? Tabii ki hayır. Demokratik siyaset pazarlık ve iknadan bağımsız bir şekilde ele alınamaz. İktidar ve ana muhalefet partileri arasında gelişecek karşılıklı ikna süreçleri Türk demokrasisi için büyük bir şans olacaktır. Ancak bu yol tercih edilecekse AKP ve Erdoğan eleştirilerinde dozun düşürülmesi gerek. Çünkü iktidarı olumsuzlayıp sonra onla masaya oturduğunuzda insanlar sizi tutarsızlıkla ve eksik muhalefetle suçlayabilir. ​Ezcümle, yeni bir siyasal iklimin oluşması sözlerin yumuşamasına ve sözlerle davranışlar arasındaki makas farkının kapanmasına bağlı.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Hegemonik söylem altında kadın emeği: Ekonomik gerçeklikten ideolojik kurguya
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik Kızıldeniz’de perde arkası güç kayması: Çin ve Rusya Batı’ya meydan okuyor
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur İnsanlığın güruhlaşması ve küresel ahmaklık
    Deniz Nas
    Deniz Nas Liberal demokrasinin sonu mu: İttifakların gölgesinde liberaller
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Yazının şeytanı
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Provokasyonların sigortası sürecin toplumsallaşması
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan CHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Farklı bir kamusal alan deneyimi açısından Yetimhane eşi benzeri olmayan bir fırsat
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Sovyetler’den AKP’ye: Çöküş mü, kontrol mü?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Konut hayalleri borsada: 25 santimetre karelik umutlar
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Tahakkümün iki yüzü: Doğa ve Kadın
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Çocuklar ne zaman yalan söylemeli?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP nasıl kurtulur?
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak Toplumun disiplinsizleşmesi ve Reklam Devleti
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Çanlar kimin için çalıyor?
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı