© Yeni Arayış

Sürdürdüğüm şey bitmiş miydi?

Psikoloji buna “bağlılık kalıntısı” der. Yani ilişkinin kendisi bitmiş olsa bile, zihnin hâlâ o bağa tutunması. Çünkü belirsizlik, beynin en büyük düşmanıdır.

Bitmiş bir şeyi sürdürmek, içi boşalmış bir anlamı omuzlamak gibidir. Yorucudur. Ama asıl yoran, umudun seni nasıl tuttuğudur. O umut, senin en büyük sadakatin olur. Ve bazen birine değil, o umuda bağlı kalırsın.

Bazen insanlar gitmez. Kalırlar. Ama sadece yoklukları ve soru işaretleriyle…

İnsan bir sabah, kendi içinde yankılanan boşluğun sesini duyar:

Belki de sürdürdüğüm, çoktan bitmiş bir şeydir.

Psikoloji buna “bağlılık kalıntısı” der. Yani ilişkinin kendisi bitmiş olsa bile, zihnin hâlâ o bağa tutunması. Çünkü belirsizlik, beynin en büyük düşmanıdır. Tamamlanmamış hikâyeler zihinde dönüp durur, çünkü insan kalbi “neden olmadı” sorusuna cevap bulmadan kapanamaz. Oysa bazı şeylerin cevabı yoktur. Sessizliktir cevap. Gidiştir. Ve insan, anlam aramaya çalışırken kendine döner, derinleşir, bazen de çöker.

Ama gerçek budur:

“Hiçbir hikâye yarım kalmaz. O hikâye o kadardır.”

(Murathan Mungan)

Yine de kolay değildir bunu kabul etmek. Çünkü gitmesini istemediğin biri giderken, sadece seni bırakmaz. Sana dair ne varsa; hayalini kurduğun evi, masayı, penceredeki çiçeği, sesini ezberlediğin müziği de yanında götürür.

Ve sonra bir bakarsın: Sevilmeye değil, hatırlanmaya tutunuyorsun.

Winterson der ki: “İnsanlar bazen sadece seni değil, seni sen yapan hayalleri de alıp giderler.”

İşte tam burada başlar o “devam ediyor” zannettiğin çırpınma. Oysa sen çoktan bir hayaletle konuşuyorsundur. Ona mesaj atmıyorsun, kendi içindeki versiyonuna sesleniyorsun. Ve belki de aşk artık bir his değil, alışkanlığın törensel tekrarına dönüşmüştür.

Bitmiş bir şeyi sürdürmek, içi boşalmış bir anlamı omuzlamak gibidir. Yorucudur. Ama asıl yoran, umudun seni nasıl tuttuğudur. O umut, senin en büyük sadakatin olur. Ve bazen birine değil, o umuda bağlı kalırsın.

Ama bazı sevdalar sadece yaşanır. Doymaz. Kavuşmaz. Sürmez.

Ve sen bir gün, en büyülü vedanın sessizce vazgeçmek olduğunu öğrenirsin.

Çünkü bazı hikâyeler, eksik kaldığı yerden değil, tam da orada tamamlanır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER