TBMM’de ‘çözüm komisyonu’
SİYASETBugün her şeyden önce silah bırakma ve örgütün feshi konuları, düzenleyecek ve denetleyecek yasal ve hukuksal bir zemin ve ilişki tanımlanmasını gerektiriyor. Bunun için çatışan tarafların anlaşması yetmez.
Meclis tarafından belirlenen komisyon veya kurul, ihtiyaçları karşılama yetkinliğinde, aynı zamanda sivil toplum kurumlarını, çeşitli disiplinlerden akademik uzmanları bir biçimde çalışmaların parçası olmalarını sağlayacak tarz, esneklik ve iç disipline sahip olmalı, bu şekilde oluşturulmalı. Sürdürülebilir bir komisyonun görev, yetkileri ve çalışma usulleri Meclis’te nitelikli çoğunlukla netleştirilmeli. Kapsayıcı olmak bahanesiyle hantal, çalışamaz bir yapıda olmamalıdır.
Yeni çözüm sürecini dair PKK'nin silah bırakma ve feshi kongresi sonrasında kamuoyuna yansıtılan somut bir şeylerin olmaması, haklı olarak insanlarda soru işaretlerine ve beklentilere yol açtı.
Hiç kuşkusuz son yasallaşan yargı paketinde hasta tutsakları, cezaların infazında yaşanan sorunlar gibi bir dizi sorunların gidermesi beklenirken, düzenlemenin buna dair kısmının yeni yasama yılına bırakılmasının bunda önemli katkısı oldu.
Özellikle de sorunun çözüleceğini ima eden DEM Parti yetkililerinin farklı açıklamaları ve bilgilendirmelerin ciddi hayal kırıklıkları yarattığı görülüyor.
Bu süreçte toplumsal duyarlılık ve dikkatler Meclis'in bir an önce etkin harekete geçmesine, en önemlisi de Meclis komisyonunun kurulmasına odaklandı.
Nitekim ilk adımı TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş attı. Salı günü Meclis’te grubu bulunan partilerin yetkilileriyle iki saati aşan toplantı yaptı.
Numan Kurtulmuş'un çağrısı ile yapılan toplantıda konunun bir yönü tartışılmış. Meclis'te grubu bulunan İYİ Parti hariç bütün partiler Meclis komisyonu kurulması konusunda ilkesel olarak anlaştılar.
Bu gelişme birkaç açıdan önemli. Bunun altını kalın çizgiyle çizmek isterim. Her şeyden önce Meclis’in sürecin yürütülmesinin resmen bir parçası olması bakımından atılan ilk adım.
Bir anlamda yeni çözüm sürecinin toplumsal meşruiyet zemini olan parlamentonun yasama görevini yapmaya başlaması, sürecin yasal ve hukuksal zeminlerinin oluşmaya başladığının da işaretidir.
Sürece desteğini ilk günden itibaren çok net bir biçimde ifade eden ana muhalefet partisi CHP böylece yeni çözüm sürecine dâhil edilmiş olur.
Komisyon çalışmalarının demokratik, katılımcı bir tarzda, yani olması gerektiği gibi sürdürülmesi, aynı zamanda iktidar partisinin ve ortağının CHP'ye karşı 19 Mart'ta yargı eliyle başlattığı siyasi operasyonların yarattığı siyasi gerilim ve kutuplaşmayı kısmen de olsa düşürücü etkisi olacaktır.
Bugün her şeyden önce silah bırakma ve örgütün feshi konuları, düzenleyecek ve denetleyecek yasal ve hukuksal bir zemin ve ilişki tanımlanmasını gerektiriyor. Bunun için çatışan tarafların anlaşması yetmez. Bunun dünyada tek başına iktidar uhdesinde MİT, polis, asker gibi güvenlik bürokrasisi eliyle, denetimden muaf bir biçimde yürütülmesinin örneği yoktur.
Turnusol kâğıdı
Bu durumun, Kürt barışının, çözümünün toplumsallaşmasını güçlendiren ve hızlandıran bir işlev göreceği çok açıktır.
Toplumsal katılımcılığı ve desteği artırmanın hukuksal, yasal zemini, yasama organının kendi sorumluluğunu ve görevini hakkıyla ve keyfiyetten uzak yerine getirmesiyle mümkün olabilir.
Meclis komisyonunun işlevi, yetkisi, oluşum biçimi ve çalışma usulleri gibi konularda iktidar partisinin ve ortağının takınacağı tavır, izleyeceği yol, yeni çözüm sürecine yaklaşımını sergileyen turnusol kağıdı işlevi görecektir.
Aynı şey Meclis başkanı Numan Kurtulmuş'un görev ve sorumluğunu hukuksal bir zeminde tarafsız olarak yerine getirmesi koşulu için de geçerlidir.
İşlevli olmalı
Diğer taraftan 2013-2015 çözüm süreci, Oslo süreci deneyimi ve Uluslararası tecrübeler dikkate alındığında; gerçekleşebilir, toplumsal desteği artıran, doğru belirlenecek ihtiyaçları karşılayacak bir biçimde TBMM komisyonu kurmak, oldu bittiye getirilecek bir iş değildir.
Meclisin kendi sahici işlevine kavuşması doğrultusunda bir gelişme için TBMM’nin nitelikli çoğunluğuyla oluşturacağı yasal bir güvenceye ve yapıya ihtiyaç var.
Bu noktada PKK’nin fesih ve silah bırakma kararı vermesinin sonrasında, Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, beklentiler ve zorunlu gereklilikler dikkate alındığında, zamanla yarışmak durumunda olduğumuz çok açık.
Bunları ve PKK’nin feshi ve silah bırakma kongre kararı sonrasında geçen süre ve oluşan beklentiler dikkate alındığında, 2013-2015 çözüm sürecindeki yasal düzenleme ve bunun dahi uygulanmaması, ne yapılmamasını gösterir nitelikte bir deneyimimiz olduğu unutulmamalıdır.
Katılımcı olmalı
Bilindiği gibi, Meclisin salt çoğunluğuyla çıkarılan 10 Temmuz 2014 tarihli 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi Ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanunu ve bu kanun kapsamında yürütülecek çalışmaların esaslarını belirleyen 30 Eylül 2014 tarihli Bakanlar Kurulu kararını, iktidar partisi tek taraflı belirledi. Abdullah Öcalan’ın çeşitli biçim ve gerekçelerle rızasını alarak çıkardı. Bu haliyle bir kez dahi uygulamadı, sadece devlet görevlilerini koruyan kadük bir yasal düzenleme olarak arşive kaldırıldı. Unutuldu gitti.
Bugün her şeyden önce silah bırakma ve örgütün feshi konuları, düzenleyecek ve denetleyecek yasal ve hukuksal bir zemin ve ilişki tanımlanmasını gerektiriyor. Bunun için çatışan tarafların anlaşması yetmez.
Bunun dünyada tek başına iktidar uhdesinde MİT, polis, asker gibi güvenlik bürokrasisi eliyle, denetimden muaf bir biçimde yürütülmesinin örneği yoktur.
Tarafların herhangi bir biçimde anlaşmazlığa düşmesi durumunda süreci garanti altına alacak mekanizmalara ihtiyaç var.
Bunların taraflarca bir biçimiyle oluşturulmuş olmasının bilgisinin genel hatlarıyla kamuoyunun bilgisi hatta denetimine açık olmasının sayısız yararı vardır.
Meclis tarafından belirlenen komisyon veya kurul, ihtiyaçları karşılama yetkinliğinde, aynı zamanda sivil toplum kurumlarını, çeşitli disiplinlerden akademik uzmanları bir biçimde çalışmaların parçası olmalarını sağlayacak tarz, esneklik ve iç disipline sahip olmalı, bu şekilde oluşturulmalı.
Sürdürülebilir bir komisyonun görev, yetkileri ve çalışma usulleri Meclis’te nitelikli çoğunlukla netleştirilmeli. Kapsayıcı olmak bahanesiyle hantal, çalışamaz bir yapıda olmamalıdır.
Değilse belki ilk başta belli heyecan yaratsa da zamanla anlamsızlaşır ve değersizleşir, toplum nezdinde kolaylıkla yıpratılır. Akil İnsanlar çalışmasından ders çıkarmak gerek.
Bir de çeşitli araştırmaların verilerine göre süreci destekleyenlerle başarılı bulanların oranları arasındaki ciddi farkı kapatmak mümkün olamayacağı gibi toplumsal desteği gerektiği ölçüde artırmak da çok zor olacak. Merak edenler için işte ortak bir araştırma.
İlginizi Çekebilir