Türkiye Cumhuriyeti demokrasisini kurtarmak (2)
SİYASETHalk girişimi; halk tarafından hazırlanan ve gerekli şartları sağlayan anayasa veya yasa taslaklarının doğrudan halk oylamasına sunulmasıdır.
Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletin olduğundan, halk bu yetkisini halk girişimi eliyle de kullanabilir. Yönetime katılma ve aslında yönetme hakkı millete ait olan bir haktır, bu hak seçilen temsilcilerin inhisarında olan bir yetki değildir. Halk istediği zaman onu seçtiği kişinin elinden alabilmelidir. Halk neden vergi oranlarını düşüren veya vergiyle ilgili bir teklifte bulunamasın? Halk girişimi ile kabul edilen bir anayasa değişikliği veya yasa değişikliği yine aynı şekilde sadece halk girişimi ile değiştirilebilmelidir.
Daha önceki yazılarda ifade ettiğimiz üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni elitist demokrasiden kurtarıp halkın anayasal cumhuriyetine dönüşmesinin ilk şartı; dar bölge seçim sisteminin mutlaka anayasaya bir kurum olarak konulmasıdır. Bu meyanda üçlü saç ayağının ikinci şartı ise halk girişimi-teşebbüsü (public initiative), bizim tabirimizle milletin hür kararını ve yönetime katılma hakkını ortaya koyan doğrudan demokrasi aracı olan kurumdur. Son şart ise temsilcilerin azli kurumudur. Oxford sözlüğüne göre initiative; hür bir şekilde durumlar hakkında ve işler konusunda değerlendirme yapmak ve başlangıç yapmaktır. Cambridge sözlüğünde ise; bir şeyi başarmak veya bir problemi çözmek için yeni bir planı veya süreci (devreye almaktır) veyahut kararlar alırken veya bir şeyler yaparken kendisine ne yapacağının söylenmesine ihtiyaç duymadan kendi seçimini yapma kabiliyetini kullanmaktır, şeklinde açıklanmaktadır. Merriam Webster sözlüğüne göre ise; bir konuya giriş adımı veyahut yasal bir eylemi başlatma hakkıdır.
Doktrinde Karagöz haklı olarak halk girişiminin yarı doğrudan değil, doğrudan demokrasinin bir aracı olduğunu ifade etmektedir. Halk girişimi; halk tarafından hazırlanan ve gerekli şartları sağlayan anayasa veya yasa taslaklarının doğrudan halk oylamasına sunulmasıdır. Dolaylı halk girişiminde ise anayasa veya yasa taslaklarının halkoyuna götürülmeden önce yasalaştırılması için yasama organına sunulmasıdır. Son seçimde oy kullanan seçmenin % 10’unun 6 aylık süre içinde imzasının toplanması suretiyle ilgili değişikliğin doğrudan halkoyuna sunulması ile doğrudan halk girişimi gerçekleştirilebilir. Elbette bu metinlerin hazırlanmasında avukatlara çok büyük işler düşmektedir. Mevcut sistemimizde halk seçimden seçime yönetime katılmakta ve sözünü sınırlı olarak söyleyebilmektedir. Seçim zamanına ise son tahlilde ya parlamento veya yürütme karar vermektedir.
Halk girişimi ile o ülkenin insanları kendileri hakkında son kararı veren olarak yönetime katılmaktadırlar. Elitist parlamenterlerin özellikle kaçındıkları veya kaçırdıkları konular bu sayede halk eliyle hukuk sahasında hayat bulabilmektedir. Halk her daim sistemin aktif katılanı olarak sistemin üzerinde kendi anayasal haklarını ve hürriyetlerini gözetleyip koruyabilmek imkanına sahip olmaktadır. Halk girişiminin hem anayasa değişiklikleri hem de yasa değişiklikleri anlamında ülkemizde kullanılabileceğine inanmaktayız. Biz halk girişiminin devletin ve hükümetin çeşidi ne olursa olsun her devlette ister üniter ister federal olsun hem ulusal hem de yerel olarak halkın yönetime katılma hakkı olduğunu düşünmekteyiz. ABD, Almanya ve Brezilya gibi federal devletlerde ulusal düzeyde halk girişiminin var olmadığını (Karagöz) not ederken, bunun çok yanlış bir uygulama olduğunu da ifade etmiş olalım. Kimse kimseyi zorla bir yerde tutamayacağına göre; hür fertlerden hür toplumlar neşv ü nema bulacağından, indoktriner devletlerin mutluluk değil, aksine umutsuzluk ve karamsarlık doğurduğu ve insanları sadece kendi doğrularına hapsettiği, farklı düşünenlere hayat hakkı tanımadığı görülmektedir. Liberal devletlerde kimsenin ideolojisi kimseden üstün değildir. Yani “sizin dininiz size, benim dinim banadır.” (Kafirun Suresi, 6. Ayet).
Günümüz ABD’sinde 26 eyalette (federe devlet) ve Washington D. C.’de halk girişimi mevcuttur. İsviçre’de ise ise hem federal hem de Kantonal ve yerel yönetimler seviyesinde halk girişimi kurumu vardır. Bazı ülkeler halk girişimine haklı gerekçelerle “konunun tekliği (tek bir meselenin oylamaya sunulması), konu kısıtlamaları (buna katılmamaktayız), bütçenin kullanımına ilişkin kısıtlamalar (yanlış olduğunu düşünüyoruz), halk girişimi sonucu kabul edilen anayasa ve yasa değişikliklerinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin kısıtlamalar (mesela İsviçre’de federal düzeyde halk girişimi sadece anayasa değişiklikleri için kullanılabilmektedir, federal yasalar için mümkün değildir)” şeklinde sınırlamalar koymaktadırlar. Böylece halkın yönetime doğrudan katılımı engellenebilmektedir.
Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletin olduğundan, halk bu yetkisini halk girişimi eliyle de kullanabilir. Yönetime katılma ve aslında yönetme hakkı millete ait olan bir haktır, bu hak seçilen temsilcilerin inhisarında olan bir yetki değildir. Halk istediği zaman onu seçtiği kişinin elinden alabilmelidir. Halk neden vergi oranlarını düşüren veya vergiyle ilgili bir teklifte bulunamasın? Halk girişimi ile kabul edilen bir anayasa değişikliği veya yasa değişikliği yine aynı şekilde sadece halk girişimi ile değiştirilebilmelidir. Bu topraklarda elitizm hastalığı bitmeden gerçek anlamda anayasal cumhuriyet gelmeyecektir. Anayasal cumhuriyet yani hukukun üstünlüğüne dayanan bir hukuk devletinin inşasının önündeki her türlü yasal veya anayasal engellerin değişmesine karşı çıkanlar kimlerdir? Bu sorunun cevabını verebildiğimiz gün bu ülkeye hem doğudan hem de batıdan güneş doğacaktır.
İlginizi Çekebilir