Finans Alla Turca
EKONOMİTürkiye’de politikayı Alla Turca yapıp ekonomide Alla Franca netice beklemek, ancak Nasreddin Hoca’nın karşısına geçip kaybolan kazanının hesabını soran uyanık köylü kafasıyla mümkün olur.
Türkiye ekonomisinin 2001 Derviş Programı’na sadakat ile kazandığı ekonomik istikrarın en tatlı meyvesi, mortgage kredileriydi. Türkiye bankacılık sisteminin gördüğü hormonsuz en düşük konut kredisi faiz oranını görmüş efsane bankacı benim. Bu oran tabii ki 0,64’tü ama yıl 2020 değildi
Nasreddin Hoca ve Finansal İstikrar
Türkiye tek bir Nasreddin Hoca fıkrası olsa, meşhur Kazan fıkrası olurdu. Hani doğurduğuna inanılıp öldüğüne inanılmayan Kazan. Tabii ki burada Kazan, Türkiye’de finansal istikrar oluyor. Finansal istikrarın yeni Türkiye’yi doğurduğuna inanmamız gerekiyor ama aynı finansal istikrarın ortadan kaybolmasına şaşmamamız; bunun dış güçlerin, konjonktürün, jeopolitiğin, büyük oyunun, masonların, Bilderberg’in, velhasılı 7 düvelin bize karşı birleşmesinden olduğunu düşünmemiz gerekiyor.
Yale Dersi ve Mortgage’in Tarihçesi
Bir zamanlar müşterim de olan çok sevdiğim bir dostumun önerisiyle tanıştığım Yale Courses kapsamında Mortgage dersini izlerken zihnimden geçen tam da bunlar oldu.
Tecrübeli profesör, sükûnet içinde mortgage’in tarihçesini, etimolojik köklerine de inerek 1 saat içinde anlattı. 2009’da, tam da Türkiye’de mortgage treni tam gaz giderken, bindiğim trende yataklı vagondan makine dairesine kadar tüm katarı baştan sona test etme şansım olmuş; konut kredisi bahsinde doktora yapmıştım.. Hocayı dinlerken teorik çerçeveyi ne kadar iyi bildiğimi ve içselleştirdiğimi düşündüm. Mütevazi olacağım başlık bu değil…
2008 Krizi ve Mortgage Bombası
Amerika’nın 2008 krizinden sadece 3 yıl sonra çekilmiş bu videoda, krizin sebebinin kuralsızca yapılan işler olduğunu bir kez daha hatırlamış oldum. İnsanların barınma hakkını elde etmesi, bunun geniş kitlelere yayılması için bir araç olan mortgage, konutu metalaştıran bir sistemin içinde patlamaya hazır bir bombaya dönüşmüştü. Amerika’nın kendine özgü koşulları içinde patlayan mortgage bombası, finansal istikrarı yerle yeksan etmiş, bırakın ABD’yi, yolladığı şoklarla tüm dünyayı sarsmıştı.
Türkiye’de Konutun Kutsiyeti
Türkiye’de ise ev her dönemde önce başını sokacak bir yuvadır. Benim de bankacılığı öğrendiğim İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, en taze mülakatında, konut kredisinde en ufak bir ödeme sıkıntısı olmadığını ifade etmek için rakamlara bakmak gereğini bile duymuyor.
Türkiye’de yaşayan herkes, evin kutsiyetini, ev sahibi olmanın kıymetini bilir.
Ekonomi, Sosyoloji ve Siyaset
Ekonomi roket bilimi değildir. Ama sosyoloji ve siyaset biliminden haberdar değilseniz, ekonomiden de çakmanız işten bile değildir.
Türkiye’de konut kredisini toksik bir finansal araca çeviren kimdi?
Parası olanları ev alırken az bir kısım için nakit kullanmak yerine, hadi bu enflasyon ortamında yıllık %40’a varan oranla kredi kullanayım noktasına getiren bu süreç nasıl ortaya çıktı?
Yıllık %40’la konut kredisi olabileceğine inanmamızı kim sağladı?
Kazan nasıl öldü?
Kazan’ı Kim Öldürdü?
Cinayeti sadece kör bir kayıkçı mı gördü?
Bu soruların cevaplarını Türkiye’de çok az kişi biliyor. Çünkü bu soruları neredeyse kimse sormuyor.
Nasreddin Hoca’nın kazanı gibi, Türkiye’nin finansal istikrarı da bir zamanlar doğurdu, ama şimdi öldü mü, yoksa hâlâ bir yerlerde saklanıyor mu, kimse emin değil. Esas soruları sormayı unutup “Bu kadar konutu kim alıyor?” diye haykırmak yerine, aslolan “Kazan’ı kim öldürdü?” sorusunu cesaretle sormaktır.
Konut Satışları ve Ekonomistlerin Şaşkınlığı
Her ay konut satış rakamları açıklandıkça, ekonomiye dair yazı yazan, fikir üreten, tweet atan herkes yüksek sesle şu soruyu soruyor:
Bu kadar konutu, bu kadar kötü ekonomide kim alıyor? Şartlar bu kadar kötüyken konut satışları neden artıyor?
Bana kalsa, Türkiye’nin son diploma skandalı çerçevesinde, böyle lakırdı eden ekonomistlerin tamamının diplomasını YÖKSİS’ten otomatik sildirirdim. Emin olun Adam Smith daha beterini yapardı.
2001’den 2018’e: Hormonsuzdan Hormonluya
Türkiye’de politikayı Alla Turca yapıp ekonomide Alla Franca netice beklemek, ancak Nasreddin Hoca’nın karşısına geçip kaybolan kazanının hesabını soran uyanık köylü kafasıyla mümkün olur.
Doğururken iyiydi ama Sayın Uyanık Köylü.
Türkiye ekonomisinin 2001 Derviş programına sadakat ile kazandığı ekonomik istikrarın en tatlı meyvesi, mortgage kredileriydi.
Türkiye bankacılık sisteminin gördüğü hormonsuz en düşük konut kredisi faiz oranını görmüş efsane bankacı benim. Bu oran tabii ki 0,64’tü ama yıl 2020 değildi. 2020’nin hormonlu ve zehirli 0,64 kredilerinden yıllar önce, Türkiye ekonomisi 10 yıl vadede 0,64’lerle krediyi vermişti.
Cevapsız Sorulara dair
Konut kredisi neden yok oldu?
2010’ların sonunda neden kimse ev almıyordu
2020’ye geldiğimizde, batan sektörü kurtarmak için AKP iktidarının 0,64’le hormonlayıp piyasaya sürdüğü krediler sistemi ne kadar zehirledi?
Bu sorunun cevabını almadan, konut satışlarının artış trendini sorgulamak, iktisat diplomanızı mutlak butlan seviyesine getirme riskini almak demektir.
Sonuç yerine
Nasreddin Hoca’nın kazanı gibi, Türkiye’nin finansal istikrarı da bir zamanlar doğurdu, ama şimdi öldü mü, yoksa hâlâ bir yerlerde saklanıyor mu, kimse emin değil. Esas soruları sormayı unutup “Bu kadar konutu kim alıyor?” diye haykırmak yerine, aslolan “Kazan’ı kim öldürdü?” sorusunu cesaretle sormaktır. Cevap, belki enflasyonun gölgesinde, belki siyasi kararların kucağında, belki de 7 düvelin masasında yatıyor. Ama şurası kesin: Hoca’nın kazanı geri gelmedikçe, diplomalar hakikat konuşmadıkça, Türkiye ekonomisi Alla Turca 9/8 dans etmeye mahkûm.
İlginizi Çekebilir