2026'ya girerken...
SİYASETDüşüncenin ve onun ifade etmenin bu denli kuruduğuve zor olduğu bir iklimde; tersi yönde bir çaba ne kadar anlamlı olacak? Kuşkusuz bu çaba bana ve siteye katkıda bulunan herkes için çok değerli. Ve beni de motive eden bu. Onun için 2025’te ayakta kaldık. 2026’da da bunu başarmak istiyoruz. Ama bunu sizsiz yani yazarlarımız ve okuyucularımız olmadan yapamayız. Belki okuyucularımızdan daha fazla sahiplenme talep edeceğiz ayakta kalmak için.
Yılın son günündeyiz. Yarın yeni bir yıl başlayacak.
İnsanoğlunun sadece binyıllara, yüzyıllara, onyıllara değil tek bir yılın değişimine özel anlamlar atfettiği zamanlardayız.
Zamanın bu kadar hızlandığı bir çağda buna artık şaşmıyoruz.
Sonuçta bir anlamda her şeyin, her seferinde “sıfırdan” başladığını düşündüğümüz bir gelecek bekliyoruz.
Ancak, koşullar ve sınırlar yılın yenilenmesine rağmen neredeyse aynı.
Hatta Türkiye özelinde konuştuğumuzda bu koşul ve sınırların daha da zorlaştığını, daraldığını ifade etmeliyiz
Tüm bu koşullara rağmen yine de umutluyuz, değil mi?
Peki bizi umutlu kılan ne?
“Umuda” olan hasretimiz mi?
Yoksa umuda sığınışımız mı?
Friedrich Nietzsche,
“Kötülüklerin en kötüsüdür umut etmek. Umut zehirli bir duygudur ve insanın çektiği işkenceyi uzatır” demiş.
Eğer bu sözleri referansa alırsak, yaptığımız işkenceyi uzatmaktan başka bir şey değil.
Diğer yandan yaşamak da, ancak umut etmekle mümkün. Çünkü umut, insana her durumda dayanma gücü veriyor. Bir anlamda umut yoksa, gelecek de yok.
SEÇTİĞİMİZ HAYATIN BEDELİ
Bu satırları okuduğunuz “Yeni Arayış” sitesi kendi çapında bir umut projesi olarak başladı 2.5 yıl önce. Değerli hocalarım, dostlarım ve güvendiğim kimi iş insanlarının teşviki bana güç verdi ve yeniarayis.com yayına başladı.
Ve o umudu yitirmediği için hala yoluna devam ediyor, etmeye gayret ediyor.
Daha önce de paylaşmış olmalıyım; cezaevi mesaimin 2 gününü geçirdiğim Metris Cezaevi’ndeki koğuşun duvarında şu satırlar yazıyordu; “Her insan bir hayat seçer, seçtiği hayatın bedelini öder”.
Bu satırlar her aklıma geldiğinde kendi hikayeme dönüyor ve düşünüyorum. 1995-96’da dışardan yorum yazılarıyla başlayan serüvende gazeteciliğin farklı alanlarında çalıştım.
Ve bütün bu süreçte tek pusulam oldu; vicdan.
Elbette yanıldığım yorumlar, hayal kırıklığı yaşadığım insanlar oldu. Bunları da bir pişmanlıkla ifade etmiyorum, beni bugüne getiren tecrübeler olarak sahipleniyorum.
Sonuç olarak 22 yıldır fiili olarak içinde olduğum gazetecilikten bir gün bile pişman olmadım.
Silivri’de tutuklu olduğum dönemde kendi kendime sorduğum soru şu oldu; “sen kahraman mısın?”
Değildim ve hiç bir zaman da olmadım.
Ben 2018’e kadar kendim için, sonrasında başta kendi çocuklarım olmak üzere tüm çocuklar için adil, demokratik ve özgür bir Türkiye’de yaşama mücadelesinin parçası oldum ve bu umutla yaşıyorum. Çabam da onun için.
BEDELİ AĞIR BİR MESLEK
Sonuçta seçtiğimiz bir hayatın bedelleri tüm yaşadıklarımız.
Ve Türkiye’de bu bedel ne yazık ki ağır.
Yeni Arayış, 30 aydır yayın hayatında. Başlangıçta yazı ve yorumlar dışında, günlük haberler de vardı. Zaman içinde ortaya çıkan bütçe kısıtları nedeniyle haberler bölümünü tasfiye etmek zorunda kaldık.
Şu anda siyasetten teknolojiye, kentten kültür sanata, ekonomiden psikoloji ve eğitime kadar farklı alanlarda günlük 4-5 yazının çıktığı bir yazı/yorum sitesi.
Haftalık düzenli yazan yazarlar dışında belli periyotlarda yorum yazan hocalarımız, aydınlarımız -ve yine ne mutluyum ki dostlarımız- var.
Bu vesile ile hepsine bugüne kadar gösterdikleri dayanışma için huzurunuzda teşekkür ediyorum. Onlar olmasa bu site olmazdı.
Onlar elinden geleni yapıyorlar, hatta pek çoğu risk alarak bunu yapıyor.
Çünkü sadece konuşmak değil yazmak da bugünün Türkiye’sinde bir risk.
KARAR ANINA YAKLAŞIRKEN…
Açıkçası 2025 bizim için zor bir yıl oldu. Umarım 2026 daha güzel bir yıl olur.
2025’de yaşadığımız en temel zorluk sitenin varlığının sürmesi konusunda oldu.
Sonuçta yeniarayis.com kendi çapında mütevazi bir site. Geniş bir yazar kadrosu var ama yazar kadrosu kadar geniş bir bütçesi yok.
Ülkenin içinde olduğu siyasal iklim -profesyonel olarak zaten yapamasak da- reklam almamızı imkan tanımadı.
Bazen bütçesizlik, bazen farklı çekinceler nedeniyle büyük zorluk yaşadık 2025‘de.
Yılın ikinci çeyreğinden itibaren önce okuyucularımıza sesimizi duyurmaya çalıştık, sonra yazarlarımıza -evet yazarlarımıza-.
Her biri küçük desteklerle ayakta kalma çabasıydı sonuçta.
Şimdiye kadar bunu başardık.
2025’de ayakta kaldık ama bu 2026’yı “şimdilik” garanti etmiyor.
Burada bir parantez açarak kendi kendime şu soruyu çok kez sorduğumu paylaşmak isterim; “yeniarayis.com‘ un varlığı çok mu önemli?”
Gerçekten düşüncenin ve onun ifade etmenin bu denli kuruduğuve zor olduğu bir iklimde; tersi yönde bir çaba ne kadar anlamlı olacak?
Kuşkusuz bu çaba bana ve siteye katkıda bulunan herkes için çok değerli.
Ve beni de motive eden bu.
Onun için 2025’te ayakta kaldık.
2026’da da bunu başarmak istiyoruz.
Ama bunu sizsiz yani yazarlarımız ve okuyucularımız olmadan yapamayız. Belki okuyucularımızdan daha fazla sahiplenme talep edeceğiz ayakta kalmak için.
Ve bu vesile ile bir kez daha hepinize bir kez daha teşekkürler.
İyi ki varsınız ve hep var olunuz.
Hepimize mutlu yıllar diliyorum.
İlginizi Çekebilir