© Yeni Arayış

Normalleşme için ilk adımı kim atmalı?

Siyasi iklimin sertleşmesi konusunda Özel’i eleştirenlerin bu iklimin yumuşaması için daha çok iktidara seslenmelerinde yarar var. Sonuçta siyasi iklimin yumuşaması için ilk adımın Özel’den değil iktidarda yani Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan gelmesi gerekmektedir.

Son günlerde CHP’nin ve Özel’in izlediği siyaset tarzı, dili fazlasıyla tartışılıyor. Öyle ki, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, Özel’e çağrı yaptı.

Bahçeli; “Öncelikle bütün siyasi partilere, hassaten de CHP’nin değerli yöneticilerine, değerli mensuplarına Saraçhane’den çıkıp Ankara yolunda, Atatürk’ün izinde gitmelerini tavsiye ediyorum. Bunun hazırlığını yapalım. Yoksa, kafamın tası attı, şunu şöyle edecek, böyle edecek… Bu sokaklarda taslara gerek yok, akla ihtiyaç vardır. Türkiye’nin huzura, barışa, istikrara ihtiyacı vardır.” sözleriyle, Özel’in izlediği politikadan vazgeçmesi tavsiyesinde bulundu.

Özel’e yapılan bu çağrıların temelinde siyasi alanda yaşanan gerilimin toplumsal düzleme yansıması var görülüyor. Ancak toplumsal düzleme bakıldığında böyle bir siyasi gerilim olduğunu söylemek mümkün değil.

Yapılan araştırmalarda bu bağlamda ortaya çıkan tablo partilerin tabanların konsolide olduğu. CHP’nin de oylarını arttırdığı.

Geçtiğimiz günlerde Metropoll “Yeniden normalleşme” temalı 8-22 Mayıs arasında yaptığı araştırma 2717 kişiye “Erdoğan ile Özel’in yeniden görüşerek siyasetteki gerginliği düşürmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?” sorusunu sormuş.

Araştırmaya katılanların yüzde 69,9’u ‘evet’ demiş. CHP seçmeninin yüzde 66,5’u, AK Parti seçmeninin yüzde 69,5’u, MHP seçmeninin yüzde 86,4’ü, Dem seçmeninin yüzde 76’1’i bu soruya “evet” cevabı vermiş.

Kuşkusuz, bu sorunun kendisi tek başına çok şey söylüyor ama bu tür araştırmalardan hareketle, var olan siyasi gerilimin düşmesinde tüm sorumluluğu CHP ve lideri Özel’e atarak ondan geri adım atmasını beklemek açıkçası bulunduğumuz koşulları dikkate aldığımızda hakkaniyetli gelmiyor.

Bu sonuçlardan hareketle “normalleşme” çağrısının sadece CHP’ye ve Özel’e yapılması bana ilginç geliyor.

Neden mi?

Çünkü, CHP ve Özel’in izlediği çizgi bir “sonuç”.

Ve bu sonucu ortaya çıkaran bir “neden” var. O nedeni ortadan aldırmadan, sonucu yok saymak Kürt sorunu yok demek gibidir.

Nedir o “neden”?

O neden, 19 Mart’ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile başlayan ve dalga dalga devam eden soruşturmalardır.

Nitekim bu soruşturmalarla ilgili yapılan farklı kamuoyu araştırmalarında da katılanların yüzde 60-70 arasında, bu operasyonları hukuki olmaktan çok “siyasi” buluyor. 

Kimse bu operasyonlar ve soruşturmalar yapılmasın demiyor. Tam tersine sonuna kadar gidilmesini ve tüm hukuksuzlukların gerçek hukuki delillerle ortaya konmasını, sadece CHP’lilere değil AKP’li belediyeler de dahil olmak üzere herkese eşit uygulanmasını ve tutuksuz yargılama yapılmasını talep ediliyor. Bunu talep eden sadece Özel de değil.

Sorunun özü bu.

Şunu açık biçimde ortaya koymak durumundayız; siyasi iktidar, İBB Başkanı İmamoğlu’nu siyasi rakip olma vasfını daha önceden açılmış süren “ahmak” davası dahil, diplomanın iptali ve son olarak İBB soruşturmalarıyla ortadan kaldırmak istiyor.

Ancak İBB soruşturmalarının ilk dalgasından itibaren ortaya çıkan gerçek; iddia edilenleri kanıtlayacak yeterli derecede ikna edici delil yok. Bu yüzden takip eden dalgalar geldi.

Tüm bunlarda amaç, uzun tutukluluk süreçleri ile etkin pişmanlık üzerinden itirafla delil üretmek.

Bu açıdan dalgalar bitmiş demek de kolay değil.

Kuşkusuz bu soruşturmaların İmamoğlu’nu siyaset dışı bırakmak kadar onu kamuoyunda itibarsızlaştırmak, posterlerini, sesini kaldırarak görünmez kılmak ve kuşkusuz belediyeyi de çalışmaz hale getirmek de vardır.

Bu aşamada CHP ve Özel açısından gördüğüm temel eksiklik; bu siyasallaşmayı besleyecek olan bir “Yeni/Alternatif bir Türkiye Hayalinin, Vizyonun” henüz topluma sunulamıyor olmasıdır.

***

Özel’in sertleşmesinde İBB’ye yönelik operasyonun büyük payı olduğu kuşkusuz. Ancak hemen şunu da ekleyelim; son dönemde 4-5 Kasım 2023’de yapılan 38. Olağan Kurultay’ın iptal edileceğine dair tartışmaları da bu sürece eklemek gerekiyor.

Sonuç olarak CHP’ye karşı iktidar bloku tarafından “hukuk” aracılığıyla siyasi olarak orantısız bir şiddet uygulanmaktadır.

Bu neden ortadan kalkmadan Özel’in siyasi dilini yumuşatmasını talep etmek açık konuşalım tek taraflı ve hakkaniyet içermeyen bir taleptir.

Siyasi iklimin sertleşmesi konusunda Özel’i eleştirenlerin bu iklimin yumuşaması için daha çok iktidara seslenmelerinde yarar var. Sonuçta siyasi iklimin yumuşaması için ilk adımın Özel’den değil iktidarda yani Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan gelmesi gerekmektedir. Bu da asgari düzeyde hukuka dönüş ve yargının siyasi araç olarak kullanılmamasıdır.

Son olarak şunu da ekleyelim; Özel’in bu söylemi açık bir siyasi stratejinin bir parçası olarak okunabilir.

Bu aşamada CHP ve Özel açısından gördüğüm temel eksiklik; bu siyasallaşmayı besleyecek olan bir “Yeni/Alternatif bir Türkiye Hayalinin, Vizyonun” henüz topluma sunulamıyor olmasıdır. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER