Özel’in bir şansı daha var
SİYASETGörünen o ki, iktidar bloku ekranlarında CHP’yi üç ay daha tartışmak istiyor. Ve bunu önlemek için Özel’in o tarihe kadar hala bir şansı var demektir.”
Özel ve CHP artık iki şey yapmalı. İlki parti içi birliği sağlamak için yeni bir diyalog, ikincisi de alternatif Türkiye hayalinin toplumla paylaşılması.
Ankara 42. Asliye Mahkemesi CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nın geçersiz sayılması için açılan davayı görüştü. Mahkeme, “kurultay davasına ilişkin açılan davada verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinin beklenmesine hükmederek” 8 Eylül'e erteledi.
Bu karar, yargı ve CHP kulislerinde en çok konuşulandı ve gerçekleşti.
Görünen o ki, iktidar ve iktidar medyası, CHP’yi ve parti içi kulisleri, karşılıklı suçlamaları 7 Eylül tarihine kadar konuşmaya devam edecek. Kararın ertelenmesinde bu niyetin de etkisi olabilir.
Ancak ben bu kararın, mutlak butlan olasılığını ortadan kaldırmasa da olasılığını azalttığını düşünüyorum. Tabi bunun gerçekleşmesi CHP lideri Özel ve parti yönetiminin elinde.
Şu çok açık, iktidar ve iktidar blokuna yakın medyanın meydanlarda, ekranlarda CHP’yi konuşup, tartışmasının tek amacı var; partiye (CHP’ye) olan güveni sarsmak, ülkeyi yönetme yetisinin olmadığı algısını güçlendirmek ve bir anlamda partiyi siyaseten itibarsızlaştırmaktır.
Ancak hemen ifade edelim bu bir bütün olarak CHP ve muhalefetin kaybetmesidir.
Bu yüzden yukarıda ifade ettiğim gibi CHP lideri Özel ve parti yönetimi büyük sorumluluk düşmektedir.
Peki ne yapabilir?
Ya da ne yapılırsa bu süreçte CHP yıpranmaz, tersine kazanır?
İLK ADIM DİYALOG
Geçtiğimiz cuma “Kılıçdaroğlu tarihe nasıl geçmek istiyor?” başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim;
“Son olarak aldığım duyumlara … mahkeme 30 Haziran’da karar vermeyecek ve dava ileri tarihe (muhtemelen eylül) ertelenecek.
Görünen o ki, iktidar bloku ekranlarında CHP’yi üç ay daha tartışmak istiyor. Ve bunu önlemek için Özel’in o tarihe kadar hala bir şansı var demektir.”
Dava ertelendiğine göre Özel’in CHP içi tartışmayı önlemek için bir şansı var demektir. Bu da, geride kalan dönem içinde yaşanan tüm parti içi tartışmaları geride bırakacak yeni bir kucaklaşma hamlesidir.
Bu öneriyi yaparken, son bir hafta içinde yaşananların farkındayım.
Yani;
- Önceki genel başkan Kılıçdaroğlu’nun mutlak butlan durumunda partinin başına gelmek istediğini,
- CHP İl Başkanları’nın, eski genel başkan ve gençlik kolları başkanlarının partinin mevcut yönetimine sahip çıktığını,
- CHP içinde 10 milletvekili ve bazı ilçe başkanlarının Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilere karşı onu savunduklarını.
Bütün bu gerçekler, Genel Başkan Özel’in parti içi tartışmaları bitirmesine engel değil. Tam tersine büyük bir fırsat.
Sonuçta siyasette sadece partiler arasında değil, parti içinde de edebi düşmanlıklara yer olmadığını Özel, hepimizden daha biliyordur. Hele bir sonraki seçimde iktidarın en güçlü partisinin lideri iken.
O yüzden her türlü kişisel duyguyu bir kenara bırakılarak Özel’in Kılıçdaroğlu ile bir şekilde buluşması ve buradan verilecek güçlü birlik mesajı, CHP’nin iktidar ve iktidar medyasında tartışılmasının önünü kesmese de, etkisini kıracaktır.
ARTIK PROGRAM VE PROJE AÇIKLAMA ZAMANI
Bununla birlikte CHP’nin artık hızla yapması gereken, iktidar alternatifi bir parti olarak “Nasıl bir Türkiye?” için siyaset yaptığını, siyasi ve toplumsal projelerini kamuoyuna anlatmaya başlaması gerekiyor.
Sevindirici olan şu ki, gerek İmamoğlu’nun son iki hafta içinde Silivri’den paylaştığı projeler, gerek parlamenter sisteme dönüş konusunda güçlü vurgusu, gerekse parti yöneticilerinin Cumhurbaşkanlığı Adaylık Ofisi’nin önümüzdeki günlerde açıklayacağı projelere işaret etmesi önemlidir.
Açıkçası bu gelişmeler CHP açısından umut vericidir.
Sonuç olarak bu adımlar;
- Parti içi gerilimleri sonlandırmış,
- Alternatif Türkiye hayalini topluma anlatmaya başlamış partinin Türkiye’yi yönetebileceğine olan inancın güçlendirilmesi anlamına gelir.
BÜYÜK SİYASİ KOALİSYON OLARAK CHP
CHP, geçmişten bugüne farklı toplumsal hassasiyetleri bir arada tutan, bir anlamda o hassasiyetlerin bir koalisyonu olagelmiştir. Dönemsel olarak bu hassasiyetlerden bazıları öne çıkmış, bazıları geriye düşmüş olabilir. Ama sonuçta bu denge hali sürekli korunmuştur. Bunda partinin, 102 yıllık tarihi ve ülkenin her tarafında örgütlü olmasının önemli payı vardır.
İktidar bloku ve medyasının görmek istemediği başka bir gerçek de şudur; 19 Mart süreci olarak anabileceğimiz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve aralarında Resul Emrah Şahan, Mehmet Murat Çalık, Yavuz Saltık, Gürkan Akgün gibi yakın çalışma arkadaşlarının tutuklanması; sadece CHP içinde değil, CHP dışı siyasette yani muhalefet blokunda ciddi bir siyasi konsolidasyon yaratmıştır.
Bu konsolidasyon dün gerçekleşen dava öncesinde daha da güçlenmiştir.
Şimdi bütün mesele Özel ve parti yönetimin bu konsolidasyonu, siyaseten sürdürecek adımları atmasındadır.
SOSYOLOJİ MUHALEFET LEHİNE
İktidar bloku, CHP’yi “Yerli ve Milli Muhalefet”in parçası yapmak için yargıyı, toplumsal ikna için de medyayı bir araç olarak kullanıyor. Benzer biçimde DEM Parti’yi de yeni çözüm süreci üzerinden demokratik talepleri minimize etmesini arzuluyor. Ama bu yolla sonuç alması mümkün görünmüyor.
İktidarın siyasi motto haline getirdiği iç cephenin güçlendirilmesinin yolu, muhalefetin iktidarın “siyasal tercihlerini” sorgusuz kabulu değil, o siyasi tercihlerin kamusal alanda tartışılıp asgari ortaklaşmanın sağlandığı bir siyasallaşması ile mümkündür. Artık iktidar şunu kabul etmeli, baskı ile toplumsal rıza üretmenin imkanı yok.
İç cepheyi güçlendirmek, siyasi alanının genişlemesi, muhalefetin siyasal süreçlere etkili katılımın sağlanması, asgari demokrasi ve adalet dönüştür.
Bu sağlanmadığı sürece iktidar bloku büzüşecek, muhalefet genişleyecektir. Bunu da kamuoyu araştırmalarının demografik kırılımlarındaki siyasi tercihlerden görüyoruz.
Araştırmalar gösteriyor ki, genç seçmenler siyasete katıldıkça muhalefet güçlenecek, iktidar zayıflayacaktır.
İlginizi Çekebilir