MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

CHP’nin kurultayı yaklaşırken: İmamoğlu Genel Başkan olsa…

ANA SAYFASİYASETCHP’nin kurultayı yaklaşırken: İmamoğlu Genel Başkan olsa…
CHP’nin kurultayı yaklaşırken: İmamoğlu Genel Başkan olsa…

Erdoğan’ın CHP’ye seslenip, siyaset üretebilmesi için karşısında müşahhas birisi olması gerekiyor. O kişi cezaevinde olursa hem spot ışıklarının altına girer, hem de her fırsatta hukuksuz biçimde hapis yattığını daha geniş kitlelere söyleme imkânı bulur.

01 Nisan, 2025, Salı 02:58
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar
yazı içi reklam

İmamoğlu, CHP’nin genel başkanlığı koltuğuna oturursa işler değişir. Erdoğan mecburen cezaevindeki İmamoğlu’yla söz düellosu yapmak durumunda kalır. İmamoğlu’nun cezaevinden yaptığı açıklama ve eleştiriler doğrudan sarayda yankılanır.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türk demokrasisinin geldiği nokta açısından onarılması güç sonuçlar doğurdu kuşkusuz. Türk demokrasi tarihinde, otoriterleşen iktidarlara koşut hürriyet taleplerini dile getirenler her zaman karşı karşıya gelmiştir. Ancak muhalefetin en güçlü adayının tutuklanarak cezaevine konulmasına ilk defa tanıklık ediyoruz.

Türkiye, böylesi “ilklerle” yüzleşince “bu kadarı da olmaz” denilen hususların aslında pek âlâ “olabileceğini” hep berabergördük. Kamuoyunda konuşulduğu üzere İmamoğlu’nun tutukluluğunun ardından CHP’ye de kayyum atanabileceği söylemleri dolaşıma girdi. Tarihimizde bir siyasî partiye kayyum atandığı görülmüş değildi, konuşulanlar belki sadece söylentiydi ama olmazlar oluyordu.

CHP, pusuda bekleyen kayyum tehlikesini bertaraf edebilmek amacıyla olağanüstü kurultay kararı aldı. Şüphesiz olağandışı bir dönemde gidilen olağanüstü kurultayın gene olağanüstü adımları olacaktır.

Benim CHP’ye naçizane önerim, kurultayda İmamoğlu’nun genel başkan seçilmesidir. İmamoğlu’nun cezaevinden genel başkanlık için aday olup olamayacağını bilmiyorum. İşin hukukî boyutuna hâkim değilim. Ancak daha önce de dile getirilen İmamoğlu’nun genel başkanlığı önerisini kulak arkası etmemelerini tavsiye ederim.

CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar başladığı sıralarda, şayet cumhurbaşkanlığı için İmamoğlu düşünülüyorsa dokunulmazlık zırhına kavuşturulmalıdır demiştim. Aksi takdirde ellerinde bir aday kalmayacağının altını çizmiştim.

Muhalefetin diğer paydaşlarıyla anlaşılarak uygun bir il üzerinden ara seçimle İmamoğlu’nun önce milletvekili sonra da genel başkan olması gerektiğini belirtmiştim. Gerçi bu gözler, milletvekili de olan parti liderlerinin cezaevine gönderildiğini gördü fakat ana muhalefetin başındaki ismin yeri çok daha korunaklı olurdu kuşkusuz.

Gelinen noktada, İmamoğlu cezaevindedir. İçi boş bir dosyayla yargılandığından akıbetini tam kestiremiyoruz. Bu nedenle olağanüstü dönemlerde olağanüstü adımlar atmakta fayda vardır.

Üstelik bütün dünyanın gözünde sadece Türkiye’de ismi cumhurbaşkanlığı için geçen en güçlü aday içeri atılmış olmaz, aynı zamanda ana muhalefetin lideri de içeri atılmış olur.

CHP, İmamoğlu’nu genel başkanlık koltuğuna oturtarak hiç beklenmedik bir hamle yapabilir. Böylece CHP, İmamoğlu’nun tutuklanması hamlesine karşılık el yükselttiğini ortaya koymuş olur. Bu tür durumlarda vitesi geriye takmak yerine artırdığını göstermek daha makbuldür diye düşünüyorum.

İmamoğlu’nun CHP lideri olması sorunları çözmez elbette. Ancak unutmayalım ki İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı mindere çekmeye çalışırken tutuklandı. İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığı için başladığı turlarında Erdoğan’ı açıktan hedef alıyordu. Çok sert biçimde eleştiriyordu. İlk seçimde Erdoğan’ı yeneceğini, kendisinden korkmadığını ve “her şeyin çok güzel olacağını” dile getiriyordu.

Erdoğan, İmamoğlu’nun söylemlerine karşılık “Ey Ekrem” veya “Bay Ekrem” diye başlayan meşhur cümlelerinden kurmadı. İmamoğlu adeta yokmuş gibi davrandı. CHP’den bahsedeceğinde Özgür Özel’i hedef tahtasına oturttu. Başka bir deyişle Erdoğan, İmamoğlu’nun çekmeye çalıştığı mindere gelmedi.

İmamoğlu, CHP’nin genel başkanlığı koltuğuna oturursa işler değişir. Erdoğan mecburen cezaevindeki İmamoğlu’yla söz düellosu yapmak durumunda kalır. İmamoğlu’nun cezaevinden yaptığı açıklama ve eleştiriler doğrudan sarayda yankılanır. Üstelik bütün dünyanın gözünde sadece Türkiye’de ismi cumhurbaşkanlığı için geçen en güçlü aday içeri atılmış olmaz, aynı zamanda ana muhalefetin lideri de içeri atılmış olur. Hele hele o ana muhalefet partisinin son seçimde ipi göğüslediği düşünülürse, varın yaratacağı etkiyi siz hesap edin!

Öbür taraftan İmamoğlu’nun cezaevinden genel başkan seçilmesine rağmen Erdoğan tarafından gene de dikkate alınmayacağı değerlendirilebilir. Ancak Erdoğan, belediye başkanlığı döneminden itibaren kendi üzerinde kurguladığı siyasî personayı, CHP karşıtlığı kanalıyla ete kemiğe büründürdü. CHP ile karşıt kutuplara yerleşmek, Erdoğan’ın bir nevi politik yakıtıdır. Bütün kitle konsolidasyonunu, siyasal çıkışlarını, söylemlerini hep CHP karşıtlığıyla biçimlendiriyor.

Ben açıkçası “Ey Cehape!” diyemeyen bir Erdoğan portresi düşünemiyorum. Erdoğan’ın CHP’ye seslenip, siyaset üretebilmesi için karşısında müşahhas birisi olması gerekiyor. O kişi cezaevinde olursa hem spot ışıklarının altına girer, hem de her fırsatta hukuksuz biçimde hapis yattığını daha geniş kitlelere söyleme imkânı bulur.

Yoksa Erdoğan, turpların büyüklerinin daha heybede olduğunu söyledi. Her ne kadar Erdoğan’ın soruşturmaları kastetmediği vurgulansa da heybeden başka turplar da çıkabilir. Belli olmaz. Hazır turplar halen heybedeyken, oyun planını bozan adımlar atmakta fayda vardır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Ekrem İmamoğluCumhuriyet Halk PartisiCHP

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı