Evin camdansa başkasına taş atmayacaksın
PSİKOLOJİNe kadar taş atarsan at, camdan evdesin. Kendi içini görmemek için başkasını parçalarken, yavaş yavaş kendi duvarlarını da yıkıyorsun.
O yüzden evin camdansa, başkasına taş atmayacaksın. Yoksa duvarlar sessiz sessiz üstüne yıkılır. Ve seni en çok, kendini korurken yaraladığını fark etmek yakar.
Kimi insanlar vardır; kırılmaktan o kadar korkar ki, kendine zırh örmeyi bilmez, onun yerine başkalarını keskinleştirir. Canı yanmadan önce saldırır. Çünkü onun kafasında en büyük utanç; incinmek değil, incinirken yakalanmaktır.
Savunma sanırlar bunu.
Ama bu savunma değil, sadece kaçış.
Ve her kaçış, bir gün geri döner.
Psikolojide buna “reaksiyon oluşumu” denir. Bastırdığın duygunun tam tersine dönüşmen. Mesela incinmişsin ama güçlü görünmeye çalışıyorsun. Aslında üzülmüşsün ama alay ediyorsun. Çünkü o duygunun gerçek haliyle yüzleşmek seni çıplak bırakıyor. Yani kırık yerlerini sarmıyorsun, onları başkasına saplayacak kesici bir şey sanıyorsun.
Ama işin kötüsü şu:
O taş döner.
O taş gelir, senin o “sözde güçlü” tavırların arasındaki en zayıf yerine saplanır.
Albert Camus Düşüş kitabında der ki:
“Bir insan başkasını yargıladığında, kendi kendini aklamış olur.”
Ama sadece kısa bir süreliğine. Çünkü gerçek değişmez:
Ne kadar taş atarsan at, camdan evdesin. Kendi içini görmemek için başkasını parçalarken, yavaş yavaş kendi duvarlarını da yıkıyorsun.
Ve sonra gece oluyor. Herkes gidiyor.
O taşların sesi yankılanıyor camın üstünde.
Bir de bakıyorsun: Kimse seni kırmamış.
Sen, kendini kırmışsın.
Hem de başkasını korumaya çalışırken değil—
Kendini korumaya çalışırken.
O yüzden evin camdansa, başkasına taş atmayacaksın.
Yoksa duvarlar sessiz sessiz üstüne yıkılır.
Ve seni en çok, kendini korurken yaraladığını fark etmek yakar.
İlginizi Çekebilir