Machiavelli'ye göre bir ‘Prens’ hangi özelliklere sahip olmalıdır?
SİYASETMachiavelli, prensin ahlaki değerlere dayalı siyaset yapmasını savunmaz; çünkü prensin temel amacı otoritesini ve gücünü korumak ve halkının refahını sağlamaktır.
Machiavelli, prensin amacının iktidarda kalmasını sağlamak ve halkının güvenini kazanarak ve ordularının kendisine sadık kalmasını sağlayarak gücünü güvence altına almak olması gerektiğini belirtir. Bu nedenle, prensin belirli özelliklere sahip olması gerektiğini vurgular. Bu bağlamda, prens cimri, zalim ve korkulan biri olmalıdır.
Niccolò Machiavelli, eserleriyle Rönesans'a katkıda bulunur. Siyaset felsefesinin en önemli eserlerinden biri olan Prens adlı eseri, Rönesans sonrası dönemde devletlerin yönetim biçimlerini de belirler. Bu eserde, bir prensin iktidarı nasıl ele geçirmesi ve ele geçirdikten sonra nasıl koruması gerektiğini ele alır. Bir prens cömert midir yoksa cimri midir, merhametli midir yoksa zalim midir, sevilir mi yoksa korkulur mu? Bu yazımda, Machiavelli'nin cömertlik, merhamet ve sevilme konusundaki görüşlerini inceleyecek ve bir prensin neden cimri, zalim ve korkulan biri olması gerektiğini açıklayacağım.
Machiavelli, prensin temel özellik olarak cömert mi yoksa cimri mi olması gerektiğini inceler ve cömertliğin prensin gücünü ve devletini koruması açısından zararlı olduğunu düşünür. Ancak bir prensin cömert mi yoksa cimri mi olması gerektiği sorusunu yanıtladığında iki farklı ayrımla karşılaşır: prens olma yolundaki süreç ve prens olduktan sonraki süreç. Machiavelli'ye (2006) göre, bir kişi prens olma yolundaysa cömert olması daha iyidir (s. 56). Cömertlik başlangıçta insanlar üzerinde iyi bir izlenim bırakabilir. Böylece tahta çıkması daha kolay ve mümkün hale gelir. Ancak cömertlik, prens tahta çıktıktan sonra uzun vadede ona zararlıdır. Bir prensin cömert olmasının yanı sıra halkına sürekli yardım ve hediyeler vermesinin, ülkenin kaynaklarını zor duruma sokabileceği ve onları yakıp yıkabileceği belirtilmektedir (Machiavelli, 2006, s. 55). Sonuç olarak kaynaklarını tüketen prens, kendisine saldıranlara karşı kaynaksız kalacak ve halkına yüklediği vergiler daha da ağırlaşacaktır.
Machiavelli, cimriliğin prensin lehine olduğuna inanır çünkü cimri bir prens, tutumluluğu sayesinde sonunda gelirinde kendi kendine yetecek ve kendisine savaş açanlara karşı kendini savunabilecektir. Aksi takdirde halktan aldığı vergileri artıracak ve halkın ona olan sadakati sarsılacaktır. Prensin iktidarını ve servetini sürdürebilmesi için cimri olması da önemlidir. Bu nedenle halkının gözünde zayıf olmayacak ve parası olmayan bir prens dikkate alınmayacağı için onların gözünde daha saygın olacaktır. Machiavelli'ye (2006) göre, bir prens halkına karşı çok cömertse, ülkesinin kaynaklarını hızla tüketeceği için halkının gözünde itibarını kaybedecektir, bu nedenle cimri olmak uzun vadede prens için faydalıdır çünkü kaynakları korur ve iktidarı korur (s. 55).
Machiavelli'nin Prens kitabında ele aldığı bir diğer ikilem, bir prensin merhametli mi yoksa zalim mi olması gerektiğidir. Çıplak gözle bakıldığında, prensin etrafındakilere merhametli olması gerektiği sonucuna varılabilir çünkü merhamet, halkının ona karşı minnettar hissetmesini sağlayabilir. Ancak, prensin zalim değil, merhametli olarak görülmesi gerektiği ve bu merhameti asla kötüye kullanmaması gerektiği belirtilir. Elbette, her ikisi de olmak istenir, ancak bu zor olduğu için prensin merhametli olmaktansa zalim olması daha güvenlidir. Öte yandan, zalim prens, tebaasının kendisine bağlı ve sadık olmasını sağlar, bu nedenle ona göre, zalim olmaktan utanmamalıdır.
Machiavelli, prensin ahlaki değerlere dayalı siyaset yapmasını savunmaz; çünkü prensin temel amacı otoritesini ve gücünü korumak ve halkının refahını sağlamaktır. Prens, eylemlerinde pragmatik olmalı; gerektiğinde ölçülü bir şekilde zalim olabilir ve merhametli görünebilir. Gerektiğinde cimri davranarak ve kaynakları daha dikkatli kullanarak, kaynakları tüketmeyerek ve halkını ağır vergilere tabi tutmayarak, uzun vadede kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecektir.
Machiavelli (2006), orduların ve halkın prense olan sadakatini vurgular ve prens zalim bir kişidir (s. 58). Tarihten örnekler mevcuttur. Bazı komutanlar, ordularının sadakatini zalimlikleriyle sağlarlar. Hannibal örneği buna bir örnektir. Hannibal'in zalimliği nedeniyle, birçok farklı ırktan oluşan ve yabancı topraklarda savaşan ordusu ona karşı en ufak bir muhalefet bile yaratmamıştır. Bu zulüm, orduları arasında ondan korkulmasına neden olmuştur.
Ona göre (2006), bu zulmün bir dengesi olmalıdır (s. 58). Aşırı zulüm, prense karşı nefret ve kızgınlığa yol açabilir ve bu da isyana yol açar. Ancak zulüm, bir prensin sahip olması gereken nitelikler için gereklidir. Bu şekilde prens, halk ve orduları üzerindeki otoritesini korur ve anlaşmazlıklardan kaçınır.
Bir diğer tartışma, prensin merhametli mi yoksa zalim mi olması gerektiği konusunda ortaya çıkar. Üçüncü ikilem, prensin halkı tarafından sevilecek mi yoksa korkulacak biri mi olduğudur. Machiavelli'ye (2006) göre, bir prensin hem sevilmesi hem de korkulması çok zordur, bu nedenle ikisi arasında seçim yapmak zorunda kalırsa, halk tarafından korkulan bir hükümdar olması kendi çıkarına olacaktır (s. 58). Bunun nedeni, hem halkın hem de orduların korkulan ve zalim bir prense daha sadık olmasıdır. Korku, prensin gücünü temsil eder, ancak korkunun halkın ve orduların sadakati üzerinde daha büyük bir etkisi vardır. Bu nedenle Machiavelli, prensin korkulacak biri olması gerektiğini vurgular.
Halkın sevgisi, prensin onları memnun etmesi ve beklentilerini karşılamasıyla ilişkilidir. Ancak bu durum, yani halkın sevgisi, koşullara göre değişebilir ve prensin zayıfladığı bir durumda, örneğin prens kaynaklarını tüketip halkı ağır vergilere tabi tuttuğunda, halkın prense olan sevgisi ve sadakati ortadan kalkabilir. Dolayısıyla, sevilen bir prens olmanın kısa vadede faydalı olsa da uzun vadede faydalı olmayabileceği yorumu yapılabilir.
Ayrıca Machiavelli, aşırı zulüm ve korkunun nefrete yol açabileceğini vurgular. Prens halkını sindirmeli, ancak onları sindirirken adaleti de sağlamalıdır. Örneğin, prens birinin malına el koyacaksa veya onu ölümle cezalandıracaksa, bunun belirli bir nedeni olmalıdır. Aksi takdirde, adalet sağlanmadığında korku, halkın prense karşı duyabileceği nefret ve kızgınlığa yol açacaktır.
Machiavelli, prensin ahlaki değerlere dayalı siyaset yapmasını savunmaz; çünkü prensin temel amacı otoritesini ve gücünü korumak ve halkının refahını sağlamaktır. Prens, eylemlerinde pragmatik olmalı; gerektiğinde ölçülü bir şekilde zalim olabilir ve merhametli görünebilir. Gerektiğinde cimri davranarak ve kaynakları daha dikkatli kullanarak, kaynakları tüketmeyerek ve halkını ağır vergilere tabi tutmayarak, uzun vadede kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecektir. Dolayısıyla, prensin cömert mi cimri mi, merhametli mi yoksa zalim mi olacağı, ihtiyaçlarına ve siyasi koşullarına bağlı olabilir.
Özetle, Machiavelli, prensin amacının iktidarda kalmasını sağlamak ve halkının güvenini kazanarak ve ordularının kendisine sadık kalmasını sağlayarak gücünü güvence altına almak olması gerektiğini belirtir. Bu nedenle, prensin belirli özelliklere sahip olması gerektiğini vurgular. Bu bağlamda, prens cimri, zalim ve korkulan biri olmalıdır. Bununla birlikte, prensin bu özelliklere abartılı olmayan bir şekilde sahip olması gerektiğine de dikkat çeker; çünkü prens bu özellikleri dengeli bir şekilde kullanmazsa, halkının ona olan güvenini zedeleyebilir ve ordularının ona olan sadakatini kendisi için bir dezavantaj olarak yansıtabilir. Kısacası, prensin amacının iktidarda kalmak ve gücünü güçlendirmek olduğunu belirtir ve Machiavelli'nin tutumu genel kabul görmüş ahlaki tutumlardan uzaktır.
Kaynak:
Machiavelli, N. (2006). The Prince (T. Parks, Trans.). Oxford University Press.
İlginizi Çekebilir