© Yeni Arayış

Siyasal dönüşüm ve muhalefet

2028 yılında erken seçim yapılması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi hedeflenmiş durumda. CHP, bu baskılara beklenmedik bir direnç gösteriyor.

Türkiye bu siyasal eşiği/krizi, AK Parti’nin siyasal kötülüklerine karşı CHP’nin son üç aydır geliştirdiği güçlü direnişi farklı  toplumsal kesimleri içeren bir tarzda ,  sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel  demokratik değişim ekseninde geliştirerek ve büyüterek aşabilir, aşacaktır.

AK Parti, yaklaşık yirmi beş yıldır her seçimde iktidarda kalabilmek için toplumun alışık olmadığı yol ve yöntemlere başvurdu, farklı uygulamalar yaptı. Her seçim döneminde, normal siyasi rekabetin çok ötesinde sıra dışı yöntemlerle hukuk, anayasa ve yasaları aşındırarak kendine bir tür “iç düşman” yarattı ve bu uygulamaya halen devam ediyor.

Askeri ve bürokratik vesayet, Ergenekon, Kürt hakları karşıtlığı, beka söylemi, PKK sorunu ve FETÖ darbe girişimi gibi olgular, iktidarın iç düşman yaratmasında elverişli araçlar olarak kullanıldı. Bu süreçte, ana akım Türk siyaseti radikal biçimde yeniden şekillendirildi. Merkez sağ seçmeni farklı yollarla bünyesine katmayı başardı. Seçimlerde rakibini kendisinin belirlediği bir sistem kurularak, rejim değişikliğine gidildi.

Büyükşehir belediyesi 11’den 30’a çıkarıldı. AK Parti seçmen sosyolojisi gözetilerek idari yapı değiştirildi. 

Büyükşehir sınırları içinde belde ve köyler mahalle ve ilçe yapıldı. Seçim çevreleri değiştirildi. Geçerli oy kuralı ve seçim kurullarının, sandık kurullarının yapısı önemli ölçüde değiştirildi. 

Seçim güvenliğinin temel unsurları olan gizli oy ve açık sayım ilkesi çeşitli gerekçelerle aşındırıldı. 

Artık Tek geçerli prensip iktidar partisinin seçim kazanması için gerekiyorsa onun yapılması oldu. 

2015 sonrası

7 Haziran 2015 genel seçimlerinde AK Parti tek başına hükümet kuramadı, TBMM’de azınlıkta kaldı. Muhalefetin beceriksizliği de Hükümet kurulmasını engelledi. 1 Kasım 2015’te erken seçim yapıldı ve OHAL koşullarında tekrar tek başına iktidar olabilecek sayıya ulaşıldı. 

AK Parti, bu süreçte,  farklı muhalefet partisi seçmenleri arasında sandıkta yenilmezlik algısı yarattı. 

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, başta büyükşehir belediye başkanları olmak üzere birçok belediye başkanı “metal yorgunluk” gerekçesiyle, kamuoyuna açıklama yapılmadan istifa ettirildi. Bakanlar ve bürokratlar sert ve hızlı bir biçimde değiştirildi.

Osman Kavala, Selahattin Demirtaş yıllardır cezaevinde  “seni başkan yaptırmayacağız”tutumun bedelini ödüyorlar.

16 Nisan 2017’de, tartışmalı bir referandum sonucunda MHP’nin desteğiyle rejim değişikliği yapıldı ve Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi (tek adam rejimi) resmen kabul edildi. Yönetim modelinde Başkan dönemine geçildi. 

2019 yerel seçimleri 

2019 yerel seçimlerinde AK Parti, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybetti. Bu durum parti içinde ve Ankara siyasetinde büyük bir sarsıntı yarattı. AK Parti’nin ilk büyük yenilgi, artık işlerin eskisi gibi gitmeyeceğinin işareti oldu.

15 Temmuz sonrası geliştirilen “devletin beka” siyaseti  “Başkanın ve partisinin bekası” siyasetine dönüştü. Başkan artık,  hukuku, anayasayı, kural ve kurumları bir kenara iterek, gerek duyduğu yürürlüğe koyabiliyor.   Tüm devlet kurumları Başkan’ın doğrudan ya da dolaylı talimatlarıyla işlev görüyor. Kontrol mekanizmaları iflas etti veya devre dışı. İktidar medyası, toplumsal algı aygıtı ve ceza tebliğ memuru; bakanlar ve devlet kurumları Başkan’ın sekretaryası gibi hareket ediyor.

Bu siyasi operasyon, önümüzdeki seçimlere odaklanmış, bütün muhalefet partilerinin yeniden dizayn edilmesini amaçlayan kapsamlı bir hareket. 2028 yılında erken seçim yapılması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi hedeflenmiş durumda. CHP, bu baskılara beklenmedik bir direnç gösteriyor. Tek adam rejiminin başı, Başkan, bu durumdan büyük rahatsızlık duyuyor. Köşeye sıkışmış durumda. Bu kez çanlar Başkan için çalıyor.  

Muhalefetin yaklaşımı 

2019 yerel seçim sonuçları, tek adam rejiminde muhalefetin yol, yöntem, format ve siyasal çerçevesine ilişkin yeni bir pencere açtı. Faşizan otoriter Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çoklu krizleri, parçalı muhalefetin sınırlı etkisi ve denetleyicilik gücü 2023 milletvekili seçimlerinde ortaya çıktı.

2024 yerel seçimleri, muhalefetin radikal biçimde yeniden şekillenme süreci olarak yaşandı. Ana muhalefet partisi CHP, 37 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi oldu. Ancak seçimlerin üzerinden altı ay geçmeden, iktidar partisi lideri CHP’yi “yeni iç düşman” olarak belirleyip yargı eliyle çok yönlü bir saldırı başlattı.

Hedefe bu kez, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmakla birlikte  CHP’nin yeni lideri ve  yönetimi oturtturuldu. 

Yeni risk kaynaklarının bir biçimde etkisizleştirilme savaşı başladı. Diploma iptal ile başlandı, neredeyse her gün yeni bir dava açılıyor, yeni bir operasyon yapılıyor. 

Bunların çoğu geçmişte de farklı kesimlere uygulandı. Hiç biri bir işe yaramadı. Son 40 yılda Kürtlere ve azınlıklara karşı evrensel hukukun ve yasaların uygulanmasında ciddi çifte standartlar yaşandı. Türkiye’nin farklı bölgelerinde hukuk sistemi ve mahkemeler farklı işledi; adalet eşit dağıtılmadı. Siyasal ayrımcılık, yüz yıllık cumhuriyet kurumlarının her birinin temel karakter özelliği. 

Bu kez Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP, iktidarın ötekileştirdiklerinin sesi olunca “iç düşman” olarak muamele görüyor. Bu kez sert kaya çarptı. Toplumun neredeyse yarısında fazlasını düşmanlaştırdı, kutuplaştırdı. 

CHP’ye operasyonlar ve direnişi

Parti ve önde gelen isimlerine akla hayale gelmeyecek davalar ve soruşturmalar açıldı. 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. CHP Kurultayı’nda oylamaya hile karıştırıldığı iddiasıyla “Mutlak Butlan” davası açıldı. Ekrem İmamoğlu, 11 belediye başkanı ile yüzlerce belediye çalışanı 104 gündür hukuksuz ve keyfi, siyasi tutuklular. Tıpkı yüzlerce demokratik Kürt siyasetçiler gibi.  

Bu siyasi operasyon, önümüzdeki seçimlere odaklanmış, bütün muhalefet partilerinin yeniden dizayn edilmesini amaçlayan kapsamlı bir hareket. 

2028 yılında erken seçim yapılması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi hedeflenmiş durumda.  

CHP, bu baskılara beklenmedik bir direnç gösteriyor. Tek adam rejiminin başı, Başkan, bu durumdan büyük rahatsızlık duyuyor. Köşeye sıkışmış durumda. Bu kez çanlar Başkan için çalıyor. 

Son olarak, İzmir’in önceki dönem belediye başkanı Tunç Soyer ve bir grup  çalışma arkadaşlarına  yönelik operasyonlar gerçekleştirildi.

Bu türden tek boyutlu siyasal yolsuzluk operasyonlarla hiçbir biçimde ne AK Partili ne de CHP’li belediyelerin elinin kirini temizlenebilir. 

Bu zorlu süreç sonunda Türkiye siyaseti tepeden tırnağa yeniden şekillenecek. Tüm taşlar yeni yerlerine oturacak. Siyasi aktörlerin ve yapıların geleceğini belirleyecek olan bu mücadelede  yer alış biçimleri ve konumlanışları olacak.  

Türkiye bu siyasal eşiği/krizi, AK Parti’nin siyasal kötülüklerine karşı CHP’nin son üç aydır geliştirdiği güçlü direnişi farklı  toplumsal kesimleri içeren bir tarzda ,  sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel  demokratik değişim ekseninde geliştirerek ve büyüterek aşabilir, aşacaktır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER