TBMM Komisyonu Öcalan’ı da dinlemeli
SİYASETKanaatimce AK Parti ve CHP’nin yer almadığı bir heyetle İmralı’ya gitmek de eksik ve siyasal olarak yanlış olur. Yeni çözüm sürecinin zaten yeterince yüksek olmayan toplumsal rızasını zedeleme ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, temsil gücü yüksek bir heyetin bir an önce Öcalan’ı dinlemesi gereklidir.
Bir yıl önce başlayan, tarafların “yeni çözüm süreci” olarak adlandırmaktan kaçındıkları tarihsel fırsat, bugün silahlı çatışmanın sona erdiği ve bölgesel tehlikelerin büyük ölçüde savuşturulduğu bir eşiğe ulaşmış durumda.
Ancak 11 Temmuz’dan sonra geçen üç ay boyunca bu eşiğin aşılamadığı yönündeki kanaat toplumda giderek yaygınlaşıyor. Bunun henüz bir krize dönüşmemesi, sürecin devamı açısından büyük bir şans.
Taraflar, önceki çözüm sürecinden çıkardıkları derslerle fazlasıyla temkinli ve ürkek davranıyorlar. Oysa bir yıl içinde yaşanan kritik gelişmelere bakıldığında, bu eşiğin aşılmasının anahtarının iktidar partisinin elinde olduğu açıkça görülüyor. Son üç aydır Kürt siyasal hareketi temsilcilerinin yaptığı açıklama ve çağrılar da bu noktaya işaret ediyor.
DEM Parti İmralı Heyeti’nin, PKK lideri Abdullah Öcalan ile 3 Ekim 2025’te yaptığı görüşmeye ilişkin kamuoyuna sunduğu bilgi notunda, Öcalan’ın önceki görüşmelerde de vurguladığı şu cümle öne çıktı:
“Gelinen aşamada hukuksal gerekliliklerin doğru ve bütüncül bir bakış açısıyla tespit edilerek hayata geçirilmesi son derece önemlidir.”
Buradaki “hukuksal gereklilik” ve “bütüncül bakış” kavramları özellikle dikkat çekici. Kürt siyasal temsilcileri son dönemde bu kavramları sıkça tekrar ediyorlar.
DEM Parti, 11 Temmuz’daki sembolik silah yakma töreninden sonra başlayan sürecin devamı için gerekli hukuksal adımların hazırlandığını, bunun da TBMM Komisyonu’na aktarılabileceğini duyurmuştu. Buna paralel olarak DEM Parti ve Kürt siyasal hareketinin farklı bileşenleri, Komisyonun Öcalan’ı da dinlemesi gerektiğini hemen her gün dile getiriyor.
DEM Parti ve Kürt hareketinin tüm bileşenleri, Öcalan’ın adı etrafında üç temel talebi öne çıkarıyor: Umut hakkı; TBMM Komisyonu’nun Öcalan’ı da dinlemesi; Öcalan’ın müzakere koşullarının iyileştirilmesi.
MHP ve DEVA Partisi gibi Meclis’te temsil edilen veya edilmeyen birçok parti de Öcalan’ın dinlenmesi talebine destek veriyor. En son dün Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, TBMM Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Öcalan’ı dinleyebileceği yazdı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir söyleşide “konunun Komisyon’da gündeme gelmesi ve nitelikli çoğunlukla karar alınması halinde, Komisyon adına bir heyetin İmralı’ya gidebileceğini” ifade etti.
Burada iki nokta dikkat çekiyor:
AK Parti ve CHP liderlerinin bu konuda iki aydır tek kelime dahi açıklama yapmamaları, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un Komisyon’da oylama şartına dikkat çekmesi.Oysa bugüne kadar Komisyon’un dinleyeceği kişiler, çoğunlukla partilerin önceden sunduğu öneriler ve sekretaryanın hazırlığı doğrultusunda, Başkan’ın onayıyla belirlenirdi. Resmî bir oylama uygulaması yoktu.
Bu nedenle, Öcalan’ın dinlenebilmesi için AK Parti’nin onayı gerekiyor. Ancak anlaşıldığı kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan, ya bu yaklaşımı benimsemiyor ya da zamanlamasını erken buluyor.
Riskler ve Fırsatlar
Sürecin doğası gereği perde arkasındaki tartışmaları bilen kişi sayısı az. Ancak yurttaş olarak, büyük bir fırsatı riske atan tutumlara karşı uyarı yapmak gerekir.
PKK’nin silahsızlandırılması ve demokratik siyasete entegrasyonu için gerekli siyasal projeksiyonun geliştirilmesi, sürecin doğasının bir gereğidir. Bunun anahtarının Öcalan’ın elinde olduğu açıktır.
Öcalan’ın görüşmelerde, “Buyurun öyleyse, yapın da görelim” dediği rivayet edilir. Bu, Meclis Komisyonu kendisini dinlemeden yapılacak yasal düzenlemelerin sonuç vermeyeceği uyarısı olarak okunabilir.
Son bir yılda yaşananları doğru okuyan kimse, PKK’nin siyasal dönüşümünde belirleyici ismin Öcalan olduğunu inkâr edemez.
Bu nedenle Komisyon’un İmralı’ya bir heyet göndermesini geciktirmek, silahsızlanma sürecini riskli ve mayınlı bir yola sokmak demektir. Böyle bir yaklaşım, korkulan riskleri daha da büyütür.
Kanaatimce AK Parti ve CHP’nin yer almadığı bir heyetle İmralı’ya gitmek de eksik ve siyasal olarak yanlış olur. Yeni çözüm sürecinin zaten yeterince yüksek olmayan toplumsal rızasını zedeleme ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Bu nedenle, temsil gücü yüksek bir heyetin bir an önce Öcalan’ı dinlemesi gereklidir.
“Zaten devlet heyetleri Öcalan’ı dinledi” şeklindeki itirazlar anlamsızdır. PKK’nin demokratik siyasete entegrasyonu, yasama organı adına güçlü bir heyetin Öcalan’ı dinlemesiyle başlamalıdır.
Bu adım, yalnızca sürecin ilerlemesine değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasal geleceği açısından da simgesel ve dönüştürücü bir rol oynayacaktır.
İlginizi Çekebilir