Sağ popülizm, sivil Atatürkçülük ve CHP
SİYASETTürk düşün dünyasında bir zamanlar çok etkili olan Sol Kemalizm bahsi geçen etkileşimin parlak örnekleri arasında yer almaktadır. Bugün ise manzara tümüyle tersine dönmüş durumda.
Sağ popülizm ve Sivil Atatürkçülüğün siyasi hayatta etkin olduğu günümüz koşullarında CHP’nin ideolojik yönelimi sağ popülist bir çerçevede şekillenmektedir. Çünkü CHP liderliğinin Atatürkçü düşünceyi restore etme gibi bir çabası yok.
Küresel siyasette rüzgar sağdan esiyor. Sağ popülizm dünyayı kasıp kavurdu. Gelişmiş burjuva demokrasileri dahil olmak üzere hemen her ülke kasırganın etkisi altında. Ona karşı çıkarken bile sağ popülizmden etkileniyorsunuz. Bu yönelimin hukuk devleti, yarışmacı demokrasi ve çoğulcu siyasi kültüre etkisi ise son derece olumsuz. Popülizm güçlendikçe kendisine karizmatik lider imajı veren demagog tipli siyasetçilerin popülist pratikleri faşizme yaklaştırdığına tanıklık ediyoruz. Dış siyasette emperyalizm, iç siyasette ise ötekileştirme, ayrımcılık ve düşman ceza hukuku faşizmle popülizm arasındaki sınırların gittikçe belirsizleştiğini gösteren işaretler. Pek çok sosyal demokrat parti gibi CHP’de sağ popülizme sol popülizmle yanıt vermede zorluk çekiyor. Dünya ve ülke siyaseti sağa kaydıkça ana muhalefetin de sağa kaydığını gözlemliyoruz.
Peki, bu durum kötü bir şey mi? Ayrıca partinin sağa kayması bir retoriğin ötesinde gerçekte ne anlama geliyor? Siyasetin bir tür halkla ilişkiler faaliyeti veya liderin şahsında kendini açımlayan bir performans sanatına dönüşmesi akla gelen ilk gösterge. Parti içi demokratik mekanizmaların tek bir anlamı var: Lideri destekleme. Ayrıca fikir tartışmalarının yerini paraya bırakması ve siyasi ilişkilerin maddi ilişkiler gibi algılanması dönüşümün diğer unsurları. Bu son hatırlatma bağlamında CHP ile diğer sağ partiler arasındaki fark tümüyle ortadan kalktı. Ne kadar çok kaynağı harekete geçirebiliyorsanız başarı şansınız o kadar fazla. Daha derin şeylerin konuşulmasına, sistem, yapı ve konjonktür temelli tartışmalar yapılmasına ise kimse iyi gözle bakmıyor. Halkın siyasette tek bir rolü var. Kurtarıcı özneyi hak ettiği yere getirmek, o başarınca biz de başarmış oluyoruz.
Türk-İslam sentezi çizgisinin sağ popülizm koşullarında toplumun normali haline geldiğini söyleyebiliriz. Sosyal demokratların popüler kültürel ikonları, simgeleri ve hikayeleri yokartık. Hala Nazım Hikmet şiirleri okunup Deniz Gezmiş posterleri asılıyor. Oysa bir zamanlar geleneğe, devlete ve alışkanlıklara sırtını dayamış muhafazakar-milliyetçi akımlara karşı söyleyecek yeni şeyleri olan insanlar solculardı. Sosyal demokrat-sosyalist dünya görüşünün etki gücü karşısında muhafazakar kesimler sürekli savunmadaydı. Milliyetçilik ise soldan etkilenmiş, sosyalizm ile milliyetçilik arasında melez ideolojik desenler oluşmuştu. Türk düşün dünyasında bir zamanlar çok etkili olan Sol Kemalizm bahsi geçen etkileşimin parlak örnekleri arasında yer almaktadır. Bugün ise manzara tümüyle tersine dönmüş durumda. Sosyal demokrat-sol kesimler parlak hatiplerin ve yeni fikirlerin yokluğunu çekiyor. Türkiye ve dünya meseleleri bahsi geçen eksikliğin gölgesinde yorumlanmakta.
Sağ hegemonya koşullarında CHP için tek ilgi çekici ve anlamlı unsur ise Sivil Atatürkçülük. Son çeyrek asırda devletin Kemalist niteliğinin aşınması, AKP karşıtı tüm toplumsal güçlerin Atatürk simgesi etrafında toplanmasına yol açtı. Atatürk politik bir nostaljik figür olarak siyasete sürekli bir şekilde geri çağrılmaktadır. Sivil Atatürkçülüğün yükselişe geçmesi birlikte İslamcılığın devlet aracılığıyla kamusal alanı dönüştürme siyaseti başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Tabii Sivil Atatürkçülük daha çok duygusal bir yönelim.
Başta milliyetçilik ve laiklik olmak üzere Atatürkçü ideolojinin nirengi noktalarında herhangi bir yeni yorum çabası olup olmadığı meselesi belirsiz. Kürt kimliğinin kamusal hayatta temsili, Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı, tarikat yasağı gibi konularda Kemalistler dünden farklı şeyler söylemekte midir? Sonuç olarak Sivil Atatürkçülük CHP dahil olmak üzere tüm ilerici güçlerin kültürel anlamda politik bir dayanağı olarak iş görmekte. Ancak bu dayanağın sağ hegemonya karşısında bir dalga kıran olarak işlevi oldukça sınırlı. Sivil Atatürkçülüğün bir karşı hegemonya projesi olarak örgütlenebilmesi noktasında ise eksiklik göze çarpmakta. Bu son hatırlatma bizi tekrar CHP’de ideoloji sorununa tartışmasına geri götürüyor.
Sağ popülizm ve Sivil Atatürkçülüğün siyasi hayatta etkin olduğu günümüz koşullarında CHP’nin ideolojik yönelimi sağ popülist bir çerçevede şekillenmektedir. Çünkü CHP liderliğinin Atatürkçü düşünceyi restore etme gibi bir çabası yok. Popüler Atatürkçü ikon, söylem, argüman ve semboller nadiren kullanılmakta, partinin güncel siyasal tavrında Kemalist öğeler seyrelmektedir. Atatürkçü restorasyonun yokluğunda baskın olan tavır ise sağ popülizm. Yolsuzluk, tek adam ve yandaş medya da dahil olmak üzere muhalefetin iktidara yönelttiği eleştirilerin muhalefet için de geçerli olması önemli ölçüde bu popülist mayalanmayla ilgili. Lider temelli siyaset CHP’de de çok güçlü. Ayrıca partide neredeyse hiç fikir tartışması yapılmıyor. Dahası siyasette metalaşma düzeyinin çok yükseldiğine yönelik yakınma inkar edilemez bir niteliğe ulaştı. Partinin belediyelerin uzantısı haline gelmesi ile örgüt kültüründe ve yoldaşlık hukukunda aşınma sağ popülizme yaklaşan siyasi tavrın diğer önemli sonuçları arasında.
İlginizi Çekebilir