© Yeni Arayış

RTÜK neden Youtube kanallarına gözünü dikiyor?

RTÜK'ün YouTube kanallarına yönelik bu uygulaması, mevcut yasalarla çeliştiğini düşündüğüm ve adil olmayan bir yaklaşım sergilediği gerekçesiyle, ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi olarak değerlendirilmeli ve buna yönelik siyasi adımlar atılmalı.

Geleneksel yayıncılık için tasarlanmış lisanslama modelinin YouTube gibi dijital platformlara uygulanması, mevcut yayıncılık ekosistemin işleyişine uygun değil.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), bazı YouTube kanallarından yayın lisansı talep etmesi, ifade özgürlüğü ve yayıncılık ilkeleri açısından ciddi sorunlar içeriyor. Özellikle son günlerde FLU TV ve Birgün TV adlı Youtube platformu üzerinden yayın yapan çevrimiçi kanallara yönelik lisans talebinin yarattığı çeşitli sorunlar var.

YouTube, kişilerin ve kurumların kendi içeriklerini üreterek geniş kitlelere ulaşabildiği bir platform. RTÜK'ün bu kanallardan lisans talep etmesi, yayıncılık için mali ve bürokratik engeller oluşturuyor ve özellikle küçük ve bağımsız içerik üreticilerinin seslerini duyurmasını zorlaştıracak bir adım. Lisans almak, belirli bir ücreti ve çeşitli bürokratik süreçleri gerektiriyor. Bu ücretler neye göre belirleniyor? Bu lisans talebi hangi koşullara göre çerçevelenmiş belirsiz. Küçük bütçelerle çalışan bağımsız YouTube kanalları için bu maliyetler büyük bir engel teşkil edebilir.

Ayrıca lisanslama süreci, RTÜK'e içerik üzerinde denetim yetkisi veriyor, ki bu durum özellikle eleştirel veya muhalif içerikler üreten kanalların lisans alamaması veya mevcut lisanslarının iptal edilmesi riskini doğuruyor. Yukarıda Flu TV ve Birgün TV haricinde geçtiğimiz aylarda bazı kanallara yönelik lisans talepleri de bu önermemle paralel. Bu durum dijital alanda bir sansür mekanizması oluşturarak çoğulculuğu ve farklı seslerin varlığını tehdit ediyor.

TARTIŞMAYI KENDİ LEHİNE BÜKMEK

Şunu da unutmamakta fayda var, YouTube gibi platformlar, geleneksel televizyon ve radyo yayıncılığından farklı bir doğaya sahiptir. Geleneksel yayıncılıkta izleyiciye ulaşmak için frekanslar ve sınırlı yayın hakları kullanılırken, internet yayıncılığında böyle bir sınırlama yoktur. Geleneksel yayıncılık için tasarlanmış lisanslama modelinin YouTube gibi dijital platformlara uygulanması, mevcut yayıncılık ekosistemin işleyişine uygun değil. Tabi bu tespit kendi içinde de bazı tehlikeler barındırıyor. Esasen bu farklı doğa, geleneksel yayınların mevzuatına uygun bir şekilde düzenlenmeye çalışılıyor. Buna gerek var mı? Ya da bu soruyu şöyle açalım mevcut RTÜK yaptırımları halihazırdaki yayıncılık sürecinde fazlaca bilgi, haberleşme ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir nitelikteyken bu yapısını internet yayıncılığına doğru genişletmek izleyicinin lehine bir tutum mu sağlayacaktır? Belki de RTÜK bu belirsiz ve keyfi görünen bazı Youtube kanallarına yönelik lisans talepleriyle internet yayıncılığınına yönelik bir regülasyon ikilimi yaratmaya çalışıyordur. Bunu gözetmekte fayda var. Yani RTÜK'ün interneti de kapsamaya çalışmasına yönelik tümden bir karşı politikalar ve siyasi basınçlar üretilmeli ve bu açıdan meseleye yaklaşılmalıdır.

Türkiye'de internet ortamındaki içerikleri düzenleyen temel yasa, 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"dur. Bu yasa, suç teşkil eden içeriklere (örneğin intihara yönlendirme, cinsel istismar) erişim engeli getirilmesi gibi konuları düzenler. Ancak RTÜK'ün lisans talebi, bu yasanın kapsamı dışına çıkarak, radyo ve televizyon yayıncılığı için tasarlanmış olan 6112 sayılı RTÜK Kanunu'nun internete uyarlanması çabasıdır. Bu durum, hangi kurumun hangi yetkiye sahip olduğu konusunda bir karmaşa yaratıyor.

RTÜK, YouTube'a lisans zorunluluğunu "Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik" aracılığıyla getirdi. Ancak anladığım kadarıyla bu yönetmelik, yasa ile düzenlenmesi gereken bir konuyu idari bir kararla düzenlediği için hukuken tartışmalı duruyor. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) gibi kuruluşların açtığı davalar, bu yönetmeliğin hukuka aykırı olduğunu savunmaktadır. Danıştay'da yıllardır süren bu davalar, yargının dahi bu konuda net bir karar veremediğini göstermekte.

BİR SANSÜR MEKANİZMASI OLARAK "KEYFİ UYGULAMA"

Peki yukarıda neden "keyfi görünen" ifadesini kullandım? Bunu biraz açayım. "Keyfi uygulama", kuralların nesnel ve eşit bir şekilde değil, idarenin takdirine ve belirli hedeflere göre seçilerek uygulanması anlamına gelir. RTÜK'ün YouTube kanallarına yönelik uygulaması da bu eleştirilerin odağındadır. Türkiye'de on binlerce YouTube kanalı olmasına rağmen, RTÜK'ün lisans başvurusu talep ettiği kanallar genellikle BirGün TV, Cumhuriyet TV ve Fatih Altaylı gibi eleştirel yayın yapan, muhalif veya bağımsız gazetecilik yapan kanallar olmaktadır. RTÜK'ün bazı üyeleri bu durumu "seç beğen lisansa zorla" olarak nitelendirerek, uygulamanın amacının tüm internet yayıncılığını denetlemekten ziyade, eleştirel sesleri susturmak olduğunu dile getirmekte.

Lisans dayatması, sadece idari bir prosedür değil, aynı zamanda ciddi bir ekonomik yük. RTÜK, 2025 yılı itibarıyla on yıllık yayın lisans ücreti 926.000 TL olarak belirlenmiş. Ayrıca, yayıncıların yıllık gelirlerinin yüzde 1.5'ini de katılım payı olarak ödemesi gerekiyor. Bu yüksek maliyetler, küçük bütçelerle ayakta duran bağımsız gazeteciler ve yeni kurulan kanallar için büyük bir engel teşkil ediyor. Hadi bu ödemeyi kabul ettiniz diyelim, bu sefer de lisans alan kanalların içerikleri, RTÜK'ün yayın ilkelerine göre denetlenecek. Ancak bu ilkelerin YouTube gibi dinamik ve kişisel bir platforma nasıl uygulanacağı belirsiz. Bu belirsizlik, RTÜK'e herhangi bir videoya para cezası verme veya kaldırma yetkisi vererek, idareye geniş ve keyfi bir müdahale alanı sunuyor.

Sonuç olarak, RTÜK'ün YouTube kanallarına yönelik bu uygulaması, mevcut yasalarla çeliştiğini düşündüğüm ve adil olmayan bir yaklaşım sergilediği gerekçesiyle, ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi olarak değerlendirilmeli ve buna yönelik siyasi adımlar atılmalı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER