© Yeni Arayış

Türkiye ve Güney Amerika

Son günlerde uyuşturucu kullanımının ve operasyonların, magazin dışında  başka bir boyutu daha var. Gündemdeki, uyuşturucu kullanımına ilişkin tutuklamalar, ülkeyi 1950’li yıllarda “küçük Amerika” yapacağı söylemiyle yola çıkan, DP  dönemini anımsattı. Ülkemiz “küçük Amerika” olmadı. Ama Güney Amerika ‘ya benzeme olasılığı yok denemez.

Dünya ölçeğinde ülkelerin toplam borçları; Aralık 2025 itibariyle, 346 trilyon ABD dolarına ulaşıyor. Salt kamu borçlarının tutarları 111 trilyon dolar ile yaklaşık, Dünya GSYH’ na eşitlenmek üzere (%94.7).

Borçlu ülkelere sıralamasında; ABD 38 Trilyon dolar ile birinci. Çin, 19 Trilyon dolar ile ikinci. Kamu ve yerel yönetimler ile diğer kredi borçları eklendiğinde, gezegenimizin üretiminin üç katından fazla.

Dünya nüfusundaki artış hızı 2015 yılından bu yana düşüş eğiliminde. Türkiye’de durum;  doğum yapan kadın bazında, Dünya ortalamasının (2,1) altında. Örneğin 2024 yılında 1.48 olarak gerçekleşmiş. İçinde bulunduğumuz 21.YY sonlarında, Dünya nüfusunda belirgin azalma bekleniyor.

Türkiye dış borç açısından kötü durumda değil. Borçlu ülkeler sıralamasında, riskliler arasında yer almıyor. Nüfus yaşlanırken, doğurganlık oranlarının azalması orta vadeli gelecekte önlem alınmasını gerektiriyor.

Ancak ülkemizin üzerinde durulması ve mutlaka çözümlenmesi kaçınılmaz bir sorunu var. Sayıları 16,9 milyon kişiye ulaşan, emeklilerin çok büyük bölümün asgari ücretin altında kalan, gelirleri ile geçinmek zorunda kalmaları. Türkiye’de ekonomik baskılar ve kentleşmenin hızlanmasıyla düşen, doğurganlık gençlerin toplam nüfusa oranlarını azaltıyor. 

Ortalama yaşam süresinin artışı, sayıları 17 milyona yaklaşan emeklilerin yaşadıkları zorluklar her geçen gün büyüyor. Henüz bu sorunun nasıl aşılacağına ilişkin kapsamlı bir tasarım, siyaset kurumunun öncelikleri arasında yer alamıyor. Üstelik büyük hastahanelere dayalı sağlık politikalarının, yükselen maliyetler yüzünden talepleri karşılayamadığı da bir gerçek.

Tarımsal üretimin düşmesi, ithalat ile rekabet edemeyen çiftçilerin kırsal kesimden uzaklaşmak zorunda kalmaları. TÜİK verilerine göre -adres belirleme sistemi ile yapılan araştırmalarda-, dar kırsal alanlarda yaşayanların genel nüfusa oranları % 6,6 ile 5,7 milyon kişi. Kısaca emeklilerin, kırsalda yaşamlarını sürdürme olanakları da yok.

Kırsal nüfusun azalmasının temel nedeni, artan girdi maliyetleri yüzünden yerli tarımsal üretimin, ithalat karşısında rekabet edemeyişi olarak gösteriliyor. Aynı dönemde -2023-2024 yıllarında- tarımsal ürün ve işlenmiş gıda ithalatı yıllık ortalama 22 milyar dolar, et ve canlı hayvan ithalatı ise 1,8- 1,9 milyar dolar tutarına ulaşıyor. Bu haliyle tarım da alarm veriyor.

Ülkenin gündeminde yer almayan ancak yurtdışında tartışılan, bir başka konu ise yılda  60 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı öne sürülen, kara para trafiği söylentileri. 

Son günlerde uyuşturucu kullanımının ve operasyonların, magazin dışında  başka bir boyutu daha var. Gündemdeki, uyuşturucu kullanımına ilişkin tutuklamalar, ülkeyi 1950’li yıllarda “küçük Amerika” yapacağı söylemiyle yola çıkan, DP  dönemini anımsattı.

Ülkemiz “küçük Amerika” olmadı. Ama Güney Amerika ‘ya benzeme olasılığı yok denemez.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER