© Yeni Arayış

CHP, Bayburt’a gidiyor

Bayburt’la ilgili araştırmalar kapsamında, özellikle son yıllarda, bölgedeki siyasal katılımın düşüklüğü ve politik yelpazenin oldukça dar kaldığına parmak basılmış.

Bütün bu veriler ışığında CHP’nin Bayburt çıkarmasının önemli bir imtihan teşkil edeceği açık. Şayet Özgür Özel, Konya ve Yozgat’taki gibi kalabalık kitlelere seslenebilirse iktidar şapkasını önüne koysun bir daha düşünsün!

CHP’nin nitelemesiyle 19 Mart darbesiyle başlayıp dalga dalga genişleyen operasyonlar, geniş halk kitlelerini harekete geçirmişti. Türk toplumunun demokrasiye sahip çıktığını gören CHP, tabandan aldığı mesajla düzenli mitingler yapmaya başladı.

Operasyonların merkezi ağırlıkla İstanbul olduğu için CHP, mega kentin farklı ilçelerinde halka buluşuyor. Bunun yanında CHP, maruz kaldığı hukuksuzluğu anlatabilmek amacıyla Anadolu illerine gitmeyi de ihmal etmiyor.

CHP, özellikle iktidar paydaşlarının güçlü olduğu illerde kendisini gösteriyor. Zira CHP, iktidarın kalelerinde gövde gösterisi yaparak siyaseten ibrenin kendisinden tarafa döndüğünü gözler önüne sermek istiyor.

Konya ve Yozgat’ta kalabalık halk kitlelerinin doldurduğu meydanlar, geçmişte iktidarın arkasından esen rüzgârların şimdilerde CHP’nin yelkenlerini doldurmaya başladığının işareti oldu.

CHP, Yozgat ve Konya gibi sembolik kentlerden aldığı özgüvenle şimdi de Bayburt’a gidiyor.

Bayburt, aynı Yozgat ve Konya’da olduğu gibi iktidarın simgesel kalelerinden birisidir. Hemen her seçimde oransal bakımdan iktidar ve paydaşlarına en yüksek desteği sunuyor. Bayburt’un nüfusu az olsa da %80’leri aşan iktidar desteğiyle öne çıkıyor.

CHP, Bayburt’ta iktidara gösterilen büyük teveccühün yanında ancak %2 ile %4 arasında değişen oranda oy alabiliyor. Diğer taraftan Bayburt, 19 Mart operasyonlarıyla başlayan sürece tepki göstermeyen üç ilden birisiydi. Biraz daha geriye gidersek Türkiye’nin seksen ilinde gezi eylemleri düzenlenirken sadece Bayburt’ta protestolar görülmemişti.

Bayburt çıkarması, CHP için şimdiden zorlu bir sınav olacak gibi duruyor. 

Bayburt Siyaseti

Bayburt, taşra koşullarının ağır biçimde hissedildiği bir vilayet olmasına rağmen siyasallaşma geçmişi kendi ölçeğinde epey dinamik gibi duruyor.

1920’lerin ilk yarısına kadar Erzurum’a bağlı olan Bayburt, cumhuriyet idaresinin yeni idari ve mülki taksimine göre Gümüşhane ilinin kazası haline getirilmiş.

Araştırmalara göre tek partili dönemde CHP, Bayburt’un siyasallaşma iklimini canlı tutmak amacıyla önemli yatırımlar yapmış. Cumhuriyet değerleri ve ulus devlet bilincinin aşılanması için millî bayramların coşkuyla kutlanmasına özen gösterilmiş. CHP’nin toplumu bilinçlendirmek maksadıyla kurduğu Halkevleri, ilk elden Bayburt’ta da hayata geçirilmiş. 

Bayburt’taki halkevleri, çok sayıda sosyal ve kültürel faaliyete imza atmış. Bu dönemde CHP, Bayburt’ta azımsanmayacak ölçüde üye sayısına ulaşmış. 

Çok partili siyasî hayata geçişle beraber yeni kurulan partiler, Bayburt’ta hızla örgütlenmeye gitmiş.

1940’ların ortalarından itibaren geçilen çok partili demokraside, Bayburt’ta ilk örgütlenen siyasî parti Nuri Demirağ’ın Millî Kalkınma Partisi olmuş. Arkasından Mareşal Fevzi Çakmak, Osman Bölükbaşı ve Yusuf Hikmet Bayur gibi kimselerin öncülüğünde kurulan Millet Partisi ile 1950’ler boyunca Türkiye’yi yöneten Demokrat Parti de Bayburt’ta teşkilatlanmaya gitmiş.

14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokratlar iktidara gelince, Bayburtlular, Celal Bayar ve Adnan Menderes’in Demokrat Partisine teveccüh göstermeye başlamış. Bu aralıkta Demokrat Parti’nin Bayburt örgütüne bakıldığında, genellikle partili isimlerin yanında “tüccar” ibaresinin düşüldüğü dikkatlerden kaçmıyor. Anlaşılan Bayburt eşrafı, Demokratların hızlandırdığı kapitalizme çabuk ayak uydurmuş.

Demokratlar, Bayburt’ta örgütlenirken CHP de boş durmamış. Parti okulu gibi kullandığı ocak ve bucak teşkilatlarını Bayburt’a kadar taşımış.

Bayburt, 1950’lerde henüz vilayet statüsüne kavuşmadığı için seçimlerde oylarını Gümüşhane sandığına atmış. Bayburt’u da içine alan Gümüşhane, Demokratları iki dönem üst üste destekledikten sonra 1957’de tercihini CHP’den yana kullanmış.

1961’de CHP, Gümüşhane’de tekrar birinci parti çıkmış. Rakiplerine karşı burun farkıyla seçimi almasına rağmen dört vekil çıkaran ilde iki sandalyeye sahip olmuş. Bayburt özelindeyse, ilerleyen yıllarda Süleyman Demirel’le özdeşleşecek olan Adalet Partisi birinci gelmiş.

Bayburt’u kapsayan Gümüşhane, 12 Eylül 1980 askeri darbesine dek geçen bütün seçimlerde CHP’den bir ya da iki milletvekilini parlamentoya göndermiş. CHP, genellikle Adalet Partisi’nin gerisinde kalmakla beraber istikrarını sürdürmüş. Ancak Bayburtlular, tercihini hep ya Adalet Partisi’nden yana yapmış ya da Necmettin Erbakan’ın Millî Selamet Partisi’nden yana.

12 Eylül’den sonra, kapatıldığı için olsa gerek, CHP hızlı bir ivme kaybetmiş. Hem Gümüşhane, hem de Bayburt merkez sağın parlayan yıldızı olan Turgut Özal’ın Anavatan Partisi’ne oy vermeye başlamış. Özal, bölgede adeta tulum çıkarmış.

Türkiye’nin 1980’li yılları boyunca ANAP’ı destekleyen Bayburtlular, kapatılan CHP’nin devamı niteliğindeki Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Demokratik Sol Parti ve Halkçı Parti’ye de hemen sırtını dönmemiş. CHP ile aynı yolda yürüyen partilerin toplam oyu Bayburt’ta yüzde yirmileri aşmış çoğunlukla.

Bayburt, 1989’da vilayet statüsüne kavuşunca merkez sağdan yana kullandığı tercihini yavaş yavaş değiştirmeye başlamış. Siyasal İslamcı kimliğiyle bilinen Refah ve Fazilet, merkez sağ partilerin önüne geçmiş. 2002’den itibaren ise Bayburt, istikrarlı biçimde AKP ve iktidar ortaklarına oy vermiş.

Bayburt’la ilgili araştırmalar kapsamında, özellikle son yıllarda, bölgedeki siyasal katılımın düşüklüğü ve politik yelpazenin oldukça dar kaldığına parmak basılmış. Siyasal katılımda da sadece sandığa gitme değil politik gelişmelere müdahil olma, parti ve sivil toplum örgütlerine üyelik gibi etmenler üzerinde de durulmuş.

Bayburt’a Yönelik İlgi

Bayburt’un merkez sağ partilerle başlayan siyasal yolculuğunun Siyasal İslam’a doğru dümen kırması ve sonra tekrar AKP dolayısıyla merkez sağla buluşması araştırmacıların hep ilgisini çekmiş.

Bayburt’la ilgili araştırmalar kapsamında, özellikle son yıllarda, bölgedeki siyasal katılımın düşüklüğü ve politik yelpazenin oldukça dar kaldığına parmak basılmış. Siyasal katılımda da sadece sandığa gitme değil politik gelişmelere müdahil olma, parti ve sivil toplum örgütlerine üyelik gibi etmenler üzerinde de durulmuş.

Anadolu taşrası ölçeğinde Bayburt, erken tarihlerde politizasyonla tanışırken gelinen noktada siyasallaşmanın düşük seyretmesi genellikle ekonomik nedenlere dayandırılmış. Ancak 12 Eylül’le girilen depolitizasyon süreci ve Bayburt’un teveccüh gösterdiği Siyasal İslamcı cenahın müritlerini duygusal bakımdan aktive ederken düşünsel açıdan pasifleştirme stratejisi de etkili olmuş olabilir.

CHP’nin Bayburt İmtihanı

Bayburt siyasallaşmanın giderek zayıfladığı, yaşlı nüfusun yüksek olduğu, ekonomik yıkımın büyükşehirlere nazaran daha az hissedildiği, eğitim düzeyi düşük, dışarıya kapalı ve seçmen davranışı ağırlıkla belirli bir kalıba oturmuş bir ilimiz. 

Konya ve Yozgat gibi bölgeler, Bayburt’a nazaran taşradan kent kültürüne geçmeye başlamış şehirlerdir. Konya’da son yerel seçimlerde pek çok ilçe iktidarın elinden çıkarak Yeniden Refah Partisi ve CHP’ye geçmiş. Büyükşehir’de iktidar ciddi biçimde erimiştir. Yozgat, şaşırtıcı şekilde seçimlerde Yeniden Refah’ı tercih etmiştir.

Ayrıca Konya ve Yozgat’ta, Bayburt’a kıyasla ekonominin alarm zilleri şiddetli biçimde duyuluyor. Yaşlı nüfus Bayburt’taki kadar yüksek değil. Eğitim seviyesi daha yüksek ve dışarıya açık. 

Her şeye rağmen Bayburt’un son yıllarındaki durumuna bakarak enseyi karartmamak lazım. Zira Bayburt’un geçmişinde ciddi bir CHP damarı vardır. 

CHP’nin Bayburt’taki siyasî damarı ne kadar diri, bekleyip göreceğiz.

Bütün bu veriler ışığında CHP’nin Bayburt çıkarmasının önemli bir imtihan teşkil edeceği açık. Şayet Özgür Özel, Konya ve Yozgat’taki gibi kalabalık kitlelere seslenebilirse iktidar şapkasını önüne koysun bir daha düşünsün!

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER