Sırrı Süreyya Önder’in son sırrı
SİYASETAydınlanmacı aklın mirası için Kemalist gerçeklik uzak durulacak bir şey değildir. Dünyaya sınıfsal bakan her solcu için mutlaki bir rejimden doğan yeni cumhuriyet anlamlı bir değerdir.
Bir Cumhuriyet Şarkısı, Cumhuriyet’in “hıyrının” faşizmde değil ortak söylenen şarkılarda olduğunu bize hatırlatıyor. Bunu zaten biliyorduk ama Sırrı Süreyya tekrar altını kalın bir kalemle çizmiş. Ve Mustafa Kemal de Adnan Saygun da Sırrı Süreyya da ortak bir mirasın paydaşlarıdır.
“Kemalizm Türk Solunun en son defans hattıdır”
Yalçın Küçük
“Ölürse ten ölür canlar ölesi değil” der ya şiir.
Sırrı Süreyya Önder’in de teni bu dünyadan gitti ama canı bu ülkenin hafızasında hiç ölmeyecek. Sırrı Süreyya’yı ölümsüz kılacak pek çok şey vardı. Ama o açıklamasını ölümünden sonrasına bıraktığı bir sır ile bu ölümsüzlüğün boyutlarını başka bir seviyeye taşıdı.
Türk sağ popülizmi için son çözüm süreci ile yeniden doğan, sol gelenek içinse her zaman baş tacı olan Sırrı Süreyya ölümünden sonra bize hiç beklemediğimiz yerden bir selam yolladı.
Özgür Özel’in açıkladığı bu sır çok az kişinin tahmin edebileceği bir gerçekliği gözler önüne serdi.
1934’de İran Şahı’nın şerefine bestelenen ve sahneye konan Özsoy Operasının yapım sürecini konu eden Bir Cumhuriyet Şarkısı filminin senaryosunu Sırrı Süreyya Önder kaleme almıştı.
İş Bankası’nın 100. Kuruluş yılı çerçevesinde sponsoru olduğu filmi daha önce izlememiştim. Netlix’de yayında olan filmi bir solukta izledim.
Cumhuriyetin 11 yaşına denk gelen hikayede Sırrı Süreyya Önder’in ince mizahını yansıtan ögeler arasında bana en fazla bu duyguyu veren 2 ses 4 ses esprisi oldu. Münir Hayri Egeli’nin Adnan Saygun’a 3’ün 5’in hesabını mı yapacağız demesi buram buramSırrı Süreyya kokuyordu.
Sırrı Süreyya Önder’in açıklanmasını ölümünden sonraya ve CHP Genel Başkanına emanet ettiği senaryo ve bu senaryonun ona ait olması sağ popülistlerin, milliyetçi görünümlü ex-maocu tayfanın, ırkçı despotiklerin ve iflah olmaz sağ ve sol liberallerin dudak bükecekleri pek çok detay içeriyor.
Sırrı Süreyya’yı kendi kurduğu cümle ile vuran ve “Sen bu cumhuriyetin ne hıyrını” gördün diye eleştiren her kesimden popülistin de filmle Sırrı Süreyya’yı bağdaştırmakta zorlanacaklarına kuşku yok.
Sırrı Süreyya’nın Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına dair bu hikayenin senaryosunu bizzat yazması kadar bu yazma işinin ifşasını ölümünden sonraya tarihlemesi ise üzerinde kafa yormaya değer detaylar içeriyor.
Ülkenin farklı ideolojik mahalleleri için bu bilgi farklı anlamlar içerir. Kürtler, solcular, İslamcılar, sağcılar, liberaller, Atatürkçüler filmi izlerken düşündüklerini senaryoyu yazan Sırrı Süreyya Önder dediğinizde size başka şekillerde ifade edeceklerdir.
Türk solunu lime lime eden mezarında tepinen sivil-askeri bürokrasinin ideolojik anlayışına yakın duran Türk sağının dinci ve milliyetçi uç beyleri için yeni çözüm süreci vesilesiyle kıymete binen Sırrı Süreyya’nın 2023 öncesindeki mücadelesi yok hükmündedir.
Sırrı Süreyya’nın bu projede yer alması şaşırtıcı değil. Bununla beraber senaryoyu CHP nezdinde sahiplenmesi ise Türkiye’ye bakışına dair benim çok kolay empati duyabileceğim bir gerçeklik.
Bundan çok yıllar önce Ankara Maltepe’de bir düğün salonunda dinlediğim Yalçın Küçük Kemalizmi, Türk solunun en son defans hattı olarak tarif etmişti.
Kemalizmi anlamak onu tarihsel süreçte yerli yerine oturtmak tam da Küçük’ün tarifinden doğru anlamı çıkarmakla mümkün olabilir.
Sırrı Süreyya Önder’i Bir Cumhuriyet Masalı’nda hiçbir komplekse kapılmadan senarist olmaya götüren gerçek de budur. Aydınlanmacı aklın mirası için Kemalist gerçeklik uzak durulacak bir şey değildir. Dünyaya sınıfsal bakan her solcu için mutlaki bir rejimden doğan yeni cumhuriyet anlamlı bir değerdir.
Sırrı Süreyya gibi 1962’de doğmuş aklı başına geldiğinde ABD’nin soğuk savaş makinasının işkence tezgahları ile karşılaşmış bir insanın “Hıyrını” görmediği Cumhuriyet’le 1930’ların Cumhuriyeti arasında bir fersah fark vardır. Cumhuriyetin kusurları 1930’ların koşulları içinde tartışmaya değse de 1970lerde Amerika’nın kuyruğuna yapışmış sivil-askeri bürokrasinin en iyi anlaştığı siyasi anlayış tabi ki Solcular değildi. Bırakın iyi anlaşmayı sağ ittifakın bileşenleri elini oğuştururken solcular paramparça edildiler.
Türk solunu lime lime eden mezarında tepinen sivil-askeri bürokrasinin ideolojik anlayışına yakın duran Türk sağının dinci ve milliyetçi uç beyleri için yeni çözüm süreci vesilesiyle kıymete binen Sırrı Süreyya’nın 2023 öncesindeki mücadelesi yok hükmündedir.
Dünyaya sınıfsal bakmanın, siyaseti okurken sınıf mücadelesini akıldan uzak tutmamanın ortak geleneği içinse Sırrı Süreyya Önder’in hayatı birbirinden kopuk ve uzak klipler değildir.
Tüm çalışma hayatımı ve hayatımın 31 yılını verdiğim İş Bankası’nın sponsor olduğu filmin senaryosunu Sırrı Süreyya’ya emanet etmesi ise bu ülkenin son sigorta kutusunun, son elektrik düğmesinin Atatürk’ün bizzat arkasında olduğu bir Bankadan çok ötedeki bu kurum olduğunu bir kez daha gösterdi.
İş Bankası birleştirici ve iyileştirici sakin gücünü bir kez daha hatırlattı bize.
Mustafa Kemal’in de Adnan Saygun’un da Sırrı Süreyya’nın da ortak bir mirasın paydaşları olduğunu gözler önüne serdi.
Özsoy operasında Demirci Kawa’nın mağlup ettiği Dahhak’a da karşı duruşun yer alması 1930’lara dair anti-Kemalist sağcıları ve liberalleri de çok şaşırtacaktır
Bir Cumhuriyet Şarkısı Cumhuriyet’in “hıyrının” faşizmde değil ortak söylenen şarkılarda olduğunu bize hatırlatıyor. Bunu zaten biliyorduk ama Sırrı Süreyya tekrar altını kalın bir kalemle çizmiş.
İlginizi Çekebilir