Zamanı Ölçmek - Takvimin Doğuşu (2): Takvimin Bugünkü Hali
KÜLTÜR SANATJules Cesar’a düzenlenen suikast sonrasında Quantilis olan Temmuz ayının adı Roma Senatosu tarafından Julius (ing. July) olarak değiştirilmiştir.
Peki hafta neden 7 gündür? Başka türlü olur mu ki diyenler için Fransız İhtilali sonrası haftanın 10 güne çıkarılması ya da Rus Devrimi sonrası 5 gün olarak ayarlanması gibi farklı uygulamaları hatırlamak gerekir. Ama işte genel görüş yine 7 gündür.
(İlk yazıyı okumak için buraya tıklayınız.)
Roma'da Jules Cesar zamanına kadar 12 ayı içeren, başlangıcı şimdiki gibi 1 Ocak olan, ancak 1 yılı 355 gün olan ''Ay Takvimi'' kullanılmıştır. Ama adı asırlar sonra bile anılan insanlar sadece kılıç gücüne dayanmaz, bizim tarihimizdeki örneği gibi kalem sahiplerinin de ne söylediğine bakar!
Cesar da yıl sayımındaki uyumsuzlukları gözlemledikten ve İskenderiye’deki gökbilimciler ile de görüştükten sonra adına da atıf olan ''Julyen Takvimi'' denen ve güneş yılını esas alan takvimi düzenlemiştir. O dönem güneş yılı 365.25 gün olarak hesaplanmış ve takvimde de 3 yılın 365 gün, 4. yılın ise 366 gün olmasına karar verilmiştir ki bazı değişiklikler ile beraber aslen biz halen bu takvimi kullanıyoruz.
Ama bu takvimde belirlenen süre ile dünyanın güneş etrafındaki gerçek dönüş süresi arasında yılda kabaca 10 dakikalık fark vardır. Bu fark ise 1582 yılına kadar 10 günü bulur. O tarihteki Papa 13. Gregorius, Paskalyanın 21 Marta denk gelmesi gerektiğini düşünerek (bu da aslında Hristiyanlıkta yeri olmayan bir gün dönümü törenidir) oluşan zaman uyumsuzluğunu çözmek için bir konsül toplar. Bizim nihai olarak kullandığımız ve adına Gregoryen denen takvim de bu konsülün sonuçlarıdır aslında.
Kısaca çözüm şöyledir. O döneme kadar biriken gün farkı olan 10 günü takvimden atarlar ve 4 Ekim 1582 Perşembeyi izleyen Cuma gününün 15 Ekim olmasına karar verirler. "Artık Yıllar" yine olacaktır ama tekrar aynı sorunla bir daha karşılaşılmaması için mükemmele yakın bir çözüm üretirler o konsülde. Her 4 yılda bir, tıpkı Jülyen Takvimindeki gibi Şubat 29 gün sürecektir. Ancak bu yıllar 100'e bölünen ama 400'e bölünmeyen yıllar ise o yıl "Artık Yıl" olmayacaktır. Mesela 1900 yılı 100 ve 4'e bölünebilir ama 400'ün katı değildir. Bu nedenle 29 Şubat o yılda yaşanmamıştır. Tıpkı kullandığımız akıllı telefonların Takvim özelliğinde 2096 yılında 29 Şubat olmasına karşın bundan 4 sene sonrası olan 2100'de 29 Şubatı takvimde göremeyeceğiniz gibi !
Aslında kilise bu tarihten çok önce 4. Yüzyılda takvime müdahaleye başlar. Hafta 7 gündür ve Museviler için Cumartesi nasıl kutsal ise güneşin günü yani Pazar da Hristiyanlık için öyle kutsal olmalıdır. Hatta İmparator Constantinus kentlerde Pazar günü çalışmayı da yasaklar. Museviler Cumartesi çalışmıyorsa Hristiyanlar neden Pazar günü çalışsın ki!
Sonra M.S. 525’te Dionysius Exigus isimli bir bilgin takvimi Hz. İsa'nın zamanından başlatılmasını önerir ve bu başlangıcın adını da "Anno Domini" yani "Efendimizin Yılı" olarak adlandırır. Daha sonraki zamanlarda da "Before Christ" İsa’dan önce dönemi olarak kullanılmaya başlanır. Ve Batı dillerindeki M.S. kısaltmasını A.D., M.Ö.'nün ise B.C. olarak anılması böyle oluşur.
Güneş Günü (Sunday) yani Pazar İsa’nın yeniden dirildiğine inanılır. Hatta doğum tarihi de 25 Aralık olarak kutlanmaya başlanır. Ama ilginçtir ondan önce Romalılar bu günü zaten "Natalis Solis Invicti" yani "Yenilmez Güneşin Doğuşu" olarak kutlamaktadır. Zaten İsa’nın doğum yılı olarak belirlenen yılın da yanlış olduğu sonradan anlaşılmıştır. Gerçek doğum yılının M.Ö. 18 ile M.Ö. 4 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Yani içinde olduğumuz 2024 yılı, Anno Domini olacak ise en azından 2028 yılında olmamız gerekir. Yılı bile yanlış bilinen bir doğumun, gününün tam olarak hatırlanması zaten zordur. Muhtemelen bu nedenle mevcutta kutlaması yapılan günün içeriği değiştirilerek yeni dine göre uyarlanmıştır. Yani Güneş Günü olan (Solis, Sunday) Pazar gibi 25 Aralıkta kutlanan Noel de aslında Pagan Kültüre ait bir gelenektir.
Peki hafta neden 7 gündür. Başka türlü olur mu ki diyenler için Fransız İhtilali sonrası haftanın 10 güne çıkarılması ya da Rus Devrimi sonrası 5 gün olarak ayarlanması gibi farklı uygulamaları hatırlamak gerekir. Ama işte genel görüş yine 7 gündür.
Bu da eski dönemlerden beri gökyüzünde insan gözü ile gözlemlenen 7 cisim bulunması ile ilgilidir. Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn. Tabii dinlerde de yaradılışın 6 gün sürmesi 7. Gün ise Tanrının dinlenmesi haftanın 7 gün olarak benimsenmesinde etkilidir. Ya da tersi!
Kullanılan gün isimleri ise yine gözlemlenen gök cisimlerinden gelir. Pazar günü, Güneş-Solis, Pazartesi (Ay-Lunae), Salı (Mars-Martis), Çarşamba (Merkür-Mercuri), Perşembe (Jüpiter-Jouis), Cuma (Venüs-Veneris) ve Cumartesi (Satürn-Saturni).
Bir önceki yazıda da bahsi geçen ay adlarına gelirsek, sadece 2 ayın ismi hariç diğerleri 2700 yıldır aynı isimler ile anılır. Peki ismi değişen ayların hikayesi nedir?
Jules Cesar’a düzenlenen suikast sonrasında Quantilis olan Temmuz ayının adı Roma Senatosu tarafından Julius (ing. July) olarak değiştirilmiştir. Ondan sonra başa geçen Cesar'in üvey oğlu Augustus da imparatorluğunu ilan ettikten sonra kendi adını da babası gibi ölümsüzleştirmek istemiş ve O da Sextilis olan ayın adını Augustus (Ağustos) olarak değiştirmiştir. Ama babasından geride kalmaması için bir konuyu daha çözmesi gerekecektir.
Temmuz ayı 31 gün sürerken Ağustos ayı 30 gün sürmektedir. O da çözümü, zaten diğer aylardan kısa olan Şubat Ayını biraz daha kısaltarak bulur. Şubat ayından bir gün alınır ve Ağustos ayına eklenir. Böylece Temmuz ve Ağustos ayları yani "Baba ile Oğul" süre olarak da böylece eşitlenir! Yani Batı medeniyeti gibi bizler de her yıl Ağustos ayı boyunca aslında İmparator Augustus'u anarız böylece.
Peki bizdeki diğer ayların ve günlerin adları nereden mi gelir?
O da meraklı okuyucuların yorumlarına kalsın. Ama belki sadece şu kadarını söylemek gerekir ki, Jules Cesar ayının bizdeki karşılığı olan kelime gibi bu isimler de binlerce yıllık ve farklı medeniyetlerin bir harmanı olduğumuzun da resmidir.
Not: Bu yazıda ki müzik önerim ''L'Etudiante et Monsieur Henri: Ouverture''. Şarkının ait olduğu filmde bir ''Güneş Günü Gecesinde'' izlenmesi keyif verecek ve sevginin insan hayatını değiştirme gücüne değinir:)
Yazıyı sonuna kadar okuyan Meraklı Zihinler ile yeni yazılarda görüşmek üzere...
İlginizi Çekebilir