Semerkant’ın Gölgesinde Gelecek: Özbekistan Uyanıyor
DIŞ POLİTİKABugün Özbekistan’da üniversite gençliği, Nevâyî’yi ezberden okuyabildiği kadar İngilizce, Türkçe ve Rusçayı da konuşuyor. Gelenek ile çağdaşlık arasındaki çizgiyi zarafetle yürüyen bir toplumsal yapı doğuyor. Bu da ülkenin geleceğe güvenle bakmasını sağlıyor.
Özbekistan uyanıyor. Bu uyanışta tarih var, kültür var, gençlik var, kardeşlik var. Ve bu uyanışı sadece izlemek değil, onun bir parçası olmak zamanıdır. Çünkü Semerkant’ın gölgesinde geleceği konuşmak, artık geçmişi hatırlamakla değil, yarını inşa etmekle eş anlamlıdır.
Buhara’da bir medresenin taş avlusunda yankılanan sessizlikte, tarihin sesi duyulur. Taşkent’in modern caddelerinde yürürken, zamanın nabzı atar. Semerkant’ın mozaiklerinde, bin yıllık bilgeliğin renkleri göz kırpar. Hive, Karşı ve Fergana’da ise geçmiş hâlâ canlı; gündelik hayatın içinde nefes alır. Özbekistan, yalnızca tarihî zenginliğiyle değil, bugün sahip olduğu vizyonla da Orta Asya’nın yeniden doğan ruhudur.
Tarihin İçinden Geleceğe Yürüyen Bir Millet
Çağatay Türkçesi’nin abidevi ismi Ali Şîr Nevâyî, yalnızca bir şair değil; bir milletin kültürel kimliğini yeniden inşa eden bir bilgedir. Onun mirası, bugün Özbekistan’ın Türk dünyasındaki özgün yerinin simgesidir. Nevâyî’nin diliyle yoğrulmuş bir milletin çocukları, artık bu mirası sadece övünçle anmıyor; onu geleceğin inşasında da aktif olarak kullanıyor.
Haklı olarak, Büyük Timur, Mirza Ulugbek, Zehiriddin Babur, Abu Ali ibn Sina, Abu Rayhan Biruni, Al-Harezmi, Al Farabi gibi Özbekistan devlet, bilim ve kültürüne hemde insanlığın gelişimine yadsınamaz bir katkıda bulunan önemli kültür ve bilim insanları var.
Özbekistan Sanatçılar Birliği’nin öncülüğünde sürdürülen kültür-sanat faaliyetleri, sadece nostaljik bir anımsama değil, iki halk arasında canlı bir bağ kurma çabasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Taşkent Büyükelçiliğimizin teşvik ve katkılarıyla Türkiye’de düzenlenen Özbek edebiyatı günleri, Resim sergileri, Heykel sempozyumları, akademik toplantılar, ortak film ve belgesel projeleri ile iş dünyası toplantıları bunun en görünür örnekleri. Bu çalışmalar, duygudaşlığın ve ortak hafızanın yeniden dirilişi anlamına geliyor.
Türkiye-Özbekistan Arasında Açılan Yeni Sayfa
2017’de Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in Türkiye ziyaretiyle başlayan yeni dönem, iki ülke arasındaki ilişkileri sadece diplomatik düzlemden çıkarıp halklar düzeyine taşıdı. Ortak üniversiteler, öğrenci değişim programları, sanayi işbirlikleri ve kültür projeleri sayesinde Taşkent ile Ankara arasında mesafe değil; köprü var artık.
Ticari ilişkilerde de ciddi bir ivme söz konusu. Son birkaç yıl içerisinde Türkiye’nin Özbekistan’a yaptığı doğrudan yatırımlar %70’in üzerinde artarken, Taşkent’te Türk iş insanlarının işlettiği mağaza ve fabrikaların sayısı her geçen gün çoğalıyor. Tekstil, sağlık, inşaat ve turizm gibi sektörler başı çekiyor. Bu sadece ekonomik değil; aynı zamanda toplumsal bir yakınlaşmanın da göstergesi.
Orta Asya’nın Yeni Hikâyesi: Reform, Açılım ve Modernleşme
Özbekistan artık yalnızca tarihî şehirlerin ülkesi değil. Mirziyoyev dönemiyle birlikte ülke, ekonomik reformlar, dışa açıklık ve dijital dönüşüm politikalarıyla yeni bir kimlik kazanıyor. Bürokratik engellerin azaltılması, özel sektörün teşvik edilmesi, yatırımcıya güven veren yasal düzenlemeler Özbekistan’ı bölgenin parlayan yıldızlarından biri hâline getirdi.
Aynı zamanda genç nüfusun dinamizmiyle de dikkat çeken bir ülke. Bugün Özbekistan’da üniversite gençliği, Nevâyî’yi ezberden okuyabildiği kadar İngilizce, Türkçe ve Rusçayı da konuşuyor. Gelenek ile çağdaşlık arasındaki çizgiyi zarafetle yürüyen bir toplumsal yapı doğuyor. Bu da ülkenin geleceğe güvenle bakmasını sağlıyor.
Buhara’dan İstanbul’a Uzanan Gönül Yolu
Özbekistan’ın geleceği yalnızca bir ülkenin kalkınma hikâyesi değil; aynı zamanda Türk dünyasının ortak kaderine dair umut verici bir öyküdür. Özbekistan ve Türkiye arasında kurulan bu gönül yolu, artık siyasi bir tercihten öte, toplumsal bir zaruret hâline geldi.
Tarikatların cirit attığı bu coğrafyada her iki ülkenin yöneticileri dünden daha fazla dikkat etmelidirler.
Özbekistan uyanıyor. Bu uyanışta tarih var, kültür var, gençlik var, kardeşlik var. Ve bu uyanışı sadece izlemek değil, onun bir parçası olmak zamanıdır. Çünkü Semerkant’ın gölgesinde geleceği konuşmak, artık geçmişi hatırlamakla değil, yarını inşa etmekle eş anlamlıdır.
İlginizi Çekebilir